Değerli okurlarım, güzel sözleri söylemek de dinlemek de bana göre bir sanattır. Şu anda aklıma geldiği için söylüyorum. İyilik bilen, yardımı seven, hatır gönül sayan, emeğe değer verenlere “Erdemli İnsan” derler. Bu duygular içinde olanları sık-sık görebilmemiz maalesef mümkün değil. Gönlümüz, çevremizin erdemli kişilerle dolu olmasını istiyor ama bu mümkün olmuyor.
Erdemli ve güzel insanları bulabilmek zor diyoruz ama futbol sevgisi içinde olmayan insanları da bulmak ve de bana göre imkânsız. Nedir bunun esbabı-harbiyesi? Futbola olan bu aşırı sevgi, bu kural tanımaz yaklaşım nereden peydahlandı acaba? Bunu bir paragrafla anlatabilmemiz mümkün değil, iyice açmamız gerekiyor.
Futbolun tarihi ve çıkış yeri hiçbir zaman belli olmamıştır. Bunun için işgüzarlık yapıp, yorumlarda bulunanlar yanlış yapmış olurlar. Ancak, futbolu kurallı ve de kaideli olarak günümüze kadar taşıyan ve bu uğurda canlarını bile esirgemeyen insanlar, bıraktıkları mirasın bu kadar sevileceğini, sanat haline getirileceğini, milyarlarca insanın peşinden koşacağını, acaba tahmin edebiliyorlar mıydı?
Ayrıca, üstün özelliklere sahip, günümüzün olmazsa olmazlarından, ekmek, şöhret kapısı, en iyi reklâm aracı olan bu ayak oyununa bazı simsarların zaman-zaman (Doping, şike, teşvik primi) ölümcül darbe vurduklarını ve de vurmaya devam edeceklerini tahayyül edebiliyorlar mıydı?
Bu söylediğim yanlışları düşünmek kadar doğal olarak o zamanlar mümkün değildi. Kulaktan dolma sözler ve özellikle bizlerde de yaşlı ansiklopedilerden okuduğumuz kadarıyla, havayla şişirilmiş sığır midesinin (işkembesinin) saatlerce peşinden koşan o insanların ve şimdiki ismi futbol olan bu spora kötülük düşündüklerini düşünmek bile yanlış olur.
Sadece, büyük olaylara neden olduğundan, o zamanın krallıkları futbolu bir süre dinlenmeye bırakmışlar, yani yasaklamışlardır. Ancak, insanların bu spora olan sevgisi, kısa zaman da bu yasağı delmiş, futbol kaldığı yerden tekrar başlamıştır.
Efendim, araştırmacı bir yapıya sahip olduğumdan, mabetler, tarihi kalıntılar ve sporun tarihi ile ilgili çok kitaplar karıştırdım. Çok ilginç notlara rastladım, bazılarına inanmak oldukça zor.
Avrupa’da krallıklar döneminde; Futbol müsabakalarında, müşterek bahis var mıydı? Bu bahiste hangi değerler söz konusu idi? Zencilerin ve Kızılderililerin futbol tutkusu nasıldı? Fi tarihinde, teçhizat ve kurallar var mıydı? Takım olma ve taraftarlık tutkusu hangi aşamadaydı?
Bu ilginç soruların yanıtlarının da ilginç olacağını da şimdiden söyleyebilirim. Yarım asrı geçen meslek yaşamımda ve kırk yıllık daktilomun başında, bu soruların yanıtlarını düşünürken şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Çünkü o zamanın futbolu (ya da ismi her neyse) insanları öylesine bloke etmiş ki, kurtulmaları mümkün olamamış ve çok olaylar cereyan etmiş. Yarına…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA




