DAÇE; “Nefesimiz Tükenmeden Temiz Hava Solumak İstiyoruz”

0
132

Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE), Antakya Divan Otel’de bir araya gelerek, Hava Kirliliğinin birincil sebebinin kömür ve kömür ile çalışan termik santrallerin varlığı olduğuna dikkat çekmek ve gerekli tedbirlerin alınması için basın açıklaması yaptı.

Her üç ayda bir farklı bir ilde toplanan, aralarında Antakya, Samandağ, İskenderun, Mersin, Adana, Tarsus ve Erzin Çevre Derneklerinin yer aldığı DAÇE, geçtiğimiz hafta içerisinde de Antakya’da toplandı.

Toplantıda kentimizde bulunan Ziraat Bahçesine yapılması planlanan hastaneye de değinilirken, 232 dönüm yeşil alanın mevcut haliyle zaten doğal hastane görevi yaptığı kaydedildi. Buradaki yeşil alanın bütünlüğünün bozulmamasının önemine değine çevreciler, hastane kurulmasına karşı olmadıklarını, yer seçiminde farklı bir tercih kullanılabileceğini ifade etti.

Bölgemizde çevre sorunlarının ciddi bir şekilde arttığına vurgu yapan çevreciler, taş ocakları ve çimento fabrikalarının sivil toplum örgütlerinin görüşü alınmadan kurulduğuna, bunun da çevre felaketini beraberinde getirdiğine dikkat çekti. Kırıkhan ve Hassa’da yaban hayatının mutlaka koruma altına alınmasının önemine değinen çevreciler, hızlı sanayileşme, sağlıksız kentleşme, aşırı betonlaşma, fosil yakıt kullanımının havayı kirlettiğini, bu olumsuzluklar yüzünden zehir soluduğumuzu vurguladı.

Çarpık kentleşme, yeşil alan eksikliğini de masaya yatıran çevreciler, bölgemizde 17 adet termik santral başvurusunun olduğunu söyledi, bunların çevre ve insan yaşamı için tehdit unsuru olduğunu bildirdi.

Köprübaşında da bir araya gelerek bir basın açıklaması yapan çevreciler, hava kirliliğinin birincil sebebinin kömür ve termik santrallerin varlığı olduğunu vurguladı.

DAÇE adına ortak basın açıklamasını Antakya Çevre ve Koruma Derneği Başkanı Selda Asker okudu. Hatay’ın da içinde bulunduğu Doğu Akdeniz Bölgesinin dumandan geçilmediğini söyleyen Asker, özellikle akşam saatlerinde gözle görülür hale gelen hava kirliliğinden nefes alamaz hale geldiklerini vurguladı.

Her yıl 7 milyondan fazla kişinin ölümüne neden olan hava kirliliğinin, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “görünmez katil” olarak tanımlandığını hatırlatan AÇKD Başkanı Selda Asker; “Türk Toraks Derneğinin açıklamalarına göre, yapılan araştırmalar akciğer kanserine bağlı ölümlerin %36’sının, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalıklarına bağlı ölümlerin %35’inin, inmeye bağlı ölümlerin %34’ünün ve kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin %24’ünün sorumlusunun hava kirliliği olduğuna işaret etmektedir. Her gün 10 kişinin ‘trafik canavarı’ nedeniyle öldüğü ülkemizde hava kirliliği her gün 75 yurttaşın ölümüne yol açmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Ulusal hava kalitesi izleme ağından aldığımız verilere göre, hava kirliliğine neden olan PM10 değeri ilimizde 995 qu/m3 (ulusal sınır değeri 70qu/m3, AB üye ülke sınır değeri 50 qu/m3) olarak ölçülmüştür. Bunun anlamı kısaca zehirleniyoruz ve ölüyoruz… Nefes aldığımız hava hastalık ve ölüm saçıyor” dedi.

Hava kirliliğinin önlenmesi için tüm yetkililerin görevlerini eksiksiz yapması gerektiğini ifade eden Asker; “Çözüm çok basit: Isınmada kömürü kaldıracaksınız, termik santralleri kurmayacaksınız, ulaşımda fosil yakıt kullanmayacaksınız. Bir insanın günlük ihtiyacı olan 15 m3 temiz havayı bir tek taşıtın sadece 10 dakikalık bir süre içerisinde tehlikeli hale dönüştürmesi, kentlerdeki yüz binlerce taşıtın neden olduğu hava kirliliğinin boyutu hakkında bizlere yeterli bir fikir verebilir. Şehir trafiğindeki araçlar; teknik bakımlarının yeterince yapılmaması, bilinçsiz kullanımı ve bir kısmının çok eski oluşları nedeniyle kirletici özellikleri bir kat daha artarak, önemli kirletici kaynak durumundadırlar.

Sanayileşmenin yer seçimi önemlidir. En önemlisi yetkili kurumlardan gerekli izinler, mutlaka alınmalıdır. Fabrikaların bacalarından çıkan kimyasal gazlar, tozlar ve dumanlar havayı kirletmektedir. Denetlenmelidir. En önemlisi ağaç kesmek yerine bolca ağaç dikeceksiniz. Ağaçlar hava kirliliğini absorbe eder. Yeşillendirme, ormanları koruma ve çoğaltma çözümdür. Kentsel dönüşüm sürecinde kentlerin planlanması, hava koridorlarının açılması, az enerji üreten, kirliliği az olan yeşil binaların yapılması önemli bir fırsattır. Temiz hava solumak, sağlıklı bir çevrede yaşamak temel hakkımız… Nefesimiz tükenmeden temiz hava solumak istiyoruz” şeklinde konuştu. (Haber: Helga TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here