Değerli okurlarım, futbol için çok sözler söylendi ve de söylenecek de. Örneğin ‘bu tepükleme basit oyundur’ diyenler de çoğunlukta. Basit oynanır dedikleri bu oyuna olumlu yaklaşamayan o kadar çok sporcu var ki.
Onlar da haklı… Futbolu güzelleştirmek, daha izlenir hale getirmek estetik katmak istiyorlar. Bu işlemi yaparken de takımlarına zarar verdikleri de oluyor. Estetikten kastım, çalım atmak ve rakibin orta sahasını düşürmek için tek pas yapmak gibi. Yapılan başarısız hareketten sonra, takımı kontra atak yiyince strese giriyor ve hatasını telafi için rakibine faul yapıyor. Sarı kartı gördükten sonra da stres zirve yapıyor.
Stres; kişinin zorlanacağı, tehdit ve olumsuz bir durum karşısında, bedensel ve de ruhsal olarak zorlanmasıdır. Tüm uzuvlarımızı, bedensel ve ruhsal durumun hepsini alır, mutsuz eder. İnsanlarda sadece mutluluk stres yaratmaz. Bu nedenle sizler de mutlu olmaya çalışın. Stres, hemen alt edilecek bir şey değildir. Burada cevre ve arkadaş faktörü çok önemlidir. Hani müsait pozisyonda gol yapamayıp da kendini yere atan oyuncuyu takım arkadaşları sakinleştirmeye çalışıyor ya bu yaklaşım da önemlidir. Stresi bir anda buharlaştırmasa bile büyük ölçüde ortadan kaldırır.
Efendim, hani şeker hastaları ve tansiyonu olan hastalara doktorları “Bunlarla beraber olacaksın, yan yana yürüyeceksin ama kızdırmayacaksın” diyorlar bildiğiniz gibi. Ancak, stres için bunları duymamız düşünmemiz söz konusu olamaz. Stresten olanca gücümüzle kaçmak ve uzaklaşmak şarttır. İşte stres bir illet olup, oyuncuları etkisi altında tutan psikolojik bir baskıdır.
Sporcu olalım veya olmayalım, bizleri yine ters yönde etkileyen ve hatta eden bir önemli konu daha bulunmaktadır. KRONİK YORGUNLUK… Bu rahatsızlık durup dururken olmaz. Onu bizler adeta davet ederiz. Hastalık davet edilir mi demeyin sakın. Eğer tembelseniz bu rahatsızlık sizden hiç ayrılmaz. Bedeninizin bir parçası olur. Şunu örnek verebilirim. Her gün üç öğün tıka basa yersen ve de televizyonla kardeş olursan, kronik yorgunluk da seninle kardeş olur, seni çok sever ve hiç ayrılmak istemez. Daha sonra da ayağa kalkınca; ‘başım dönüyor, ayağa kalkınca eklem yerlerin ağrıyor, bir yere gitmek istemiyorum, spor bile yapmayı canım istemiyor…’ Bu ve buna benzer yakınmaları bizler üretiyoruz. Tembellik hoşumuza gidiyor da ondan.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bu konuda önemli bir vecizesi bulunmaktadır bildiğiniz gibi. “BİR ŞEYE İHTİYACIMIZ VAR, ÇALIŞKAN OLMAK!” Bu kronik yorgunluğa duçar olanlar, bakkala bile arabayla giden kişilerdir. Tembellik damarlarından akan kan gibidir anların. Oysa her günden vazgeçtik, haftada 2-3 gün spor yapmak amacıyla bir yerleri adımlasalar, ter atsalar, kronik yorgunluk pes edeceği gibi, türlü-türlü rahatsızlıklarına da çözüm bulmuş olurlar. Bu sezon kişisel sporlara geniş yer vereceğim, aklınızda bulunsun.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
