Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Gün geçtikçe özlemimiz büyüyor, “ah neredesin” diye feryat ederek uyanır olduk. İlkelerin her zamankinden çok güneş gibi parlıyor üzerimizde, naçiz vücudun toprakla birleşti ancak düşüncelerin ve bize armağan ettiğin Cumhuriyet ve özgürlük seninle birlikte sonsuza dek yaşamaya devam edecek.
Bugün 10 Kasım 2017… Seni sonsuzluğa uğurladığımızın üzerinden 79 yıl geçti. Sanki zaman hiç geçmemiş ve sanki milyon yıl geçmiş gibi. Özlemin milyon yıl, düşüncelerin, ilkelerin, milliyetçilik anlayışın ve öğretilerin dün gibi, bugün gibi taze, net; yüreğimize, beynimize, dilimize, parmaklarımıza kazınmış. Bu günde seni ve silah arkadaşlarını daha büyük bir sevgiyle, özlemle, minnetle anıyoruz.
“Benim Naciz Vucudum Bir Gün Elbet Toprak Olacak, Fakat Türk Milleti Ebediyete Kadar Yaşayacaktır.”
Hiçbir beden sonsuza dek yaşayamaz ancak düşünceler, ilkeler ve kazanımlar sonsuza dek yaşayabilir, eğer sahip olursak. Kurtuluş Savaşı vermiş, ardından Cumhuriyeti kurarak milletine armağan etmiş bir büyük önderin ilkeleri hangi toprakta ürün vermez ki? Ve dünya döndükçe varlığını sürdürmez ki? Ve biz varlığımızı bu vatana armağan edenler olarak, varlığını vatana adayan önderimizin sonsuzluğa karıştığı bu günde onu gün geçtikçe artan minnetle, saygıyla, sevgiyle özlemle anıyoruz. Türk milleti ve Cumhuriyet yaşadıkça O da yaşayacaktır Allah’ın izni ile. Her şey değişebilir, sınavlar ve acılar gelir geçer ancak önemli olan dayanmaktır. İlkelere sahip olmaktır, değerleri koruyabilmek ve kollayabilmektir, birlik ve beraberlik içinde. Ve bugün silkelenip şöyle bir yeniden düşünme zamanı.
Sahip olduklarımızı yeniden gözden geçirdik. Ve yeniden nahifleştik, ayaklarımızın bastığı bu toprağa. Ki o toprak şehit kanı ile sulanmış, şehidin bedeni ile yeşermiş bütün bitkiler, ağaçlar, yapraklar. Bugün başımız dik gözümüz ilerde O’nu her zamankinden daha büyük bir sevgiyle, saygıyla anıyoruz. Onu bu sabah kendi yazdığı şiirleriler ve diğer yazarların şiirleri ile anmak istiyorum. Ayrıca ilgimi çeken sözleri ve hutbelerinden bir demetle. Özellikle okumanın önemine dikkat çektiği bir sözünü hemen yazıyorum… Büyük Türk Atatürk bakın ne demiş; “Çocukluğumda elime geçen iki kuruştan birini eğer kitaplara vermeseydim bugün yapabildiğim işlerin hiçbirini yapamazdım.”
Bugün okumaktan çok ezbere konuşmayı tercih ediyor çoğumuz ne yazık ki. Ve Atatürk’ün az bilinen hutbelerinden biri. Orijinali ve günümüz Türkçesi ile…
Atatürk’ün Balıkesir Hutbesi
“Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamber Efendimiz Hazretleri, Cenâb-i Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizami, hepimizin bildiği Kur’ân-ı Azimussan’daki açık ve kesin hükümlerdir.
İnsanlara maneví mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir. Çünkü dinimiz; akla, mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer akla, mantığa ve gerçeklere uymamış olsa idi bununla diğer ilâhî tabiat kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Hak’tır.
Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere, iki eve sahipti. Biri kendi evi, diğeri Allah’ın evi idi. Millet işlerini Allah’ın evinde yapardı. Hazret-i peygamber’in mübarek yollarını takip ederek bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde, Allah’ın huzurunda bulunuyoruz. Beni bu şerefe kavuşturan Balıkesir’in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesile ile büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum.
Efendiler! Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, söylenenleri dinleme ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihninin başlı başına faaliyette bulunması lâzımdır. İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz için her şeyden önce hakimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım.
Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum. Millî emeller, millî irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, millet fertlerinin tamamının arzularının, emellerinin bileşkesinden ibarettir. Bundan dolayı benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.” 07 Şubat 1923 Balıkesır – Zagnos Paşa Camii
Kaynak:http://tr.wikisource.org
& & & & &

Ve Atatürk’ün Anılarından Biri
Toplantıda kendisinden evvel söz söyleyenlerden biri Atatürk’e nereden ilham ve kuvvet aldığını sormuştur. Büyük adam bu soruya millet hizmetinde bulunan insanların ilham kaynakları hakkında, uzunca bir tahlil yaparak cevap verdi… Sonunda karşısındakilere demiştir ki; “Efendiler… İlham ve kuvvet kaynağı milletin kendisidir; milletin müşterek arzusu, gerçek teyamülüdür. Varlığımızı, istiklalimizi kurtaran bütün teşebbüs ve hareketler; milletin müşterek fikrinin, arzusunun azminin yüksek tecellisinden başka bir şey değildir.”
Kaynak: İlköğretim Okulları İçin Hazırlanan Türkçe Dersi Öğretmen Kılavuzu
& & & & &
Atatürk Özdeyişleri
“En uzakta sandığımız bir olayın bize bir gün dokunmayacağını bilemeyiz. Bunun için insanoğlunun hepsini bir gövde ve bir ulusu bunun organı saymak gerekir. Bir gövdenin parmağının ucundaki acıdan öteki bütün organlar etkilenir. Dünyanın filân yerinde bir rahatsızlık varsa, bana ne dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla ilgilenmeliyiz. Olay ne kadar uzak olursa olsun bu ilkeden şaşmamak gerekir, işte bu düşünüş, insanları, ulusları ve hükümetleri bencillikten kurtarır” (1937)
İnsanları mutlu edecek tek vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan hareket ve enerjidir. Dünyanın barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmasıyla mümkün olacaktır.
Ve sevgili okuyucularım sağlık ve sevgiyle kalalım her zaman ayrımsız gayrımsız. Yase
Günün Şiiri
Bir Askerin Mezarına
Şurada, kabrin üzerinde konulmuş bir,
Beyaz taş var, onun altında bayraklar
Temevvüç ederken, kelleler uçuşurken…
Celâdeti tâbân olurken aldığı cerîhai mevt
İle bu âlemi hîçîye vedâ etmiş bir
Asker yatıyor…
Onun hâbı istirahate çekildiği şu
Makberin üzerine rüfekası eşki teessür döktüler.
Kadınlar dümü rizi mâtem oldular. İhtiyarlar
Nâle eylediler, çocuklar ağladılar.
Şu söğüt ağacının nim setreylediği senin
Mezarın üzerine bir zırh başlık ile kılıç hak,
Olunmuştur. İşte orası o kahramanı muhteremin
Câyi istirahatidir. Ne mutlu ki, hâki pâye vatan
Ona nâilini intizar olmuş!…
Mustafa Kemal ATATÜRK
(Harbiye Talebesi İken Yazmıştır)
Atatürk Kurtuluş Savaşında
Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı
Selam durdu kayığı, çaparası, takası
Selam durdu tayfası
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından
Bir duman
Duman değildi bu
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil
Sarılan anayurda
Kemal Paşanın kollarıydı.
Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadeniz’in halini görmeliydi.
Kalkıp ayağa ardı sıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemal Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi
Erzurum’a kadar
Cahit KÜLEBİ
Ne 10 Kasım’da
Ne gökte ararım
Mavi gözlerini, sarı saçlarını
Ne de
Öldüğünü düşünürüm.
Sen bildiğim bir yerdesin.
İşte hemen şurada
Kalbimdesin.
Bana hala rehber hala öğretmensin…
Sen, bana yok olmaktan, var olmak,
Nasıl olur
Özgür olmak ne demek?
Eşitlik, kardeşlik ilkeli olmak ne demek?
Öğretensin.
Özgür yaşamayı .
A, b ,c d, yi öğretensin
“Cumhuriyet size emanet
ona iyi bakın” diyensin.
Seni hayal aleminde aramam….
Düşlerde bulamam….
Sen her zaman gerçeksin
Tam şurada, yüreğimde yaşarken
Her adımımda benimlesin.
Yase
Günün Sözü
Bu siyah toprak sahasının altında defineler, üstünde de asil ve kahraman bir millet yaşar.
M.Kemal ATATÜRK




