İşsizlik Sigortası Fonu

0
93

İşsizlik insanın yaşayabileceği en büyük “sosyal risklerden” biridir. Bireye, ailesine, topluma büyük zararlar verebilir ve bireyi intihara kadar sürükler. ILO işsizliğin özel olarak düzenlenmesini öngördüğünden ülkemizde 1999 yılında kabul edilen 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Yasası ile bu konuya yetersiz bir düzenleme getirmiştir. Yasanın 49. maddesine göre kurulacak işsizlik sigortası fonuna her ay işçi prime esas aylık brüt kazancının %1’ni, işveren %2’sini ve devlet %1’ni ödeyecektir. Yasanın 50. Maddesine göre sigortalıya ödenecek işsizlik ödeneği sigortalının son dört aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük brüt kazancının yüzde kırkıdır ve aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde seksenini geçemez.

İşsizlik ödeneğinden sigortalın yararlanabilmesi için sigortalının iş sözleşmesinin sona ermesinden önceki 120 gün prim ödeyerek sürekli çalışmış olması ve son üç yıl içinde 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 180 gün, 900 gün çalışmış olanlara 240 gün ve 1080 gün çalışmış olanlara 300 gün işsizlik ödeneği verilecektir. İşsizlik sigortası fonu sigortalı işsizlerin satın alma gücünü ayakta tutmayı öngördüğünden başka amaçlar için kullanılamaması asıldır.

İşsizlik sigortası fonunda Temmuz ayı itibarı ile 125 milyar lira vardı. Yukarıda değindiğimiz gibi bu fondan işsiz sigortalının yararlanabilmesi zor koşullara bağlanmış ve işsizlik ödeneği de çok yetersiz olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle fonda bu kadar büyük bir birikimin olması doğaldır. Devlet bu fonun kullanımını işsiz sigortalılara odaklaması ve yararlanma koşullarını yumuşatarak işsizlik ödeneğini en azından işçinin prime esas aylığı kadar ödenmesi gerekirken bu yola gidilmemiştir.

Örneğin aylık beş bin lira üzerinden prim ödeyen bir sigortalıya işsiz kaldığında en fazla asgari ücretin %80’ni kadar ödenek verilmesi âdil değildir. Başka ülkelerde, örneğin Danimarka’da olduğu gibi, işsiz kalan sigortalı üzerinden prim ödediği aylığı kadar işsizlik ödeneği almalıdır. Sigortalının mutluluğunu düşünmeyen, işsiz sigortalıyı ıskalayan hükümet işsizlik fonunu yağma Hasan’ın böreği gibi hor kullanmakta hiç tereddüt etmemiştir.

İşçinin ödediği işsizlik sigortası priminin GAP’da ne işi var. Geçmiş hükümetler bu fondan GAP’a 11.5 milyar para aktardı. AKP hükümeti bu fondan İş Başı Eğitim adı altında yandaş işverenlere karşılıksız 12 milyar aktardı. 2012 yılından bu yana fona eksik yatırılan 553 milyonun hesabını kimse sormadı. Fon böylesine yağmalanırken fonun kurulduğu 1999 yılından bu yana sigortalı işsizlere ödenen işsizlik ödeneği ise sadece 17 milyar lira. Bunun adı sosyal politika değil işçinin sırtından vurgun yapmaktır.

Ülke Başkanlık sistemine geçtikten sonra işçiler ve sendikalar Başkanlık sisteminin radarına, her nedense, daha çok girmeye başladı. Çıkarılacak bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işsizlik sigortası fonu Tek Hesap adı altında bir havuza bile devredilebilir. Bu demektir ki ülkenin mâli kaynakları eriten yeni sistem, kimseye hesap vermeden işsizlik sigortası fonunda ki işsiz sigortalılara gitmesi gereken paraları bilinmeyen ve hesabı sorulamayacak işler için harcayacaktır. Bu işçi hakkının gaspıdır ve buna karşı sendikalar mutlaka seslerini çıkarmalıdır.

Sendika yöneticilerinin görevi sadece toplu iş sözleşmesi ve grev yapmak değildir. Sendikacı ayni zaman işçinin işyeri dışında ki yaşamını da gözetmek ve onu iyileştirmekten de sorumludur. İşçinin ve onun adına ödenen primler hükümetlerin yanlış politikalarının finansmanı için kullanılamaz. İşçi tarafından ve onun adına ödenen bu paraların yönetimden, dolaylı olarak sendikalar da sorumludur ve bu sorumluluklarını mutlaka yerine getirmek zorundadırlar.

İşçi için oluşturulan bu fonu, kurda kuşa kaptıranların kendilerini sendikacı saymaya hakları yoktur. İşsizlik sigortasına işçiler ve sendikalar sahip çıkmalı ve geçmişte başka alanlarda kullanılan paraların geri getirilmesine çalışılmalıdır.

Sadık KARAKAŞ

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here