Her Türlü Saldırıyı Kınıyoruz

0
79

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Bugün (dün) 5 Ağustos, tarihi bir gün ve Silivri davası tarihe değişik yorumları ve yankıları ile girdi. Verilen hapis cezaları dudak uçuklatıyor. Ne yanlış, ne doğru artık çoktan unuttuk artık. Hadi hayırlısı olsun diyoruz. Ve her işte bir hayır var diyerek hayırlı tarafı bekliyoruz!!

Ve sevgili arkadaşımız Doğan Süslü gazetemizden okuduğuma göre saldırıya uğramış doğrusu çok üzücü  ve kabul edilmez bir davranış bu. Her zaman darp ve her türlü saldırıları zayıflık olarak kabul etmiş biri olarak   arkadaşımıza yapılan bu saldırıyı kınıyorum ve arkadaşımıza geçmiş olsun diyorum. Herkes bilmeli ki zayıflıktan doğan zorbalıkla insanlara saldıranlar bir yere gelmezler. Ancak her saldırı, saldırganı zayıflatır bence ve saldırıya uğrayanı güçlendirir. Ki sevgili arkadaşımız bundan öncede defalarca saldırıya uğramış darp edilmişti ancak onu sindirmek korkutmak mümkün olmamıştır, arkadaşımız yazılarına her zamanki gibi özgür kalemi ile devam etmiştir.

Neden saldırıya uğradığını bilmiyorum. Ancak bilsem de bir şey değişmez. Karşılıklı konuşup anlaşmak varken kaba kuvvete sarılmanın geçerli tarafı yoktur. Kimlerden gelirse gelsin neden gelirse gelsin her türlü saldırıyı kınıyorum arkadaşıma ve çalıştığı 8. Gün gazetesine geçmiş olsun diyorum.

& & & & &

Ve Ramazan ayının sonlarına geldik birkaç gün sonra bayram kutlayacağız ancak hiç birimizde bayram sevinci neşesi ve coşkusu kalmadı, dilerim yarına bayram moduna girecek ruh durumuna gelip güzel bir bayram yazısı ile  buluşuruz. Şimdilik sağlık, sevgi, özgürlük, birlik ve beraberlikle kalmak umudu ile hoşça kalalım diyorum.

Selam Tebriz’e!

kulağını ver, dinle,
bak asesbaşı ne diyor:
bu mahallede bizden bir gönül eri kayboldu, diyor,
derken ansızın biri yolda izini buldu, diyor.
Belirtilerini görün işte, diyor.

Ne zamandır onu aradık, yandık yakıldık.
Ne zamandır onu arayanlar her yanda dövündüler.
Ne üst kodular, ne baş.

Aşıkların kanı hiç eskimiyor, unutulmuyor.
Aşıkların kanı nasılsa hep öyle kalıyor.
Hep öyle taze, sıcak.

Bu eski bir kan davasıdır deme sakın
Atma kulağının arkasına sen şu lafı:
Kan bir kere eskidi mi kararır, kurur ama,
aşıkların kanı durmayacak, gönüllerinden biteviye akacak.

Bu bucağa sığınan senin bakışındır.
O büyük sağrağı sunan senin nerkis gözlerin.
Sarhoşa gelen de onlar, gönüller çalan da ınlar,
adamı canevinden vuran da onlar

Mevlana Celaleddin Rumi

Bahar

Sevgili tutmuş yularımdan beni,
develer gibi habire çeker.
Esrik devesini böyle nereye götürür,
böyle hangi katara?

Hem canımı çiğnedi benim o,
hem bedenimi çiğnedi.
Gönlümü bağladı benim o,
kırdı şişemi.

Ne iş yaptırmaya götürür, bilmem,
nereye götürür beni.

Sevgili takar beni oltasına,
atar karaya balık gibi.
Sevgili kurar gönlüme bir tuzak,
avcıdan yana çeker sürür beni.

Bakarım tabiat başlar büyük işine:
Bulutlar gelir uzaktan
katar katar, küme küme.
Bulutlar sular ovaları.
Bulutlar yürür dağlara doğru.
Uyanır açar gözlerini yeryüzü.
Gökler çalar davulunu.
Dalların gönlüne çeker gülün özü
en güzel kokusunu baharın.
Tohumun gönlü başlar vermeye tohum.
Ağaç durmadan söyler, döker içini.

Mevlana Celaleddin Rumi

 

Bir Olur mu?

Biri geldi, hoca Senai öldü dedi.
Yabana atılır bir er değildi ki, omuz silkelim.
Saman çöpü değildi ki uçtu diyelim.
Su değildi ki, soğuktan dondu diyelim.
Tarak değildi ki, bir saç teli kırdı onu diyelim.
Buğday tanesi değildi ki, toprakla kayboldu diyelim.

O şu toprak yurtta bir altın gömüsüydü.
Bir arpaya sayardı iki cihanı.
Aldı topraktan yaratılan bedeni bir gün,
fırlattı toprağa attı.
Aldı götürdü akıl denen şeyi.
Yanlış laf mı ediyoruz ne?
Kimsenin bilmediği bir can daha vardı,
bağışladı gitti o canı sevgiliye.

Saf şarap tortu koyvermişti.
Safı tortunun üstüne çıkmıştı,
arınmıştı tortudan.

Günlerden bir gün, azizim,
yolda birbirlerine rastlamışlar,
birlikte yolculuk etmişlerdi,
bir kürt, bir maraga’lı, bir rey’li,
bir de rum ülkesinden biri.

Biri olur muydu atlas kumaşla kara çul?
Elbet yollar ayrıldı bir gün.
her biri kendi yurduna gitti.

Mevlana Celaleddin Rumi

Müjde

portakal kabuğundan

kavun diliminden

havalandı nakışlar

avşar kiliminden

çılgın topukları üstünde

sebepsiz sevincin

adamın canı dostlara

güzel haberler götürmek ister.

aksi gibi ne dost var meydanda

ne de güzel haber.

Bedri Rahmi EYÜPOĞLU

Günün Şiiri

Son Sığınak

1

önce en yakınların delikler açtı gövdende

sonra o her odanın her köşesinde bekleyen

gecenin hinoğluhin örümceği

yumuldu doğan, günün bu kızıl kapılarına

ve o parlak ipliğin bıraktığı iz tıkadı damarlarını

kan her zaman yerde birikir ve yerde

serili yatar kırık gövde, rezil,

ırzına geçilmiş, bir ahırın yemliğinde,

dudaklar sırıtır -son kez   “elveda” demek istemişler midir?

parçalanmış bir kapıdır dişler,

yıkık bir duvar,

gözler açıktır ama yoktur görecekleri bir şey

insansız bir beldenin küçük nöbetçi kulübeleri

iki arı balın üstünde ve taş kesmiş ışık

uzaklarda bir yerde dallardaki kuşlarda soluk titrer

ve çürümenin kösnül kokusuyla

şimdiden mumyalanmıştır gövde-

göz kamaştırıcı bir ağ olursun kemikten…

gel de salyalarınla tıka bu delikleri

hava geçirmez olsun gövde

ve ince bir bezle bağla ki gözlerimizi

hiç görmeyelim bir kahramanın nasıl öldüğünü

ve cesedinin gizlerine nasıl baktıklarını ölümlülerin

2

yalnızların ülkesine yapılan yolculuk

sınırsız bir ülkede kalacak han olmayan bir yolculuktur

kıyısız bir deniz boyunca

aşktan başka fenerleri olmayan

körlerin ülkesinde hiçbir renge inanılmaz

her ses tanıktır

dilsizlerin gümüş diline

aşktan başka karanlığı olmayan

deniz fenerleri yalnızca aşk

gırtlaktan gelen notaların

denizine karşı bir engel

köpüklerin makinalı bir tüfek gibi

iletisini sağırların kulaklarına

dilsizlerin şifresiyle kekeleyip

fısıldarken açıkladığı

ve bunu körler için

yalnızca aşkın mürekkebiyle yazabilen

çünkü makinalı tüfek gizini

bütün gizleri açıklamak için söyler

çünkü makinalı tüfek yolunu açar

ve ayaklarını yıkar

ve önüne şarapla ekmeği koyar

sen de ölümün gövdesi yerine

yalnızca aşkla dönersin evine

Breyten BREYTENBACH-Çeviren: Cevat ÇAPAN

Günün Sözü

Bazı kişiler henüz benliklerini bulamadıklarını söylerler. Ama benlik insanın bulduğu değil yarattığı bir şeydir.
Thomas Szasz

Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır.

Konfüçyüs

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here