İskenderun Kadın Platformu Dönem Sözcüsü Hülya Ateş; “Eşit ve Özgür Yaşam İçin Mücadeleye Devam Edeceğiz”
İskenderun Kadın Platformu üyeleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde, 4 Nolu Belediye Tesisleri önünde bir araya geldi.
Kadına yönelik şiddete karşı mücadelelerini sürdüreceklerini haykıran kadınlar adına konuşan İskenderun Kadın Platformu Dönem Sözcüsü Hülya Ateş, “Kadınları söz, yetki ve karar mekanizmalarından dışlayan, toplumdan soyutlayan uygulamalara karşı biz kadınlar tüm renklerimizle, bulunduğumuz her yerde sesimizi yükseltmeye, isyanımızı büyütmeye, buyurduğunuz itaati reddetmeye ve düşlerini kurduğumuz eşit ve özgür yaşamın gerçekleşmesi için mücadeleye kararlılıkla devam edeceğiz” diye konuştu.
2017 yılının ilk on ayında en az 242 kadın ve kız çocuğunun erkekler tarafından katledildiğini, 77 kadının tecavüze uğradığını, 207 kadınının taciz edildiğini, 286 kız çocuğunun cinsel istismara maruz kaldığını ifade eden Ateş, her güne en az iki kadın cinayeti düşüyorken iyi hal, haksız tahrik gibi cezai indirimlerin de uygulanmaya devam ettiğini kaydetti. Eril yargının uyguladığı cezasızlık politikasının taciz ve tecavüzün artmasına neden olduğunu öne süren Ateş; “Bizzat siyasal iktidar tarafından üretilen ve pompalanan cinsiyetçi söylemler kadınların sokakta, otobüste, metroda tanımadığı erkeler tarafından kıyafetleri bahane edilerek fiziksel şiddete maruz kalmalarına dayanak oluyor” dedi.
Bölgemizde işlenen kadın cinayetlerinin takipçisi olacaklarını belirten Hülya Ateş; “Eski eşi tarafından öldürülen Esra ve kızı Beren’in katilinin en ağır cezayı alması için gereken tepkileri yaratmaya devam edeceğiz. Yaklaşık 2 ay önce Dörtyol’da intihar ettiği iddia edilen Medine Kara’nın gerçek ölüm sebebi açıklanmalıdır. Vücudunda darp izleri bulunan Medine Kara niçin intihar etmiştir. Bu ölümün arkasında kim veya kimler vardır. Bizler Esra’nın ve Medine’nin kız kardeşleri olarak bu ölümlerin takipçi olacağız” diye konuştu.
İş hayatında da kadın emeğinin güvencesizleştirilmek istendiğini vurgulayan Ateş; “Hükümet, orta vadeli istihdam strateji belgelerinde sunduğu biçimiyle; aile ve iş yaşamını uyumlaştırma projeleri çerçevesinde yarı zamanlı, belli süreli çalışma, tele çalışma, uzaktan çalışma gibi modellerle kadın emeğini güvencesizleştiriyor. Özel istihdam büroları aracılığıyla kadınları kölelik şartlarında örgütsüz, güvencesiz bırakmayı, esnek çalışmayı yaygınlaştırarak çocuk, yaşlı ve engelli bakımını kadına yüklemeyi ve kadın emeğini ucuzlatarak, zaman içinde kadınları ücretli-güvenceli istihdamdan uzaklaştırmayı hedefliyor” dedi.
Kadını birey olarak görmeyen, fıtratını eşitsizlik olarak niteleyen, tek tip yaşam biçimini dayatan söylem ve pratiklerin, ilan edilen OHAL ve KHK’ler eliyle meşru kılınmak istendiğini savunan Ateş; “Bugüne kadar çıkarılan 28 KHK ile 21 bin 409 kadın kamudan ihraç edildi. 1409 kadın akademisyen işinden edildi. On binlerce kadın emekçi adli idari soruşturmalara ve cezalara maruz kaldı. 91 belediyeye kayyum atandı. Kayyumların ilk icraatı kadın birimlerini kapatmak oldu. Belediye eş başkanları, kadın milletvekilleri, kadın insan hakları aktivistleri, kadın gazeteciler ve sendikacılar tutuklandı. KHK ile 11 kadın derneği ve 1 çocuk derneği kapatıldı. Eğitim Sen üyemiz Nuriye Gülmen’in ‘işimi ekmeğimi geri istiyorum’ diyerek başlattığı açlık grevi hayati açıdan oldukça kritik bir aşamaya gelmiştir. Buna rağmen bulunduğu Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi mahkûm koğuşunda sağlıksız koşullarda ve zorla tutulmaya devam etmektedir. Buradan bir kez daha Nuriye Gülmen’in tutukluğuna son verilmesini, Nuriye ve Semih başta olmak üzere ihraç edilen tüm emekçilerin görevlerine iade edilmesini talep ediyoruz” şeklinde açıklamalarda bulundu. (Haber: Helga TERBİYELİ)