Hem Varım Hem Yok! Hem Kayboldum İçimde, Hem Bulundum Aynı Yerde…

0
255

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Yüzümü ellerimin arasına aldım. Parmaklarımla şakaklarımı, düşüncelerimi tutsunlar diye sımsıkı sıkıyorum. Ama düşünceler akıp gidiyor, yolunu bulmuş sel gibi. Engel olamıyorum. Parmaklarım sıkmaya devam ederken konsantre olmaya çalışıyorum içinde bulunduğum ana, ama o da olmuyor. Dualarım  dilimde donuyor. “Garip” diyorum. Ne uykuluyum ne uykusuz. Ne açım ne tok. Ne canım bir şey istiyor ne bir şey istemiyor. Ne yerdeyim ne gökte. Ne rüyadayım, ne gerçekte,  okuduğumu anlamıyorum ama sorsalar anlatıyorum. Yazmadığımı sanıyorum ama sayfalar doluyor.

Başım benim değil, ancak  ağır sıcak ve darmadağın içi, biliyorum. Ciğerlerimde dolaşırken temiz hava birden yer değiştiriyor rüzgârın yönü, içimde kıyamet var. Bilmiyorum. Hem sıcak ve acılıyım hem sağlıklı hem neşeliyim. Hem yokum, hayalim düşmüyor yere. Hem yaşıyorum el üzerinde. Hem görünmüyorum herkesin gözü üzerimde, hem görünüyorum alaca karanlıkta…

Parmaklarım baskısını artırıyor şakaklarıma. Bu harekettin düşünceleri tuttuğunu sanan var mı? Hem sanıyorum hem sanmıyorum. Bir garibim bu sabah,  ama garip miyim aslında bilmiyorum. Ne garip, ne değil, kim biliyor ki? Sıcak başım, benim değil, uykusuz gözlerin başımın derdi. Akıp giden düşünceler beynimin ürünü. Başımdan uzağım, hem başım var hem başım yok çünkü. Hem kızgınım, kırgınım hem değil.

Yüreğimin sıkıntısı bedenin derdi, hırıldayan nefesim ciğerlerin. Parmakların sıkıntısı, ellerin… Ve yorgun bedenin derdi,  derdim değil. Çünkü bu beden benim değil.

Ve aslında hem varım hem yok. Ve hem varım hem yokum çoktan beri… Hem yoklukta olmak, hem varlıkta. Hem görünen, hem gizli, hem duygulu, hem duygusuz, hem insan, hem hayal olmak bu mudur acaba? Parmaklarım sıkmaya devam ediyor şakaklarımı. Düşüncelerimi hem tutuyor hem tutmuyor…

Kalkıyorum güne karışmam gerek. Kalkan kendim  değil… Acaba kendinin kendisi olan var mı bu alemde, yoksa herkes kendi  kendinden  uzak mı yaşıyor böyle. Ve aslında kendim neydim? Kendimi özlüyorum çok hiçbir şeyi özlemediğim kadar ama kendimin kendisi kimdi neydi ya?!

Bu sabah garibim, gariplik neydi bilmiyorum artık ama ne uykuluyum ne uyanık, ne yazdım ne yazmadım. Biliyorum… İki alem arasında bir salıncaktayım. Bir arşa yükseliyorum bir yerin dibine yönüm. Ne bilmiyorum. Ama hep o orta yerde salıncaktayım. Bir o yana bir bu yana…

İlgili resim

& & & & &

İnsan kendine yapar ne yaparsa. Ve en çok yazıklandığım insan. O insan ki en büyük kötülüğü yine kendine yapan insan. Hani son günlerde moda ya “Kendine iyi bak” deriz ayrılırken. Bu aslında öylesine söylenmiş bir söz gibi  düşse de dilimizden aslında çok ciddi ve düşündürücü bir sözdür. Düşünebilenler için.  Kendine iyi bakmak, doğru beslenmek, doğru yaşamak ve görüşü kurtarmak değildir yalnızca… İyilik, güzellik ve elindekini paylaşmaktır aslında. İnsanın kendine iyi bakması… Manevi… Tatlı bir söz, içten bir gülümsemedir, kendine iyi bakması insanın. Maneviyatını ve  bedenini iyi, doğru kullanmaktır… Gönül kırmamaktır insanın kendine iyi bakması ve bencil olmamaktır  asla.

Ve bencillik. Devasız bir derttir. Bugün hem  garibim hem değilim  dedim ya. Hem kendimi arıyorum hem kendimleyim?!

Ve sevgili okuyucularımı şimdi  sağlık ve sevgiyle kalalım deme  zamanı, bu gerçek ama, ne var, ne yok, değil. Hep birlikte her zaman… Yase

& & & & &

Hayata Bakış Açınız

Herkes aynı pencereden bakıp birçok farklı şey görebilir. Onların gördüğünü siz sizin gördüğünüzü onlar göremeyebilir. İşte bakış açışı burada başlar. Hayata nasıl bakıyorsanız o şekilde yaşarsınız.

Bu yazımızı okuyorsanız, artık belli bir yaşa geldiniz demektir. Artık hiç kimse size, “Ortaokulda fen bilgisinden kaç almıştın? Lisede Türkçe notun kaçtı? Matematik yılsonu ortalama notun neydi?” diye sormayacak. Sizde tek bakacakları şey, “HAYATA KARŞI DURUŞUNUZ” ve “HAYATA KARŞI BAKIŞ AÇINIZ.” İnsanoğlu olarak genelde ön yargılıyızdır. Olaylara farklı açıdan bakmayı hiç sevmeyiz. Hâlbuki hayatta başarılı olan insanlara bakın. Bir noktada takılı kalmazlar. Karşılaştıkları zorluklara farklı noktalardan bakıp değerlendirirler.

Peki, “SİZ KARŞILAŞTIĞINIZ ZORLUKLARDA YALNIZCA BİR NOKTAYA MI TAKILIP KALIYORSUNUZ?” Olaylara farklı açıdan bakıyor musunuz? Hadi gelin, ufak bir test yapalım. Soru Avrupa’da özel bir şirketin sınav elemesinde sorulan sorudur.

Bir adam yıllar boyu Almanya’da bir bankada çalışmış ve emekli olmasına yakın artık yurda dönmeye karar verdiği gün, “felekten bir gün çalalım” bari deyip bir bara gitmiş… Barda içkisini içerken karşısına çok güzel bir kadın oturmuş. Bizimki kadına hayran kalıp hemen garsonu çağırarak, kâğıda “Tanışabilir miyiz?” mesajını yazdıktan sonra garsonla kadına göndermiş.

Kadın kâğıdı almış, okumuş, adama imali bir bakış attıktan sonra kâğıdın arkasına bir şeyler yazıp kâğıdı tekrar adama geri göndermiş. Adam kâğıda bakmış bakmış… Hiçbir şey anlamamış. Yazı ne Almanca, ne bildiği başka bir dile aitmiş. Gitmiş kâğıdı en yakın arkadaşına verip “Ya bunu bir kadın bana yazdı. Ben anlamadım, ne yazıyor burada?” diye sormuş. Arkadaşı kâğıdı okur okumaz, sakın bir daha beni arama, arkadaşlığımız sona erdi diyip yanından gitmiş…

Adam şaşkın bir halde eve gidip anne babasına ya siz eski insanlarsınız, bilirsiniz, burada ne yazıyor, diye sormuş. Anne babası kâğıdı okuyunca adamı evlatlıktan reddetmişler. Karısına göstermiş, karısı boşanma davası açmış. Adam artık çıldırma noktasına gelmiş. Bunu en iyi doktor anlar, ne de olsa onların yazısı karışık deyip bir doktora gitmiş. Doktor kâğıdı okuyunca çok sakin bir şekilde izin isteyip odasına girmiş, aradan 1-2 saat geçmiş, doktor yok… Bizim adam merak edip odaya girince bir bakmış ki doktor tavanda sallanıyor. Kendini asmış.

En sonunda pes etmiş. Bu kâğıt başıma çok işler açtı. Başkasının da hayatını karartmasın diye kâğıdı çalıştığı bankanın kasasına koyup evine gitmiş. O akşam da tesadüf bankaya hırsızlar girmiş. Kasadaki bütün paraları almışlar. Tam kaçacakları sırada hırsızların reisi kâğıdı görmüş, şef kâğıdı okuyunca birden “Çabuk paraları yerine koyun,” demiş ve bütün paralar kasaya geri koyduktan sonra çekip gitmişler.

Şimdi gelelim sorumuza. Haliyle, bu ‘yazı’da ne yazıyor?

İpucu: Cevap için yazıyı iyi okuyun derim… Soru gerçek olup cevabı metnin içeriğinde, klasik ve basit bir şifreleme yöntemiyle gizlenmiştir. Biraz dikkatli okursanız, gayet kolayca çözebilirsiniz.

Günün Şiiri

Hayal Bana Yakın Yar Bana Uzak
Hayal bana yakın yar bana uzak
Sevdası başıma dolanır gitmez
Aşkına düşeli yar bana uzak
Yüz bin öğüt versen biri kar etmez
Senin aşkın beni kıldı urusvay
Düşmüşüm peşinde koşarım hay hay
Kabul et kapında beni de kul say
Dost yoluna ölür aşık ar etmez
Ey beni bu derde giriftar eden
Eski muhabbeti kaldırdın neden
Gönül ister kavuşmayı ölmeden
Gül olmasa bülbül ah u zar etmez
Beni yakan yansın aşkın narına
Gönül düştü bir zalimin toruna
Bakmaz mısın bu VEYSEL’in zarına
Ah çeker ağlarım yar elim yetmez.

Aşık Veysel ŞATIROĞLU

Gel Birlik Kavline Girelim Kardeş
İtimat edersen benim sözüme
Gel birlik kavline girelim kardaş
Birlik çok tatlıdır, benzer üzüme
İçip şerbetini duralım kardaş.

Son verelim iftiraya bühtana
Kardeşane sevişelim can cana
El birlikle çalışalım vatana
Çok okul, fabrika kuralım kardaş.

Yürüyelim Atatürk’ün izine
Boş verelim bozguncular sözüne
Göz atalım şu dünyanın hızına
Yürüyüp hedefe varalım kardaş.

Veysel’in sözleri kanun dışı mı?
Mantığa uymazsa kesin başımı
Bana düşman etmiş vatandaşımı
Sebebi ne ise soralım kardaş.

Aşık Veysel ŞATIROĞLU

Uzun İnce Bir Yoldayım
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece

Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece

Kırkdokuz yıl bu yollarda
Ovalarda dağlarda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece

Şaşar Veysel iş bu hale
Kah ağlaya kah güle
Yetişmek için MENZİLE
Gidiyorum gündüz gece

Aşık Veysel ŞATIROĞLU

Bir Deniz Kıyısı
Deniz kıyısında ruhlarımız,
Yeminler edilirdi kadere inat
Ve biz yalnızlığı paylaşan iki çocuk..

Hiç olmamış,
Ölmemiş,
Kimsesiz bir rıhtımda,
Bekleyen gemi gibi,
Hiç olmadık
Ölemeyiz biz
Ne sen
Ne ben
Ne deniz

Sen benim tellerime
hangi notayı isteyerek vuruyorsan,
ben o makamdan inliyorum SEVGİLİ…
Mevlana

Günün Fıkrası

Gözümün Önüne Getiririm

Arkadaşı Karadenizliye sormuş: “Yalnızken kendi kendine konuşma huyun var mıdır?” “Ben kendi kendime konuşmam” demiş Karadenizli. “Adamı gözümün önüne getiririm, öyle konuşurum”

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here