Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun

0
360

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Kadına şiddetin  tavan yaptığı  bir zamanda, kadınlar gününü kutlamak nasıl bir şey? Son günlerde korkunç sayılara ulaşan kadın cinayetlerini önlemek için yeni yasa hazırlamış. Tedbirler sertleştirilmiş   falan.  Tabi ki, caydırıcı cezalar bir yere  kadar işlev görebilir. Ancak kadına olan şiddet buna rağmen önlenebilir mi bilmiyorum. Ve inanmıyorum. Çünkü şiddet insanların kanına işlemiş. TV, diziler şiddet üzerine, konuşmalar şiddet içerikli.

Başımızı çevirdiğimiz her yerde şiddet var.  Öyle yalnızca sokak ortasındaki infazlar değil şiddet içeren, o cesetlere reva görülen muamelede şiddetin  en büyüklerindendir… Kadınlar gününde ki bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, tüm dünya emekçi kadınlarının Günü kadınların problemleri, ya da hakları  öyle bir günde  bir haftada  geçiştirilecek bir  şey  değildir. Konuşma, panel   tabi bir nebze olsun dikkat çekme yönünden önemli olabilir ama önemli olan dikkatin her an çekiliyor olmasıdır.

Ve çalışmak “hak verilmez alınır.” Ve bir şeyi almak istiyorsak çalışmamız gerekiyor. Çalışmak için de ilk başta eğitim şart. Yüzyıllar öncesinde Kuan Tzu’nun sözünü ettiği gibi “anlık, değil, sonsuzluk tohumları ekebilmek  önemli olan ve sonsuzluk ancak eğitmekle olur. Bizim şu anda yaptığımız paneller konuşmalar etkinlikler benim görüşüme göre “anlık” çalışmalar sanki günü kurtarma gibi? Oysa sorun güne, haftaya, aylara sığmıyor, gittikçede boyutları büyüyor. Ve biz her zaman aynı şeyleri yazıyoruz. Yazmak zorunda kalıyoruz.

Atatürk daha dünyada kadınların hakları anılmazken bile, Türk kadınına hakkını teslim etti. Ancak bizler bu hakka sahip çıktık mı? Belki önceleri bir nebze! Ama şimdilerde? Biz gereken eğitim, almış olsaydık, haklarımızın değerini bilirdik, onları korumaya alırdık ve daha çoğunu da isterdik. Ama ne yazık ki biz hala  önce kendi kendimizi kemirmekle uğraşıyoruz, kendimize verdiğimiz zarar bize verilenden çok fazla bence… Ve buna ek  töreler, alışkanlıklar, inançtan önce gelmeye devam ederken, var olan hakların ayrımında olmamak, verilen haklara  sahip çıkmamak? İşte daha gerilere gitmemizin nedenlerinin en başında bu geliyor bence.

Tecavüz olayları her gün rutin haberler gazete sayfalarında, tecavüzcüler dışarıda? Tecavüze uğrayan suçlu? Namussuzlar, namus cinayetlerinde, yol ortasında infaz, altıncı kattan  atma, çöp kutularında genç kız cesetleri? Ve sonuç koyu bir cehalet… Hiçbir kadına hiçbir insana yaraşmayan…

Kadınlar güçlüdür, anadır, kardeştir, sevgilidir, eştir, arkadaştır. Erkeğin tamamlayıcısıdır. Ne önde, ne de arkada olandır, yan yana el ele durandır. Ancak kadılarımız bunun ayrımında değildir. Eğer kadınlar güçlerinin ayrımında olsalar ve gereken eğitimi alsalar. Ne töre barınırdı ne de cehalet, aile içi şiddette olmazdı. Ve  insanlar, ne olurdu  zayıfı ezmeselerdi? Haklarını bilmeyenlere haklarını belletselerdi. Ne olurdu insanca yaşamayı bilselerdi? Ne yazık ki…

Kadınlar gününde, erkek egemen bir toplumda yaşadığımız bir gerçek hala. Sevgili peygamberimizin “Cennet annelerin ayağı altındadır” sözleri kadının yerini  işaret ediyor olsa da, çok yerde hala erkeğin, “boş ol” dediği anda boş olan halimizi koruyoruz!

& & & & &

Kadınlar gününde ve her günde, eğitim diyorum. Ve bütün kadınların erkelerin çoluk çocuk herkesin gününü, haftasını, ayını, yılını kutluyorum. Ve yine “Keşke biz kadınlar gücümüzün ayrımında olsaydık” diyorum. Sevgiyle, saygıyla ve her zaman eşit  haklarla  kalın sevgili okuyucularım. Ve bütün kadınlara armağanım olsun. Mona Roza Sezai Karakoç şiiri…

Önce Şiirle İlgili Efsanelere Bakalım

Şiirin satırları arasında gizem dolu olması ve çok bilinmesi arasındaki çelişki nedeniyle şiir için farklı rivayetler yürütülerek yorumlar yapılmaktadır. Bu rivayetleri inceleyelim.

1-Sezai Karakoç üniversitedeyken bir okul arkadaşına sevdalanır. Fakat kendisini yakışıklı bulmadığı için ona bir türlü açılamaz. Bir gün cesaretini toplayıp aşkını Muazzez Hanım’a arz eder.. Fakat reddedilince çok üzülür.. Okullar tatil olur… Muazzez hanım Geyve’de yazlıkta kalmaya başlar… Sezai Karakoç da tam karşısındaki yazlığın bahçesinde bahçıvan olarak çalışmaya başlar… Her gün karşılıksız sevgi duyduğu sevgilisini seyreder…

yase-mona rozaOna şiirler yazar. Mona Roza şiirinin her kıtasının baş harflerine dikkat edersek Muazzez Akkayam ismi ortaya çıkar. Gel zaman git zaman… Okul biter ve mezuniyet töreni yapılır… Mezuniyet törenindeyse Sezai Karakoç Mona Roza şiirini okur. Muazzez Akkaya ise tam karşısındadır. Şiiri bittikten sonra bir alkış tufanı kopar. Herkes bir daha okuması için ısrar eder.

Ve tam 3 kez Sezai Karakoç bu şiiri art arda okur. Sahneden tam ineceği sırada Muazzez Hanım koşarak yanına gelir ve ona hala teklifinin geçerli olup olmadığını sorar. Sezai Karakoç senin aşkın artık benimkine yetişemez der ve hayır cevabını verir. Muazzez Hanım bayılır. Ertesi gün ise Muazzez Hanım’ın intihar ettiği duyulur.

Sezai Karakoç hala evlenmemiştir.

Günün Şiiri

Mona Roza
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza,
ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek…

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor
MonaSaat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! Beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
Sezai Karakoç

Günün Sözü

Zeki bir kadın hazinedir. Güzel ve zeki bir kadın güçtür.

George MEREDITH

Bir kadının yüzündeki ifade, üzerindeki giysiden çok daha önemlidir.

Dale CARNEGIE

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here