Değerli okurlarım, sıcak yaz günlerini geride bırakalı epeyce oldu. Bahar müjdelemişti sıcak günlerin geleceğini. Doğruları söyledi ya ancak ikisi de gerilerde kaldı. Sonbahara güveniyorduk, o da hazan oldu yerlere serildi. Yapraklara ve toprağı örten, ona gübre olan, önceleri yemyeşil, daha sonra sararıp gücünü yitiren, sağa sola uçuşan o cisimler de bizlere mesaj veriyor. “Sağlam giyinin, sırtınızı sağlama alın, ayaktan ve baştan üşütmeyin aksi halde doktorlardan beri gelemezsiniz.”
Hazan mevsimi bu mesajı veriyor. Oldukça haklı demiyorum, çok haklı olduğunu, uyarılarının tutulması gerektiğini söylemeliyim. Hazan mevsimi bizlere el sallarken, iyi niyetini de ortaya koymuyor mu? Mevsimler giderler, zamanı geldiğinde dostça ve saygıyla tekrar dönerler. Bundan hiç endişemiz yok. Fakat arada bir umutsuzluğa kapılıyoruz ve diyoruz ki; “Onları Gören Canlar Sevinsin…”
Çiseleyen yağmuru camda izliyorum, toprağa düşer düşmez kayboluyor. Toprak o kadar aç, o kadar iştahlı ki, affetmiyor. Toprak doyduktan sonra rahmet üstte kalacak ve kendine sağlıklı bir yol arayacak. Şehir betonlaşmışsa, gökdelenler fırlamışsa o zaman felaket!
Yine garibanlar üzülecek, onlar rahmetten şikâyetçi olacaklar, zayiatları da fazla olacak. Birileri çıkıp teselli etmek için ya da bilgiçlik taslamak adına “Kader İlahi” diyecek.
Sonbaharla vedalaşırken, çok ilginçtir ki, bu mevsimde Kış’ı doyasıya yaşayan ve kardan hayatın sustuğu bölgelerimiz var. Bir köprü parası o yörelerimize haransa, her şey güllük gülistanlık olur ya, azıcık oy meselesi!
Şehrimizde bahar, gitmez de, bitmezde! Öylesine özenle yaratmış Yüce Yaratan. Yağmur yağarsa kış gibi olur, yağmazsa adını siz koyun.
Sonbahar’ı sevenler de vardır doğal olarak. Ben de sevmeyi çok isterdim. Bu mevsimde bir muhteremi yitirmeseydim, sonsuza yolcu etmeseydim, çok severdim, hem de çok. Sudan çıkmış balık gibi olmazdım.
Mevsimlerin engellisi olmazda, bahar gibi engelsizi vardır. Uzadıkça uzar. Bazen ilkbahar olur, bazen de sonbahar. Sevenler ne kadar haklıymış değil mi?
Şehrimizdeki engellilerin büyük bölümünü tanıyorum. Gördüğüm yerlerde selamlaşırız ve bazen de hal hatır sorarız. İsimlerini bilmem ama dostluğumuz var. Onlar benim ismimi de biliyorlar, bu da onların ayrıcalığı.
Bana hep sitem ediyorlar. Azıcık serzenişte bulunuyorlar. Benden istedikleri açık ve sarih! endilerini daima gündemde tutmamı istiyorlar. Bu suretle moral-motivasyonları üst düzeyde oluyormuş. Bunun için sevinmediğimi söyleyemem. Bu moral benden kaynaklanıyorsa kendimi mutlu sayarım.
Engelli kardeşlerim, sizlere engelli dediğime bakmayın. Hepimiz engelliyiz. Hele bazılarımız kafadan engelliyiz. Şunu da unutmayın, sizleri sonbahar serinliği ile değil, yaz sıcaklığı gibi seviyorum. Her ay değilse bile, mevsim geçişlerinde, sizler için, daktilomun başına geçeceğim, buna söz verebilirim. Kocaman öpüldünüz.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA




