Dünya Gazeteciler Günü

0
12

Günaydın sevgili okuyucularım, nasılsınız bu sabah? Önceki gün 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü idi. Dünya Gazetecilik Günü, Basın Bayramı, Çalışan Gazeteciler Günü, Basın Özgürlüğü Günü gibi farklı tarihlerde kutlanan gazeteci günleri var yıl içerisinde. Günleri geldikçe hepsinin tarihçesinden bahsederiz.

Bugün 21 Ekim Dünya Gazetecilik Günü nasıl kutlanmaya başlanmış bir ona bakalım ne dersiniz?

& & & & &

Dünya çapında gazetecilere armağan edilmiş olan üç özel gün vardır. Milattan önceki dönemlere dayanan gazete sayesinde insanların merak ettiği bilgiler kaynağından okuyucuya aktarılmaktadır. Kamuoyunu objektif bir şekilde bilgilendirme görevini üstlenen gazeteciler için kutlanan 21 Ekim  Dünya Gazeteciler Günü, ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval gazetesinin 21 Ekim 1860 tarihinde yayına başlamasına dayandırılarak bugün de kutlanmaktadır.

Bu gazete, dönemin sosyal ve politik olaylarına ışık tutarak gazeteciliğin temellerini atmıştır. O tarihten itibaren, 21 Ekim, gazetecilerin emeklerinin ve özgürlüklerinin hatırlatıldığı bir gün olarak önemini koruyor. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti, PTT idaresine 1960 yılında pul bastırmıştır, bu nedenle 100.yıl anısı da taşımaktadır.

21 Ekim’in Önemi

Peki, 21 Ekim neden bu kadar önemlidir? Tercüman-ı Ahval’in yayın hayatına başlaması, Osmanlı döneminde gazetecilik faaliyetlerinin önünü açmıştır. Bu gazetenin varlığı, halkın bilgi edinme hakkını savunmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. KKTC’de ise ilk Türkçe gazete olan Saded’in 11 Temmuz 1889’da yayımlanması dolayısıyla bu tarih de “Basın Günü” olarak kutlanmaktadır. Her iki tarih de basın tarihinin önemli dönüm noktalarını temsil etmektedir.

Farklı Gazetecilik Günleri

Gazeteciler için bir diğer önemli tarih ise 10 Ocak’tır. Çalışan Gazeteciler Günü, 1961 yılında yürürlüğe giren 212 sayılı Basın İş Kanunu’nun anısına kutlanmaya başlanmıştır. Bu kanun, gazetecilere önemli haklar sağlamış, ancak zamanla çeşitli nedenlerle bu haklar kısıtlanmıştır. 1971 yılından itibaren, bugün bayram olarak anılmak yerine, daha somut bir gerçeklik olan “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü

Dünya genelinde kutlanan bir diğer önemli gün ise 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’dür. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1993’te kabul edilen bu gün, basın özgürlüğünün önemini vurgulamak, medyanın bağımsızlığına yönelik tehditleri dile getirmek amacıyla kutlanmaktadır. Bu gün, ayrıca, görevleri sırasında yaşamını yitiren gazetecileri anmak için de bir fırsattır.

24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü

Türk basın tarihi açısından önemli olan bir diğer tarih ise 24 Temmuz’dur. 1908’de 2. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte basında uygulanan sansürün kaldırıldığı gün olarak bilinir. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) bu tarihi, 1948 yılından itibaren “Basın Bayramı” olarak kutlamış, ancak 1971’deki askeri muhtıradan sonra, bugünün anlamı değişmiş ve “Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü” olarak anılmaya başlanmıştır.

& & & & &

Ve güzel bir hikaye okuyalım…
Kurabiye Hırsızı

Bir gece kadının biri bekliyordu havaalanında. Daha epeyce zaman vardı. Uçağın kalkmasına. Havaalanındaki dükkandan, bir kitap ve bir paket kurabiye alıp, buldu kendisine oturacak bir yer.

Kendisini kitabına öyle kaptırmıştı ki, yine de yanında oturan adamın olabildiğince cüretkar bir şekilde. Aralarında duran paketten birer birer kurabiye aldığını gördü, ne kadar görmezden gelse de. Bir taraftan kitabını okuyup, bir taraftan kurabiyesini yerken, Gözü saatteydi, “kurabiye hırsızı”yavaş yavaş tüketirken kurabiyelerini.

Kulağı saatin tik taklarındaydı ama yine de engelleyemiyordu tik tak lar sinirlenmesini. Düşünüyordu kendi kendine, “Kibar bir insan olmasaydım, Morartırdım şu adamın gözlerini!”

Her kurabiyeye uzandığında, adam da uzatıyordu elini. Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca “Bakalım şimdi ne yapacak?” dedi kendi kendine.  Adam, yüzünde asabi bir gülümsemeyle… Uzandı son kurabiyeye ve böldü kurabiyeyi ikiye. Kurabiyenin Yarısını atarken ağzına, verdi diğer yarısını kadına.

Kadın kapar gibi aldı kurabiyeyi adamın elinden ve “Aman Tanrım, ne cüretkar ve ne kaba bir adam, Üstelik bir teşekkür bile etmiyor!” Anımsamıyordu bu kadar sinirlendiğini hayatında, uçağının kalkacağı anons edilince bir iç çekti rahatlamayla.

Topladı eşyalarını ve yürüdü çıkış kapısına, dönüp bakmadı bile “kurabiye hırsızı”na. Uçağa bindi ve oturdu rahat koltuğuna, Sonra uzandı, bitmek üzere olan kitabına. Çantasına elini uzatınca, gözleri açıldı şaşkınlıkla. Duruyordu gözlerinin önünde bir paket kurabiye! Çaresizlik içinde inledi, “Bunlar benim kurabiyelerimse eğer; Ötekiler de onundu ve paylaştı benimle her bir kurabiyesini!”

Özür dilemek için çok geç kaldığını anladı üzüntüyle, Kaba ve cüretkar olan,”kurabiye hırsızı” kendisiydi işte. Evet; belki her birimizin başından geçiyor farkında olmadan böyle bir olay.

Ama nedense bir kere olsun kendimize dönüp bakmak gelmiyor aklımıza. Baktığımızda ise her birimizin aslında bir kurabiye hırsızı olduğunu görüyoruz. Tabi ki her şey bitmiş değil aslında, bir kere daha dönüp kendimize baktığımızda… Bir kere daha kendimize dönüp bakmak…!

Günün Şiiri

Zaman Kekemeydi

Gün bitti, elindeki güller de soldu
anımsanacak neler kaldı bugünden
paylaşılmış olan nelerdi sımsıcak
belki bir türkü söyleriz geceye karşı

saçlarını tarazlayan bir şafak olur
Zaman kekemeydi ve tarihe sızan
soytarılar gördük genç ömrümüzde
ölüm peşimize düşende bir göçebeydik

suretimiz ağardı kurulan darağaçlarına
bütün sığınaklar uçurumlara açılırdı
Rüzgâr suyu soğutsun su terli bedenlerimizi
ve aşkı düşünelim biz, destan yalnızlıkları

konuşursak akşam olur ve yine yağmur yağar
gidersek gülüşler azalır buralarda
kim bulur kayıp adresteki dostları
Bir karanlığa bakıyorum bir de zamana

ay büyüyüp bir gül oluyor ellerinde senin
ve ancak yeni bir yorumu oluyor aşkın
saçlarından sızan bu karanlık yağmur
ayın çağıltısıyla tutuşuyor begonyalar

Saçlarındı diye düşünüyorum ömrümüzü
çözdükçe savrulan rüzgârdı saçların
ve ikide bir aklıma düşüyor aynı soru
-Aşkı bilmiyorsam nasıl değiştiririm
kendimi, seni ve bütün dünyayı
Ahmet TELLİ

Gidersen Yıkılır Bu Kent

Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar

Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken
Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca

Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde birşeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına

Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Bir de seni ekliyorum susuşlarıma
Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar

Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
Adını bilmediğimiz doslar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları, ısıtırız
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam

Gidersen kar yağar avuçlarıma
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar
Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler

Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık

Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim

Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine
Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde

Ahmet Telli

Günün Fıkrası

Genç bir çocuk heyecanla annesine gelir ve aşık olduğunu, evlenmek istediğini ve annesini tanıştırmak istediğini söyler. Ama sadece eğlence olsun diye eve 3 kız getireceğini ve annesinin evleneceği kızı tahmin etmesini ister. Ertesi gün 3 güzel kızla eve gelir. Otururlar bir süre sohbet ederler. Bir süre sonra çocuk heyecanla annesine sorar tahmin ettin mi diye. Anne duraksamadan cevap verir: “Ortadaki kızıl saçlı” Oğlan hayretle annesine sorar: “İnanılmaz, nasıl bildin?” Anne cevap verir: “Ondan hoşlanmadım.”

Günün Sözü

Herkes aya benzer, kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
Mark Twain

Dünyada taklit edilemeyen tek şey cesarettir!
Napoleon

Hayat yaşandığı kadar vardır. Gerisi ya hafızalardaki hatıra ya da hayallerdeki ümittir. Hüsranı ise tek bir yerde kabul ediyorum. Yaşamak mümkünken yaşayamamış olmakta.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here