Keyfini Bozma

0
120

Yaşınız ilerledikçe insanlarımızın nasıl zeki, tecrübeli, ihtiyatlı, gerçekçi ve mantıklı olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Bu anlayıştan ve varsayımdan hareket ettiğinizde de insanların davranışlarını anlamaya ve yorumlamaya çalışıyorsunuz. Bilimsel yöntem de bunu gerektiriyor.

Kendinizi çok akıllı, diğer insanları ise cahil, aptal, bilgisiz, bilinçsiz zannetmek kadar büyük yanlışlık yoktur. Eğer çok konuşuyor, yakaladığınızı “bilinçlendirmeye çalışıyor” ve başkalarını hiç dinlemiyorsanız, bu gruptansınız. Gençlik döneminde kimseyi çok dinlemez hep doğru düşündüğümü sanırdım. Yaşım ilerledikçe çok dinleyip daha çok öğrenmeyi kendime ilke edindim.

Memur-Sen’in hükümet temsilcileriyle yaptığı görüşmeler sonrasında 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin zamlar açıklandı. 3 milyona yakın memur ve sözleşmeli personel kitlesinden bir tepki gelmedi. Zeki, tecrübeli, ihtiyatlı, gerçekçi ve mantıklı olduğunu düşündüğünüz, kısa vadeli çıkarlarını çok iyi bildiğini varsaydığınız bu büyük kitle niçin sessiz? Bu sessizliğin nedenleri devam edecek mi; yoksa bu nedenler ortadan kalktığında bu büyük kitlenin tavrı değişecek mi?

Biz istediğimiz kadar dil dökelim, bu akıllı ve tecrübeli insanlar, bildiklerini okurlar. Onların tavrını bizim dil dökmemiz değil, hayat değiştirir ve biçimlendirir. İlkel anlayış, 3 milyonluk memur ve sözleşmeli personel kitlesinin sendikalar ve Hükümet tarafından aldatıldığı yorumunu yapar. Bazıları da bu kitlenin özellikle olağanüstü hal uygulamasından korktuğunu ileri sürebilir.

Devrim, sıradan işçilerle ve memurlarla yapılır. Hayat şartları, bu sıradan insanları, sert tepkiler göstermekten başka çarenin olmadığı bir noktaya getirirse, meşru ve demokratik kitle hareketleri başlar. Bunlar başladığında da kimse olağanüstü hal filan dinlemez.

Sıradan bir memursam, bugün nasıl düşünürüm? Taş attım da kolum mu yoruldu, kardeşim; niçin tepki vereyim? Hükümetle Memur-Sen oturdular, bize bir zammı layık gördüler. Verilen zam öyle pek yüksek değil; ancak başımı belaya sokacak eylemlere yönelmemi gerektirecek kadar düşük de değil. Zaten enflasyon da verilen zammın üstünde gerçekleşirse, aradaki farkı da verecekler. Ekonomik büyümeden bu yıl da pay almayalım, ne olur ki!

İşsizlik had safhada! Ben lise mezunuyum. Bir fırsatını bulup kapağı kamuya atmışım. Yüz binlerce işsiz üniversite mezunu kıvranıp duruyor. Aralarında yüksek lisans yapmış olanlar da var. Özel sektörde benim aldığım aylığın yarısına çalışıyorlar; iflahları da kesiliyor. Bir de ücretlerini zamanında alamıyorlar. Ekonomik kriz derinleştikçe işten atılma korkusunu yaşıyorlar. Ben, çok şükür, rahatım. Memur-Sen’e bağlı bir sendikaya da üye olunca, tayin, terfi, fazla mesai gibi konularda sendikacıyı araya sokup sorunu çözüyoruz. Bizim hanımı AKP’ye de üye yaptırdım. Oyumuzu kime verdiğimizi kimse bilmiyor ama sendikamı biliyor. Tedbirli olmakta yarar var.

Sendika aidatımı da, sağ olsun devlet veriyor. İşsiz kalmadığım sürece kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarını da düzenli ödeyebiliyoruz. Eylem yapsak, biber gazı yesek, bu zam daha mı yüksek olacaktı? Yediğimiz dayakla kalacaktık. Belki de görevden alınacaktık. Ne gerek var, bunlara. Bazılarına rahat batıyor. Bazıları belasını arıyor. Otur, kardeşim, yerinde. Allah razı olsun, bir zam veriyorlar, işte. Gereksiz yere risk almanın âlemi var mı?

Ülke kötüye gidiyormuş; sen mi kurtaracaksın? Sen kendini kurtar, çocuklarını kurtar, yeter! Ne demişler? Herkes kendi kapısının önünü süpürse, şehir tertemiz olur. Yarına Allah kerim! Keyfini bozma. Tabi bir gün bu keyfin sonu gelmezse…

SADIK KARAKAŞ

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here