Toplumları bir arada tutan, onlara yön veren ve aynı zamanda şekillendiren bir dizi faktör vardır. Bu faktörlerden biri de ‘İnsan Psikolojisi’dir. Psikolojide, bireylerin kendilerini nasıl gördüğü ve başkalarıyla ilişkilerini nasıl kurduğuna dair önemli ipuçları mevcuttur. Toplumda farklı meslek gruplarında, siyasette ve daha geniş sosyal yapıda bu psikolojik durumların izlerini görmek mümkündür. Aşağılık kompleksi, eziklik duygusu ve narsizm, insanların bu bağlamda en çok karşılaşılan üç temel psikolojik eğilimidir.
Aşağılık kompleksi, bireyin kendi değerini, becerilerini ya da sosyal statüsünü yetersiz gördüğü bir psikolojik durumdur. Bu kişiler genellikle başkalarından onay almak isterler ve kendilerini toplum içinde “küçük” ya da “yetersiz” hissederler. Bu kompleks, bazen toplumsal yapının dışına itilmiş, ezilmiş ya da marjinalleşmiş bireylerde kendini daha belirgin hale getirebilir.
Politikada bu tür kompleksler, çoğu zaman demagojik söylemlerin arkasında gizlenir. Aşağılık kompleksi taşıyan siyasetçiler, halkın içindeki korkuları ve güvensizlikleri kendi çıkarları doğrultusunda manipüle etmeye çalışabilirler. Örneğin bir siyasi lider, halkını “yetersiz” hissettiren söylemlerle, onları “büyük bir liderin” yolunda ilerlemeye ikna etmeye çalışabilir. Bu tür liderler, kendilerini güçlü ve üstün göstermek için halkı sürekli olarak korkutma, aşağılık hissettirme yoluna başvururlar. Oysa, arkasındaki gerçek motivasyon, kişinin kendisini güçlü hissetme çabasıdır.
*Güçlü Bir Lider Gölgesi

Ezik insanlar, dışarıdan bakıldığında çok fazla öne çıkmayan, kendilerini sürekli olarak başkalarına bağımlı hisseden kişilerdir. Bu tipler genellikle diğer insanlara karşı fazla itaatkar ve pasif olurlar. Kendi kararlarını verme yetilerini kaybettikleri için çoğu zaman başkalarının onayını ve yönlendirmesini beklerler.
Toplumda ezik tipler, genellikle dışarıdan güçlü ve karizmatik liderlere hayranlık beslerler. Özellikle iş dünyasında bu kişiler, çok güçlü bir liderin gölgesinde var olmayı tercih ederler. Çoğu zaman yalnızca başkalarının başarılarıyla değer kazanmış gibi görünürler. Örneklemek gerekirse, bir iş yerinde, üst düzey bir yöneticinin her kararına sorgusuz sualsiz uyan, kendi fikri ve vizyonu olmayan, sadece başkalarının doğrularını onaylayan çalışanlar, ezik kişilikleriyle tanınabilirler.
*”Benden Bir Tane Daha Yok!” Duygusu
Narsizm, kişilerin kendilerini aşırı derecede sevmesi ve başkalarına karşı üstünlük taslaması halidir. Narsist kişiler, başkalarının hisleri ve ihtiyaçları yerine yalnızca kendi arzularını ön planda tutar. Bu kişiler için sosyal ilişkiler, kendilerini üstün gösterebilmek adına bir araçtan başka bir şey değildir. Narsistik bir kişilik yapısına sahip olanlar, toplumda güç sahibi olmak ve her zaman kontrolü ellerinde tutmak isterler. Hırslıdırlar. Hırsları çoğu zaman gözlerini karartır. Kulakları sadece kendileri için söylenen iyi sözlere açık, yapıcı eleştirilere ve diğer tenkitlere kapalıdır. İyi söz yoksa kulakları resmen sağır olur!
Siyasi arenada narsistik eğilimler oldukça yaygındır. Bu tür liderler, halkı yönetirken çoğu zaman kendi egolarını tatmin etmek için hareket ederler. Onlar için en önemli şey halkın sevgisi ve takdiri değil, kendi egolarının sürekli olarak beslenmesidir. Yine örnek vereyim bir lider, halkın onayını almak yerine her türlü eleştiriyi kişisel bir saldırı olarak algılar ve buna karşı tepki verir. Kendine duyduğu bu aşırı güven, onu halktan uzaklaştırabilir; ancak narsist yapısı nedeniyle bu durumu fark etmez, edemez.
*Başkalarını Küçük Düşürmeye Çalışmak
Aşağılık kompleksi, eziklik ve narsizm, sadece siyasette değil iş hayatında ve sosyal yapılarımızda da kendini gösterir. Mesela bir öğretmen, kendi alanında sürekli olarak “daha iyi olmalı” düşüncesiyle hareket ederek, öğrencilerini ve meslektaşlarını küçümseme eğiliminde olabilir. Ya da bir iş dünyası yöneticisi, güçlerini başkalarına karşı kullanarak onları manipüle edebilir. Bu tür kişiler, aslında kendi içsel eksikliklerini telafi etmek için başkalarını küçük düşürmeye çalışırlar.

Toplumda bu üç psikolojik durum, daha fazla güce sahip olma, tanınma ve saygı kazanma amacıyla şekillenir. Ancak ne yazık ki bu tür kişilik yapıları, sadece bireysel değil toplumsal sorunlara da yol açar. Çünkü bu kişiler, toplumun geneline zarar verebilir, huzursuzluk yaratabilir ve dengeyi bozarlar.
Toplumların sağlıklı bir şekilde var olabilmesi, bireylerin psikolojik durumlarının sağlıklı bir temele dayanmasına bağlıdır. Aşağılık kompleksi, eziklik ve narsizm gibi negatif kişilik yapıları, toplumsal ilişkileri zedeler, güvensizlik yaratır ve bireylerin hem kendi içsel dünyalarındaki dengeyi hem de dış dünyalarındaki ilişkilerini bozar. Bu tür kişilikleri anlamak, toplumun daha sağlıklı bir şekilde evrimleşmesine katkı sağlar. Bireylerin özgüven kazandığı, saygı ve sevgi temelli bir toplum inşa etmek, sadece psikolojik değil aynı zamanda toplumsal bir zorunluluktur.
*Dikkatleri Üzerinde Toplamak
Narsist kişilik yapısına sahip bireyler için toplumun ilgisi ve onayı, adeta var oluşlarının temel dayanağıdır. Dikkatleri üzerinde toplamak, onlar için sadece bir arzu değil bir ihtiyaçtır. Bu nedenle narsist birey, görünür olmak adına her türlü yolu dener; gerekirse ‘Sahte Tevazu’ya bürünür, gerekirse mağdur rolüne soyunur. Ancak en çok tercih ettikleri yöntemlerden biri, sosyal medya üzerinden kendilerini öne çıkaran videolar ve içerikler üretmektir. Buradaki temel amaç, toplumun sempatisini kazanmak değil takdir edilmek, hayranlık uyandırmak ve “özel” biri olarak kabul edilme isteğidir.
Bu kişiler videolarında genellikle “yardımsever”, “halktan biri” ya da “düşünceli bir lider” imajı çizmeye çalışırlar. Fakat bu davranışların altında çoğu zaman içten bir motivasyon değil dikkat çekme arzusu yatar. Toplumun ilgi göstereceği, duygusal tepkiler vereceği konulara yönelerek görünürlüklerini artırmak isterler. Bu tür içerikler sayesinde kısa vadeli bir popülarite kazanabilirler ancak uzun vadede bu yapay sempati çabası, çoğu zaman samimiyet testini geçemez. Çünkü narsist bireyin gerçek niyeti, paylaşmak değil kendini parlatmaktır.
*Alkış Almak Uğruna…
Narsist kişilik yapısına sahip bireyler için toplumun dikkatini çekmek, neredeyse hayatî bir meseledir. Bu kişiler, sahici bir iç dünyaya sahip olmaktan ziyade, nasıl göründükleriyle ilgilenirler. Kendilerini sürekli olarak idealize eder, çevrelerine bu “parlatılmış benliği” pazarlamak için türlü yollar geliştirirler. Günümüz dünyasında bu eğilim, özellikle sosyal medya aracılığıyla çok daha görünür hale gelmiştir. Artık sadece söyledikleriyle değil, görüntüleriyle, “iyi insan” senaryolarıyla ve estetikle kurgulanmış hayatlarıyla toplumun karşısına çıkarlar.
Narsist birey, sempati kazanmak ve alkış almak uğruna “iyilik” bile yapar; ama bu iyiliğin kameraya kaydedilmesi kaydıyla… Sokakta bir çocuğa yardım ederken, bir yaşlının ağır poşetini taşırken ya da bir sokak hayvanını beslerken bile kameranın kadrajını unutmayan bu kişiler, gerçekte bir fayda sağlamaktan çok, kendi imajlarını beslemeyi hedeflerler. İçeriklerinde öne çıkan, yapılan iyiliğin kendisi değil o iyiliği yapan “ben”dir. Çünkü narsist için esas mesele “ne yaptığı” değil nasıl göründüğüdür.
*Bu Tutum Sorunludur
Bu tutum sadece bireysel düzeyde değil toplumsal düzeyde de sorunludur. Zira sürekli kendini merkeze koyan bu kişiler, toplumsal ilişkileri doğal akışından saptırır. Empati, samimiyet ve gerçeklik gibi değerler, narsist performansların gölgesinde kalır. Takipçi sayılarına, izlenme oranlarına ve gelen yorumlara göre kimlik inşa eden bu tipler, aslında sahte bir ‘ben’ yaratır ve bu sahte kimliği topluma dayatırlar. Toplum da bir süre sonra bu sahte iyilik gösterilerine, yapay kahramanlıklara alışır gerçek olanla kurgu olan arasındaki farkı ayırt edemez hale gelir.
Narsist kişinin bu dikkat çekme tutkusu öyle bir boyuta ulaşabilir ki toplumun acıları bile birer malzeme haline gelir. Felaket anlarında kameraların önünde ağlamak, bir trajediye müdahale ederken sahneye oynar gibi davranmak hatta başkalarının acısını kendi popülaritesi için kullanmak, bu yapının tipik örneklerindendir. Yardım eden el, görünmek isteyen ele; duyarlılık ise gösteriye dönüşür. Toplumun empatiye ve gerçek çözümlere ihtiyaç duyduğu yerde, narsist figürler yalnızca algı yönetir, sorun çözmez.
Bugünlük bu kadar! Sağlık, sevgi ve huzurla kalın…




