Başlık, Jeneriğinde, “Yapımcı ve yönetmen: Bülent Çubukçu, TRT 2008” yazan ve her yönüyle “milli ilk otomobillerin” yapılış öyküsünün anlatıldığı bir belgeselin adıydı..
Ve fakat başlığı, “Mustafa Kemal Emek Demek!” olarak düşündüğümü de söylemeliyim.. Ki bu cümle, Kasım 2001 tarihinde “Öğretmen Dünyası” adlı dergide yayımlanan bana ait “Mustafa Kemal Şarkısı” adlı şiirden bir dizeydi.. Devamı ise şöyleydi: “Mustafa Kemal emek demek.. Bağımsızlık sofralarında kilim dokulu.. Cumhuriyetli ekmek Anadolulu.. Bilim okulu demek Mustafa Kemal.. Tarlalarda çiçek, özgürlük kokulu.. Çelik demek fabrikalarda, alın teri, nasırlı el..”
“Yarım Kalan Devrim” adlı belgeselde, her yönüyle “milli ilk otomobillerin” nasıl yapıldığını, projenin her aşamasında görev alan bir makine mühendisi şöyle özetliyordu.. “Yıl 1961’di.. Devlet Başkanı Cemal Gürsel; Cumhuriyet Bayramı törenlerinde halka sunulmak üzere, tasarımı ve malzemesi tamamen yerli bir otomobil üretilmesini istemişti. Bayrama 129 gün vardı. Kendine güvenen, inançlı mühendislerden ekipler oluşturuldu ve atölye olarak seçilen Eskişehir’deki lokomotif fabrikasında çalışmalara başlandı. Hedef “cadde tipi” bir otomobil yapmaktı. Çalışmalar basında da geniş yer buluyordu.
Ve fakat haberlerin büyük bir kısmı, başarma azmimizi tahrik edici değil, tam tersi tahkir ediciydi. Acenteci basın yapılamaz kampanyası başlatmıştı. Buna rağmen, elli yıl öncesinin koşullarında ve dört ay gibi bir sürede dört adet tamamen yerli ‘Devrim Otomobili’ yapıldı. Otomobillerden iki tanesi Eskişehir’den Ankara’ya götürülmek üzere vagonlara yüklendi. Lokomotife yakın olan vagondaki, ‘siyah renkli’ otomobile az benzin konuldu. Çünkü lokomotifler buharla çalışıyordu ve kömür yanan bölümden kıvılcım sıçrama tehlikesi vardı. Trenden indirildiğinde, yol üzerindeki istasyondan benzin takviyesi yapılacaktı. Fakat yapılamadı. Nedeni; unutulması değil, bürokratik tören nedeniyle fırsat bulunamamasıydı. Cemal Paşa, siyah renkli az benzinli otomobile bindi. Otomobil yüz metre sonra durdu. Paşa indi, ‘krem renkli’ diğer ‘Devrim Otomobiline’ bindi ve tören alanına bu otomobille gitti. O ‘Devrim Otomobiline’ benzin koyun, bugün de çalışır!”
Belgeselden bir anekdot da şöyleydi: “Otomobil durunca, Gürsel, şoför koltuğundaki mühendise; “Ne oldu?” diye sorar ve “Benzin bitti Paşam!” yanıtını alır. Ve Cemal Aga, o tarihsel sözünü söyler: “Garp kafasıyla araba yapıyorsunuz, ama Şarklı olduğunuz için benzin koymayı unutuyorsunuz!”
Belgeselde; “Devrim otomobillerinin devamının neden gelmediğinin” sancısı da işleniyordu.. Paşa’nın, aspirin örneği her tür ağrıda kullanılabilir nitelikli şark, garp eleştirel esprisi, sancıyı dindirecek eczayı da içeriyordu.. Mesela, ‘garp’ kafası beyin gücüyle yaptığı makineler marifetiyle, ‘şark’ı yalnız garip bırakmakla kalmamış, bir kısım garip ‘şark’lı kafalardaki beyinleri göçertmiş, bir kısmını da garba göç ettirmişti..
Beyni her iki bağlamda da göçmemiş ‘inançlı’ bir mühendis, o nedeni şöyle açıklamıştı: “Yabancı otomobil endüstrisinin ‘acenteliğini’ üstlenmiş ‘komprador burjuvazinin’ sözcüsü basının (ki yerli ve milli denilince elektrik çarpmış gibi irkilen batının batık fonlu sömürgeci kültür oltasına takılı sözcülerinin yani) yürüttüğü ‘yapılamaz’ kampanyası, ‘yaşatmayız’ kampanyasına dönüştü. Yaptığımız ‘milli’ otomobiller yerden yere vuruldu. Sekiz sütuna manşet; “yolda kalış” haberleri verildi. Köşelerde; “maliyeti çok yüksek” başlıkları altında “motorunun çalıntı olduğu” yazıldı. “Kapsının dahi açılmadığı” şeklinde karikatürize edilerek çizildi. Ve zihinlerdeki ‘yapılmasın’ izi üzerine ‘yaşatılmasın’ resmi kazıldı.”
Söz konusu belgesel, “inançlı” mühendisin şu sözleriyle bitmişti: “İlk milli otomobili, elli yıl öncesinde özgüvenle yaptık. Fakat bununla övünmek yetmez! Bugüne taşımak ve yaşamak gerek!”
Yapmak ve yaşamak eylemlerinin gerçekleşmesi için güç kaynağına ihtiyacımız olduğu açıktı.. Ve bu kaynak, “mirası bilim ve akıl” olan, Mustafa Kemalin milli devrimcilik bilinciydi..
“Mustafa Kemal Şarkısı” adlı şiir ise şu dizelerle bitiyordu.. “Mustafa Kemal; fener demek gemilerin yol sorduğu.. Karanlığı yener demek, güneşli gözlerimiz.. Aydınlık kafa demek yani sen ben o biz.. Ey hepimiz Mustafa, hepimiz Kemaliz!.”
Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com




