Boncukcan’ı Tanımak İster misiniz?

0
86

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Bu sabah şiir var dağarcığımda. Bir demet topladım gönül bahçemden dilerim sizde beğenirsiniz.

Sevgili okuyucularım resimli çocuk kitabım ‘Boncukcan’ın Günlüğü’ Kitap Otağı Yayınevinden dün çıktı okuyucularını bekliyor. Bugün kitap fuarında olacağım. Sizinle tanıştırmak için bizi yalnız bırakmazsanız çok seviniriz. Gerçi yağmur çamur ama bize ne yazar ki? Değil mi? Ve şimdilik sağlıkla, sevgiyle kalalım ayrımsız gayrımsız her zaman hep birlikte. Hep kitapla… Yase

Sarı Hüzün

ey yüreğim artık seninle duramam…

bu benim acım

bu benim kahrım

az mı geldi sana yüreğim

hüzün sarısı sancılarım….

sana yazdığım her şiiri

kelime kelime cümle cümle

sıksan da kalbime

yine de dindiremezsin fırtınalarımı…

 

poyraz poyraz esişimde sen

dalga dalga kayaları dövüşümde sen

her mağlubiyetimde başımı öne düşüren de sen..

 

ey yürek bil ki… bıktım ben senden

sokakların yaramaz çocukları uslandı da

uslanmadın sen…

huzuru uzak ettin bana

denizleri uzak…

bir çoban kavalının ezgisinde

savurdun hikayemi ovaların

uzayıp giden düzlüklerine

bir buğday başağının savrulduğu gibi

savurdun salladın

yordun beni ulan yordun…

 

anladım ki !ne sen bana aitsin

ne de ben sana

al ordularını terk et toprağımı

kıra kıra dağıta dağıta

eze eze yendin beni ulan yendin…

 

şimdi…

yangınlarımın ortasında bitmiş bir macerayım ben

bu senden son şikayetim…

ey yüreğim gayrı çekil sularımdan

boğulayım açıklarında..

artık yaşamak yakışmıyor ikimize

ceketimizi almadan terk edelim birbirimizi

ey yüreğim anlasana

seviyorum ben seni…

M.GÖÇER

Bir Sen Gelmedin

Bugün bayram, sevgi görüş günüdür.

Sevenlerim geldi, bir sen gelmedin.

Dost ile muhabbet, yarış günüdür

Gönül kapım açık, bir sen gelmedin.

 

Aşık, maşukunu aldı buluştu

El ele, kol kola gezdi gülüştü

Sevgileri harman yaptı bölüştü

Yüreğimi verdim, bir sen almadın.

 

Yalnızlığı çeken hasreti bilir

Aşkın sancısını verenler alır

Seven, sevdiğinin yanında kalır

Ben hep yanındaydım, bir sen olmadın

 

Bayramlar neyime sen yoksan eğer

Varlığın dört mevsim seyrana değer

Mansur’un gönlüne kızıl kar yağar

Baykuşlar tünedi, bir sen kalmadın.

Mansur EKMEKÇİ

Beni Benden Çaldın

Sana uyma dedim şeytan nefsine

Gidersen git yolun son durak olsun.

İnadın yetişsin son nefesine

Sararsın gül benzin baharda solsun.

 

Beytullah mekânım, kıblem de sendin

Vahdet-i vücutta yaşayan gendin

Gönül dergâhında açıldı fendin

Gözpınarın aksın içine dolsun.

 

Sen idin umudum, ekmeğim, suyum

Çekildi ser çeşmem, kurudu kuyum

Kendimi kaybettim değişti huyum

Akıl deryasında fikrin zay olsun.

 

Beni benden çaldın ey imansız kul

Bana ettiğini ahir demde bul

Alnına yazılsın merhametsiz dul

Mansur’a verdiğin dert seni bulsun.

Mansur EKMEKÇİ

Avcının Kanlı Gömleği

diyor ki, buhurunu yitirmiş

tütsüyü kim, niye…?

sentetik çiçekler konvoyu

masumiyet şarkıları söyleyerek yürüyor

 

bir morgun soğuk sessizliğiyle bakışıyoruz

şişmiş cesetlerin moraran görüntüsüyle

öyleyse niçin şarkı söylemeli hâlâ

ölüler kadar sağırken kalabalıklar da

 

diyor ki, avını gözlemekten yorgun

avcılar dolaşıyor ormanda

mümkün mü koyup başını uyumak

bir ağacın omzuna

 

bak bunlar cezayir menekşesi

güneşe bakmanın gözleri

bak bunlar yediveren gülleri

kendi külünden yeşermenin bedeli

 

de ki, buğday tarlasından geçip giden rüzgâr annesi

unutturmaz şarkı söylemenin güzelliğini

 

bıçak yemiş dalı hüznüyle söylenir

avcının kanlı gömleği

Çiğdem SEZER

Günün Şiiri

Kapat Kapıyı Bezirgânbaşı

yakama çürümüş çiçeği

taktım da geldim. sesim

yokuşlarıydı içimin, indim çıktım

debelendim. sen söktükçe ben ördüm

düz ters lastik haroşa

çıplak gövdemi şiirle dövdüm

 

‘sahtiyan’ mı diyorlar bezirgânbaşı

kapat kapıyı, yenildim

 

baktım da kâğıt tanrılarına dünyanın

kendime kayalardan bir parça edindim

 

sesim dünyanın duvarlarına

çarpıp bana dönüyor

anne beni düşünme

içime ektiğin ağaç

tersine büyüyor

 

ben de büyüyeceğim. kızarmış

elmalarımı kimseye vermeyeceğim

anne beni düşünme

emanetin olan uçurumu

kimselere düşürmeyeceğim

 

çeyiz sandığıma bıraktığın mühür

kalbindir. söz

mührü kalbimde gezdireceğim

 

karanlık bastığında sarı bir ışık

gibi parlayan şeyi hiç yitirmeyeceğim

say ki deniz feneri, say ki orda bir yalnız

bir yalnıza çiçek açmadadır

say ki orda bir dalga

bir dalgaya kulaç atmadadır

 

yakama çürümüş çiçeği

taktım da geldim.

sakın anneme söylemeyin

kapat kapıyı bezirgânbaşı

yenildim

Çiğdem SEZER

Annem Uçurum Doğuracak

böyle yalnız böyle iyi
bir öyküyü yeni baştan okur gibi
yeniden başlar gibi denize
ama hiç bilmediğim bir denize

yeniden başlar yeniden okur gibi
derindeki sözcükleri

bana bir kazma bana bir
bıçak. suyu ikiye bölüp boğacak

bildiğim tüm öyküleri

böyle dilsiz böyle iyi
ölsem öldüğüm bilinir, kaldım
kapılar üstüme kilitli

gövde mi tin mi öykünün kirli mendili

bana bir kazma bana bir bıçak
bendeki uçurumu rüzgara bırakacak

uçurum dedim de bir avuç kum

hiçbir rüzgara bırakamadığım

iyiyim iyiyim iyi
bir öykü gibi başı sonu belli
hayatın kırık sandalyesine

yerleştirip sözcükleri
kurguluyorum evreni

böyle yalnız böyle suskun böyle iyi
gömdüm mü bir de sözcükleri…

bana bir kazma bana bir bıçak
konuşsam annem uçurum doğuracak

Çiğdem SEZER

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here