Cumhuriyet Halk Partisi Belen İlçe Başkanı Fevzi Yüksel; “Tek Adama Teslim Olmayacağız”
Cumhuriyet Halk Partisi Belen İlçe Başkanı Fevzi Yüksel, erken seçim tarihinin belli olmasının ardından parti binasında bir basın açıklaması yaptı.
Partililerin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında, ülke gündemine yönelik açıklamalarda bulunan Başkan Yüksel, üniversitelerin bölünmesiyle ilgili olarak; “Bu yoğun gündemin arasında, seçimlere giderken, apar topar üniversitelerin bölünmesini gündeme getirdiler. İstanbul Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve İnönü Üniversitesi’nin bölünmesi gündemde… Bunların her biri bir çınar, burada nice dahiler yetişti, Türkiye’yi gururla temsil ettiler, doktorlar yetişti, devlet adamları yetişti, mühendisler yetişti ve Türkiye’ye hizmet ettiler. Şimdi bu üniversiteleri ikiye üçe bölme tasarısı ile karşı karşıyayız.
İnönü Üniversitesinden söz ederken, İsmet İnönü demiyor, Büyük Komutanın ismini ağzına almıyor. Zaten senin ağzına yakışmaz, alma ağzına. Büyük devlet adamı, büyük komutan, Birinci İnönü Savaşı’nda, İkinci İnönü Savaşı’nda, Kurtuluş Savaşı’nda Yunanı denize döktüğü için mi ağzına almak istemiyorsun? Biz İsmet İnönü’yü gururla, kıvançla anarız, başımızın üstünde yeri var tüm kahramanlarımızın” şeklinde konuştu.
Bir seçim kararı ile karşı karşıya kalındığını ve bunun erken seçim değil bir ‘baskın’ seçim olduğunu savunan Yüksel; “Bu korkunun ve paniğin seçimi. Erken seçim diyebilmemiz için bu yılın eylül, ekim, kasım ayında olması gerekirdi. Bu seçimin adı korku ve panik seçimi. Bu seçimin adı baskın seçim, baskın yapmayı göze alırsan, birileri de gelir senin dersini verir. Niye böyle bir seçim kararı alındı?

Bu ülke uzun bir süreden beri yönetilmiyor, bu güzel ülke okyanusun ortasında kaptansız bir gemi misali sürükleniyor, pusula yok, kaptan yok. 16 yıldan beri bu gemi bu şekilde sürükleniyor. Ekonomi kötüye gidiyor. Niye bu seçim kararı bir an önce alındı. Çünkü bunu görmeyen gözler, duymayan kulaklar da bunun farkına varır, bu kötü gidişatı görür, kendileri için daha kötü olur diye korktular. Artık görmeyenler de görmeye, duymayanlar da duymaya başladı. Her şey uçar gider, rakamlar gerçektir. Herkesi rakamlara bakmaya davet ediyorum. Bunlar devletin resmi rakamları.
Sadece Mart ayında 737 tane şirket kapanmış. Türkiye’nin geleceği, çocuklarımız, ısınmadan büyüyor. Yedi buçuk milyon çocuk ülkemizde yoksulluk ve açlığın pençesinde. Bir de güya muhafazakar bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Acaba öyle mi? Uyuşturucu 100’de 1700 arttı, cinayetler % 161 arttı, fuhuş yüzde 790 arttı, cinsel istismar yüzde 400 arttı. Sadece 2017 yılında 434 kadınımız öldürüldü. Tecavüz de dünya üçüncüsüyüz. Kadına yönelik şiddette yüzde 1400 artış var. Sevsinler sizin milliliğinizi, sevsinler sizin muhafazakârlığınızı.
Atanamayan öğretmenler var. 450 bin öğretmen açığı var, öğretmen okulları mezun veriyor, atanamayan öğretmenler evinde oturuyor, artık bıçak kemiğe dayandı, bir iş bulamıyor, intihar ediyor. Kırka yakın öğretmen intihar etti. Gözleri görmeyen, kulakları duymayan biraz da suçlu olan insanlarımızın sayesinde bu cennet vatan bir cehenneme dönüştü” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisinin tarihi bir görev yaptığını da söyleyen Yüksel, vatan, demokrasi, geleceğimiz söz konusuysa Cumhuriyet Halk Partisinin tarih boyu fedakarlık yaptığını savunarak; “CHP yine bir fedakarlık yapmıştır. Seçime girmeye hak eden bir partiyi, seçime sokmamak üzere karar alanlar, entrika yapanlar, tuzak kuranların tuzağını boşa çıkarmıştır. Oyun oynayanların oyununu bozmuş, bu oyun öyle oynanmaz bu oyun böyle oynanacaktır demiştir” dedi.

Seçim sürecinin Ramazan ayına denk getirilmesinin de çok manidar olduğunu kaydeden Yüksel; “Ramazan Ayı’na getiriyoruz seçimi, niye, Ramazan’da iftar çadırları kurulacak, güzel ülkemin insanlarının dini duyguları ile oynanacak, bir sis perdesi örülecek, iftar çadırlarında siyaset yapılacak, cami önlerinde siyaset yapılacak. Ramazan ayında bütün kalbimle inanıyorum, bu kutsal Ramazan ayında insanımız Kur’an’ın emrettiği ikrayı okuyacak, araştıracak ve o kurduğu tuzağı da bozacak. Ve inşallah iyilerin, doğruların zaferi ile sonuçlanacak.
Açılmadık ekonomi paketi kalmadı, açılmadık teşvik paketi kalmadı, olmadı, olmayacak. Yönetemiyor. Kendi ağzıyla itiraf ediyor esasında sadece birileri görmüyor, birileri duymuyor ama inşallah onlar da görecek ve duyacak. Ne dedi ‘tulumbada su bitti’ dedi, itiraf ediyor. Daha ne desin. Daha birkaç gün önce deprem geliyor ağzıyla itiraf etti. Erken seçimi onun için yaptım diyor, yani ülkeyi deprem yaşayacak noktaya getirmiş itiraf ediyor. Olmuyor, yapamıyor, yapamayacak. Beni kurtarın diyor ben yapamıyorum artık diyor, bu bir itiraf.
16 yıldır ülkeyi yöneten Türkiye’de bir deprem var, deprem geliyor, deprem yaşayacağız diye itiraf ediyorsa daha ne desin adam? Gelin hep beraber bu ülkeyi, bu yapamayanlardan, bu itiraf edenlerden kurtaralım. İnşallah Haziran’da, Cumhuriyeti yok edeyim derken inşallah kendileri yok olup gidecekler. 2015 Haziran ayında sallanmışlardı, korkmuşlardı, saraylara saklanmışlardı inşallah bu Haziran ayında da onları gömüp gideceğiz. Haziran ayı mevsimlerin en aydınlık ayı, sevgili vatanım, sevgili vatanımın güzel insanları, başını dik tut, ayağa kalk ve sesini çıkar. Bu vatan bizimdir, bu vatan gelecek nesillerindir, bu vatan çocuklarımızındır.
Mustafa Kemal Atatürk, aynen şunu ifade ediyor, ‘Bizim tarihimizde de, bizim ruhumuzda da teslimiyet yoktur’. Kimseye teslim olmayacağız. Tek Adama, tek adam yönetimine, diktaya, baskıya, zulme, teslim olmayacağız. Çünkü biz öyle bir nesiliz ki ezelden beri hür yaşadık, hür yaşayacağız. Ne olursan ol, hangi düşüncede olursan ol, hangi fikirden olursan ol, hangi renkten olursan ol, hangi mezhepten olursan ol, vatan söz konusuysa gerisi teferruattır. Vatan tehlikede ise gün birlik günüdür, gün dik durma günüdür, gün diriliş günüdür ve zafer inanın ki dik duranların ve direnenlerin olacaktır” şeklinde iddialı konuştu. (Haber: Helga TERBİYELİ)







