Değerli okurlarım, herkesin yaşamı değişik biçimdedir. Bazıları eyvallah diyerek köşe olma uyanıklığını gösterir, birçokları hırsızlığı doğal sayar ve han hamam ve uçak sahibi olur. Sayıları az ve muhtemelen nesli tükenmiş olan kişilerde; “Aç değilim, şimdi yedim geldim” yürekliliğini gösterir.
Hayat çok ilginçtir. Bazen aheste, bazen de süratle geçip giden yaşam trafiğimizdeki akışı yeniden derleyip toparlamak için bir olanak ister gönlümüzün yarısı ama diğer yarısı da bunu umursamaz bile inanın.
Dışımızda düğümlenen çizgileri çözme çabasındayken, içimizde küflenen bozulmuş renkleri temizleyip cilalamayı bilemeyiz. Çevremizde kuruyan bitkileri yeşertmeye koştuğumuz süreçte, duygularımızdaki çatlak toprağı tınmayız. Nadasa bırakılması gereken tarla gibi susuzluktan kurur yüreğimiz. Bağrımızın kafesinden gelen her tıkırtıya kulak tıkarız.
Göreceli gizemini koruyan zaman, hayatın akarsuyundan kopup dökülür işe yaramaz çorak çukurlara… Ve biz, işte bu ıslak dış kargaşada, gökyüzünden yağan rahmetin bir damlasını bile avucumuzda hapsedemez ve bir muhteremi yâd edemeyiz. Vicdanımızı ve duygularımızı yeşertip, gönül köşemizden iki gül toplayıp koklayamayız. Ne kadar acı değil mi?
Bu okuduklarınız, bazı şiirlerimden ve nesir yazılarımdan mütevazı bir derlemeydi. Engelli kardeşlerimin de beğeneceğini umuyorum. İstihdam konusuna gelince, bir toplumun saygınlığı engellilere ve mağdurlarına gösterdiği önemle ölçülür. Dünya nüfusunun yüzde onu, nüfusumuzun da yüzde on ikisini yakından ilgilendiren istihdam konusunda karar verme yetkisine sahip kuruluşlar mutlaka bir şeyler yapıyorlardır.
Onlarla birlikte yukarıda oturanların da çok şeyler yapmaya çalıştıklarını ekranlarda, seçim meydanlarında duyuyoruz. Sistemi değiştirme adına başkan seçmek kolay bir hadise değildir. Bu ülkenin insanları olarak şunları yapıyoruz, yıllardan beri… Askere gitmiyor muyuz? Vergi vermiyor muyuz? Ülkemiz adına şehit olup, kanımızı akıtmıyor muyuz? Kanunlara riayet etmiyor muyuz?
Vatanını seven dürüst insanları vatandaşlık koşullarını yerine getirirken birileri çıkıp aynen şunları söylüyor; “Ne istediler de vermedik, Allah bizi affetsin, milletimiz kusura bakmasın. Verecek başka bir şeyimiz kalmadı…”
İntihar edenler, hastalanarak ölenler, içerdekiler de, kandırılmış olamaz mı? Onlar neden içerde de bir başkası ahkâm kesiyor? Engellilerin istihdam konusu en önemsenmesi gereken konuların başında geliyor. Engellilerin toplumsal saygı ve değeri elde etmelerinde iş ve sosyal yaşam içerisinde etkin rol almaları büyük önem arz etmektedir.
Engel derecelerine göre kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarında daha fazla görev almalarının sağlanması gerekmektedir. 4857 sayılı İş Kanunu özürlü ve eski hükümlü çalıştırma sorumluluğu başlığı altında konuyu düzenlemektedir. Yasamıza göre 50 veya daha fazla işçi çalıştıran özel sektör işyeri, yüzde üç özürlü, kamu iş yerleri ise %4 özürlü işçiyi meslek ve beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler. Umarım sesimize kulak verenler çıkar. İnşallah…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA




