Yumurta Bayramı ve Paskalya

0
60

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Düşünüyorum da, aslında ne kadar garip ve zavallıymış insan. Oysa Allah hiçte onu zavallı yaratmadı. Yaratılış hikâyesine bakarsak Bakara süresi 30. Allah meleklere “ben dünyada bir halife yaratacağım” dedi. Melekler “orda bozgun çıkarıp kan dökecek birisini mi yaratacaksın, oysa biz seni överek tespih ediyoruz. Ve takdis ediyoruz” dediler. (Allah) “ben sizin bilmediklerinizi bilirim” dedi. Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra meleklere dönüp “haydi davanızda sadıksanız bana şunları isimleri ile haber verin” dedi. Ve melekler dediler ki “sen yücesin ey rabbimiz. Bizim senin öğrettiğinden başka bilgimiz yok, şüphesiz sen bilensin hâkimsin.” 34. Ve meleklere “Adem’e secde edin” dedi. İblis’in dışında bütün melekeler Adem’e secde etti.

İşte insan böyle kutsal yaratılmış, meleklerin secde ettiği ve Allah’ın dediği gibi (Ben dünya da bir halife yaratacağım) “halife iken” ki bu halife sözünün taşıdığı anlamı açıklamak bile başlı başına bir konu… Ve Allah’ın ruhundan üflemiş iken nasıl zavallı olabilir? Zavallı olabilmesi için kendi yeteneklerinin ve gücünün farkında olmaması gerekiyor diye düşünüyorum ve bizler bunca özenle yaratılmışken ve akıl denen hazine ile donatılmışken, zavallılığı seçiyor isek kendimize ihanet ediyoruz demektir. Ve bu sabah kendimi böyle algılıyorum, yaratılışıma ihanet eden bir olarak. Zavallıyım… Çünkü içinde tam yüreğinde olmak için yaratıldığım hayatın kıyısında dolaşıyorum. Ve kıyısında bulduğum oyuncaklarla avutuyorum kendimi. Bu nasıl bir şey? İşsel sefere çıkmadan önce kendimde bu kadar kıyısında algılamıyordum dersem de yalan olur. Algıladığım şey yabancı bir paltoydu üzerimdeki. Beni dıştan koruyan ancak içte çıplak bırakan…

Ve dünyada bunca karışıklık var iken bizim cennet ülkemizde kadın cinayetleri bütün hızıyla devam ederken, komşularımızda kan revan devam ederken Müslümanların bazılarının kutladığı yumurta bayramı ve Hıristiyan âleminin paskalya bayramında neşeli olmak nasıl bir şey olabilir ki? Kıyısında yaşıyor değilseniz hayatın. Ki “bayram” dediğinizde… Havadan sudan bir şey değil her iki büyük dinin kabul ettiği diriliş günüdür. Hıristiyan ve İslam âleminin birlikte kutladığı gündür. Bu gün Hz. İsa’nın yeniden dirilişi olarak kabul edildiği gün olmasıdır. Ve yumurtanın sembol olarak kullanılmasının nedeni doğuş ve çoğalma olarak kabul edilmesidir. Ve bayram kutlamalarında rengârenk boyanan yumurtalar kullanılır. Neşe ve renklik sembolü olarak…

Paskalya bayramında börek ve paskalya çörekleri yapılır Mart ayının sonunda kutlanan bu bayrama Müslümanlar yumurta bayramı der. Ve yine renkli yumurtalar kullanılır. Ayrıca kazanlarla aşlar pişirip dağıtılır. Çocukluğumuzda akşamdan hazırlanırdı renkli yumurtalar güzeldi çocukluğumuz aslında hatta çok güzel. Çocukluktan gençliğe ve olgunluğa vardığımız bu günlerde yine bayram kutlamak birlikte bir başka heyecan verici birleştirici ve aslında hepimiz aynı yaratanın yaratılanlarıyız, yok birbirimizden farkımız, yalnız aklımız ve vicdanımız.

& & & & &

Ve şimdi ansiklopedik bilgilere bir göz atalım.

P A S K A L Y A

İsa’nın dirilişini dile getiren Paskalya, Hıristiyanlığın en büyük bayramı sayılır. Paskalya Günü, ilkbahar gün dönümünün yaşandığı 21 Mart’ta dolunayın görülmesinden sonraki ilk pazar günüdür. Bu nedenle Paskalya Günü’nün tarihi değişebilmekle birlikte genellikle, Paskalya tarihi için nisan ayının ikinci pazarı önerilir.

Paskalya, perhizle geçen beş haftalık (büyük perhiz) bir hazırlık dönemi ile son haftayı (kutsal hafta) kapsar. Paskalya Günü’nde (paskalya pazarı) sona erer. Pentekostes (hamsın) yortusuna kadar süren 50 günlük döneme, Paskalya dönemi (hamsin dönemi) adı verilir.

Paskalya Günü için evlerde özel çörekler (paskalya çöreği) yapılır; yumurta (boyalı paskalya yumurtası) haşlanır; mumlar yakılır; dualar okunur.

Paskalya’yı bütün Hıristiyan mezhepleri, kendi inanç düzenlerine göre kutlarlar. Süryanilerin temmuz ayında kutladıkları “Meryem Ana Paskalyası” adı verilen yortu da Paskalya kavramı içine girer.

Katolik Kiliselerinde, Paskalya gecesi ayininde yeni ateş kutsanır, paskalya mumu yakılır; kutsal kitaptan bölümler okunur, vaftiz törenleri yapılır (Hıristiyanlığın başlangıç döneminde vaftiz törenleri, yılda yalnızca bir kez, paskalya gününde yapılırdı).

Rum ve Rus Ortodoks Kiliselerinde gece ayinlerinden önce kilise dışında bir ayin alayı düzenlenir; alay, kiliseden çıkarken hiç ışık yakılmaz; dönüşte ise, İsa’nın dirilişini simgelemek için yüzlerce mum yakılır

Yumurtanın anlamı yeniden doğuş ve çoğalmadır. Bu yüzden bazı Müslümanlar da bu bayramı yumurta bayramı ve Mesih İsa’nın yeniden dirilişi olarak kabul edip kutlarlar.

Bizim İskenderun’da Akçalı Beldesi bu bayramı geleneksel olarak kutlayan bir beldedir, kardeşlik, eşitlik ve sevgi için gelen dinler her zaman yanlış yorumlanıp savaş nedeni olmuşlar ne yazık ki? Bunu anlamak zor… Çünkü kutsal kitapta dinde zorlama olmaz denir. Ve senin dinin senin benim dinim benimdir der. Ve bu yüzden haksız olarak çıkarılan kavga gürültüyü hoş görmez. Karşılıklı anlayışı ve ortak paydayı tavsiye der. Ancak buna rağmen en büyük savaşlar din savaşlarıdır. Günümüzde bile durum budur. Bu yüzden bugün kutladığımız bu bayramların değeri çok fazladır ve bu bapta herkesin bayramını kutluyorum ve bu bayramların birleştirici etkisini dünyanın her tarafında görmek istiyoruz. İnsanlar neye kime inanıyorlarsa ya da hiçbir şeye inanmasınlar ama ortak bir paydada sevgi paydasında birleşsinler istiyoruz istemek kazanmanın yarısıdır ve sevgili okuyucularım şimdilik sağlık, sevgi birlik ve beraberlik içinde kalalım diyerek yazımı noktalıyorum Hoşça kalın. Yase

Günün Hikâyesi

Sevgi

Ewan 22 yaşına o sene basmıştı, kendinden emin çok zeki ve çok çekici bir genç adam olmanın asaletini taşıyordu. 10 gün sonra Kore’deki bir savaşa katılmak üzere İngiltere’den ayrılacaktı, hiçbir şeyden korkmuyordu ama duygusallığı nedeniyle, ülkesinden ayrılma fikri zor geliyordu ona.

Ağır adımlarla büyük kütüphaneden içeriye girdi, bir kitap alıp oturdu ve okumaya koyuldu. Gerçekten de çok güzel temalara değinmiş etkileyici bir kitaptı elindeki, ama daha da güzel olanı kitabı daha önce başkasının da okumuş ve bazı yerlere notlar almış olmasıydı. Okuyanın notlar aldığı bölümler Ewan’i da derinden etkiliyor, notları okudukça sarsılıyordu. Kim olabilirdi bu? Hemen kütüphane memuresine gitti ve daha önce kitabı okuyan kişinin kim olduğunu öğrendi. Holly adında bir kadındı, adresini aldı ve eve varır varmaz bir mektup yazdı: “Büyük Kütüphanede bir kitap okudum. Eklediğiniz notlar karşısında hayranlık duyduğumu belirtmeliyim. 10 gün sonra Kore’ye gidiyorum, sizi tanımak – mektuplaşmak istiyorum. Cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum. “Holly’den olumlu cevap geldi ve mektuplar ardı arkasına yazılmaya başlandı.

Her yeni mektupta birbirlerinden biraz daha etkileniyor, yüreklerini birbirlerine biraz daha açıyorlardı. 2 sene bu şekilde geçip gitti. Ewan ve Holly birbirlerine belki binlerce mektup yazmış, her mektuptan ayrı tatlar almışlardı. Ewan’in ülkeye geri dönme zamanı gelmişti, son mektubunda Holly’i görmek istediğini yazdı. “Ancak seni tanıyabilmem için bana bir resmini gönder lütfen” diye ekledi. Holly buluşmayı kabul etti fakat resmi göndermedi. “Resmin ne önemi var ki? Bizi ilgilendiren kalplerimiz değil mi? Yakama kırmızı bir çiçek takacağım.” dedi.

Günler birbirini kovaladı ve Ewan ülkeye döndü. Trenden indiği ilk anda gözleri Holly’i aradı. Bir müddet bakındı, sonra kalabalığın arasından şimdiye dek gördüğü en güzel kadın belirdi. Uzunboylu, çok güzel vücutlu, uzun sarı saçlı, masmavi iri gözleri ve mavi elbisesiyle muhteşem bir kadındı. Kadına doğru bir adım attı, ama yakasında hiçbir şey yoktu. Kadın gözlerine baktı ve “Merhaba denizci, benimle gelmek ister misin?” diye  sordu. Tam o sırada güzel kadının omzunun üzerinden, yakasında kırmızı çiçek olan kadını gördü. Kısa boylu, şişman sayılacak kiloda, gri kısa saçlı, tozlu uzun pardösüsü ve kalın bilekleriyle öylece duruyordu. Ewan  şaşkındı, az önce hayatında gördüğü en güzel kadından bir teklif almıştı ancak karşısında da yüreğine aşık olduğu kadın duruyordu. Kendini toparladı ve yanından geçen dünyalar güzeli kadına aldırmadan ilerledi. Elinde Holly’le birbirlerini tanımalarını sağlayan kitap vardı. Elini uzattı, “Merhaba Holly” dedi gözlerinin içi gülerek. “Pardon” dedi kadın. “Ben Holly değilim. Az önce buradan geçen sarı saçlı mavi elbiseli bayan yakama bu çiçeği taktı ve bunun hayatının sınavı olduğunu söyledi. Sizi garın çıkışındaki cafe’ de bekliyormuş…”

Nasıl beğendiniz mi? Oturup zamanımı çaldırdım diye dövünmekten iyi değil mi? Azıcık sevgiyle yoğunlaşıp, yüreğimizi yumuşak tutmağa değmez mi? Ben, değer diyorum.

Günün Sözü

Eğitim görmüş halkı bir yöne sevk etmek kolay, sürüklemek güçtür, idare etmek kolay, köleleştirmek imkansızdır.

Lord Brougham

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here