Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Okuduğum haberlerden, aday adaylarının mangalda kül bırakmayan konuşmalarından, kutlanan günlerden fotoğraf karelerine yansıyan görüntülerden garip bir bıkkınlık içindeyim.
Ve hayatı sorgulamak istemiyorum bu sabah. Yazmak ve çizmekte tabi… Ama şiir okumak o başka! Hadi birlikte birkaç şiir okuyalım ne dersiniz? Ve sevgili okuyucularım yarın (bugün) buluşmak umudu ile şimdilik hoşça kalalım sağlık ve sevgiyle bütün ayrım gayrımlara inat yan yana el ele. Yase
& & & & &
Ömer Hayam’dan Rubailer
Biz de çocuktuk, bir şeyler öğrendik;
Bildiklerimizle övündük, eğlendik.
Şu oldu, bu oldu da ne oldu sonra?
Bir bulut gibi geldik, yel gibi geçtik.
En doğrusu, dosta düşmana iyilik etmen;
İyilik seven kötülük edemez zaten.
Dostuna kötülük ettin mi düşmanın olur:
Düşmanınsa dostun olur iyilik edersen.
& & & & &
Minik Kuşun Öğüdü
Avcının yakaladığı küçük kuş birden konuşmaya başladı: “Ben minicik bir kuşum dedi, etim, dişinin kovuğunu bile doldurmaz. Eğer serbest bırakırsan işine yarayacak üç öğüt veririm. Dinle, birinci öğüdüm şu: ‘Olmayacak bir söz duyarsan, asla inanma!’”
Avcı şaşırmıştı. İkinci öğüdü isteyince küçük kuş: “Beni bırak, ikinci öğüdümü şu damın üstünde vereceğim” dedi.
Avcı kuşu bıraktı. Bir lahzada dama konan kuş: “Dinle dedi, geçip gitmiş şeyler için asla üzülme. Olan olmuş, biten bitmiştir çünkü. Bak, benim karnımda on dirhem ağırlığında bir inci vardı. Çok kıymetli bir inciydi bu. Ne yazık ki elinden kaçırdın…”
Avcı daha çok şaşırmış, kuşu serbest bıraktığına pişman olmuştu. Ah vah etmeye, saçını başını yolmaya başladı. Kuş: “Ne oldu?” diye sordu. “Niçin dövünüp duruyorsun? Ben sana olmayacak söze asla inanma dememiş miydim? Sen karnımda inci olduğunu duyunca bu öğüdü hemen unuttun. Kendisi üç dirhem gelmeyen kuşun karnında on dirhemlik inci olur mu hiç? Üstelik ikinci öğüdümü de unutmuşa benziyorsun. Hani elden kaçırdığın şeyler için asla üzülmeyecektin!”
Avcı utanmış başını yere eğmişti. “Üçüncü öğüdünü ver bari” diye inledi.
Küçük kuş damdan kalkıp yüksekçe bir ağacın dalına kondu ve oradan gökyüzünün boşluğuna doğru süzülürken şöyle bağırdı: “Behey sersem avcı, sen verdiğim ilk iki öğüdü tuttun mu ki üçüncüsünü istiyorsun?”
Günün Şiiri
İnandıramaz Aynam Yaşlandığıma Beni
İnandıramaz aynam yaşlandığıma beni.
Değil mi ki doğduğunuz aynı gün gençlikle sen;
Ama örtünce vaktin kırışıkları seni
Medet umarım ömrüm bitsin diye ecelden.
Varlığına o eşsiz güzelliği giysen de
Gönlümün urbasından başka şey giyemezsin.
Yüreğim sende çarpar, yüreğin çarpar bende:
Demek ki bana göre yaşlısın diyemezsin.
Onun için, sevgilim, kendine bakman gerek,
Nasıl ki ben bir hiçim bakmak dururken sana,
Yüreğin bende diye üstüne titreyerek
Olmuşum yavrusunu esirgeyen bir ana.
Gönlüne bel bağlama gönlümü yok edersen,
Geri almak yok diye onu verdin bana sen.
William Shakespeare
Gezinen Bir Gölgedir Hayat
Gezinen bir gölgedir hayat, gariban bir aktör
sahnede bir ileri bir geri saatini doldurur
ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır
gürültücü bir salağın anlattığı
ki yoktur hiçbir anlamı.
William Shakespeare
Günün Fıkrası
Konya İle Akşehir Havası
Bir gün, Nasrettin Hoca, Konya’ya gitmiş. Camide vaaz verirken: “Ey Müslümanlar demiş, sizin kentinizin havasıyla bizim Akşehir’in havası birdir.” Vaazı dinleyenlerden biri: “Nereden biliyorsun hocam?” diye sormuş. Nasrettin hoca: “Akşehir’de ne kadar yıldız varsa, Konya’da da o kadar var” yanıtını vermiş.
Günün Sözü
Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.
Hz. Mevlâna
Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.
Hz. Mevlâna




