Zeytinliklerin maden faaliyetlerine açılmasını da içeren torba kanun teklifinin ilk 19 maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nde kabul edildi. 21 maddeden oluşan kanun teklifi hem TBMM’de hem de çevre aktivistleri arasında tepkilere ve protestolara neden olurken, teklifi öneren Adalet ve Kalkınma Partisi tarafı arazileri madenciliğe açılacak zeytinliklerin taşınmasını öngörüyor.
Teklif, elektrik üretimine yönelik madencilik faaliyetlerinin, başka alanlarda yapılamaması durumunda, tapuda zeytinlik olarak kayıtlı ya da üzerinde fiilen zeytinlik bulunan alanlarda gerçekleştirilmesine imkân tanıyor.
Yasanın doğrudan etkileyeceği İkizköylüler başta olmak üzere çevre aktivistleri yedi gün önce Ankara’da protesto amacıyla açlık grevine başladı.
Protestocular milletvekillerine seslenerek “Yasa teklifini geri çekin” diyor. Tepkiler üzerine 11. Maddede bazı değişiklikler yapıldı. Bu madde maden kanununa eklenecek geçici 45. Madde ile Muğla’daki belirli bölgelerdeki zeytinlik alanlarında elektrik üretimi amacıyla yapılacak madencilik faaliyetine izin veriyor, bu faaliyette bulunacak şirketlere yükümlülükler getiriyordu.
Türkiye ılıman iklime sahip bir ülkedir. Çıkarılan maden yasası ile enerji üretimi düşünülüyorsa; ülkemizin her bölgesi rüzgâr türbinleri veya güneş enerjisini depo edebilecek güneş kollektörleri için dünyanın en uygun ülkelerinden biridir. Hal böyle iken zeytin ve zeytinyağı üretiminde yine dünyanın ilk sıralarında olması gereken ülkemiz bu imkândan neden mahrum etmek isteniyor?

Daha birkaç yıl öncesine kadar zeytin yağının litresi 5-7 liraya alınabiliyordu. İktidar partisi AKP’nin tarım ve hayvancılık politikası nedeniyle bugün litresi 300-400 liraya kadar satılabiliyor. En ucuz zeytinin kilosu marketlerde 200-250 lira bandında.
Bir yıl önce Erzincan İliç’te Kanadalılarca işletilen altın madeninde toprak kayması nedeniyle 9 işçimiz hayatını kaybetti. Kanadalılar Siyanürle altın aradıkları için bölgede yaşayan insanlar zehirlenme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.
Erzincan ili, İliç İlçesi Çöpler köyünde bulunan Türkiye’nin Kışladağ’dan sonra ikinci büyük altın madeni. Maden sahası üzerinde yer alan köy daha uzak bir alana taşındı. Köyü ve köylüyü ata, babasından kalan yerlerden zorla söküp kaldırdılar.
Altın madeni kimin? Kanadalıların. Bu firma Türkiye’deki üretimini Kanada’da yapsa devlete iki katı katkı payı verecekti. Biz enayi miyiz ki; bu parayı bir Kanada firmasına peşkeş çekiyoruz. Burada yaptığını Kanada’da yapmış olsaydı devlete 403 milyar dolar para ödeyecekti. Burada ne yaptı? O parayı ödemedi!
Kısaca ifade etmek gerekirse iktidar partisi AKP halkın sesine kulak tıkamaktadır. Vatandaşın dededen babadan kalma zeytinliklerine arazilerine el koymaktır yapılan.
Ekonomide geldiğimiz nokta belli. Felç olduk. Emekli, asgari ücretli “geçinemiyoruz” diye feryat ediyor. Ne saray duyuyor bu sesleri, ne iktidar vekilleri… Sistem böyle kurulmuş. Siyasi parti yasasına demokrasi getirilmediği sürece böyle devam eder. Çünkü seçilen vekil, halkın vekili değil, genel başkanın memurudur. O nedenle bir daha seçilmek için onun hezeyanlarına karşı çıkmayacak, isteklerini emir kabul edecektir.
Özellikle tek adam sisteminin ülkeyi getirdiği durum göz önünde… Tek adam saraylarında keyif çatarken, millet geçim derdinde. Ama milletin geçimi onu hiç ilgilendirmiyor. O hala ölünceye kadar Cumhurbaşkanı kalmanın peşinde.
Bunu yaparken de ülkenin nereye gideceği umurunda değil!





