Kadınlarımız Neden Unutmuyor?

0
63

Değerli Okurlarım, “BULUT RENKLİ LEZZET” dediğimde okurlarım, bunun ra­kı olduğunu artık anlıyorlar. Hal böyle olunca da, herkes bunu erkeklerin içtiğini sanır. Yanlışlık burada, bence rakıyı en güzel kadınlar içer. Çünkü kadının içindeki buluttur rakı. Buğudur, dumandır, mesafedir, temkin ister.

Böyle başladım diye, sizlere rakıyı mı anlatmış oldum. Katiyen, kesin­likle hayır! Sizlere resmen kadınları anlatmaya çalışıyorum. Ama ne kadar an­latırsak anlatayım bizleri şaşırtan anlaşılmaz tarafları mutlaka vardır. Evlilik sohbetlerinde erkeklerin hemen hepsinin şikâyetçi oldukları ko­nu, eşlerinin geçmişteki olumsuz olayları kesinlikle unutmamaları… En basit tartışmalarda bile çözüme kavuşmamış o konu ya da konular gündeme gelir ve ilk günkü sıcaklığıyla gündeme yerleşir.

Çözüme kavuşmamış konuları kadınlar unutmazlar, sanki erkekler unutur mu sanıyorsunuz? Erkekler o konuyu kapanmış kabul ederek bir daha üzerine gitmezler ve unuturlar da diyebiliriz.

Önemli fark burada işte… Kadınlar duyduklarına inandıklarından gerekli gereksiz tüm konuları kafalarının bir kenarına yazarlar, mevsimine göre de ayarlarlar, zira onları günün birinde koz olarak kullanacaklar, o garibi köşeye sıkıştıracaklardır.

Kadınlar tartışma hissettiklerinde, zaten on gün öncesinden hazırlıklılardır, dokümanları karıştırırlar neler bulurlar neler. Bir bakmışsınız ki o andaki konu kaybolmuş, ilgisiz şeyler tartışıyorsunuz.

Bu nedenle, sevgilinize, eşinize belli konularda güvenmiyorsanız sakın ola ki, derinlemesine sohbete girmeyin, gençlik anılarınızı anlatmayın. Bunlar bir tarafa yazılır ve öyle bir yerde gündeme getirilir ki şaşırıp kalırsınız…

Kişisel sohbetlerinizde başarılarınızı ciddiye almazlar. Bazı konuları geçiştirmeye çalışsanız bile üstelerler. Mutlaka mazinizdeki zor günlerinizi ve insanlar nezdinde küçük düştüğünüz anılarınız, ne kadar varsa iştahla ve de ağzı açık dinlerler.

Efendim, mutluluk herkesin hakkıdır ve bundan dolayı da dırdırcı, geçmişi pişirip erkeğin önüne koyan, huzursuz, tartışmacı, kavgacı bile olsalar, onlar da mutlu olmalılar. Onların mutluluğu toplumun mutluluğudur. Onlar mutlularsa sorun yok. Maazallah ters bir çalım yemişlerse işte Allah onlara da acısın, size de.

Bu anlattıklarımın ışığı altında, bir de özgürlük istemeleri ne anlama geliyor, anlamakta güçlük çekiyorum. Sizler anlıyor musunuz?

Öncelikle kompleksleri yaşamımızdan çıkarmalıyız. Sık sık duyduğumuz bazı olaylar var. Kocasından tamamen ayrılmış bir kadın daha sonra beraber yaşadığı biriyle, ayrıldığı kocasının evinin, iş yerinin çevresinde dolaşıp duru­yor. Bunun anlamı nedir? Kadın olmanın raconu bu mudur? Mutlu gözükürseniz karşı tarafa en büyük darbeyi vurmuş olursunuz. Daha sonra da canından olmuş, ağzı burnu kırılmış kadınlar televizyonda boy gösteriyor. Böyle pervasızlık yapılırsa, dil de paslanmamış çelik gibi olursa, bundan iyisi olmaz. Haddimizi bilip, insan olduğumuzu unutmayacağız.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Evin Kadını Sağlam Olacak…

Değerli Okurlarım, canlılar içinde en çok ağlayanı insanlardır. Hele kadınların durup dururken ağlamalarına hala akıl erdirmiş değilim. Anadan doğma aktrisler sanki. Ağlamak insanları rahatlatır, kalbi yumuşatır, yani deşarj olmuş olur. Bunlar tamamen doğru da, hiç bir neden yokken ağlamak da neyin nesi. Hele de erkelerin ağlama lüksü hiç yok. Erkekler ağlar mı hiç?

Bu ağlama konusunda kadınlarımızı anlatırken, bu hünerleri nasıl kazanıyorlar ve uyguluyorlar. Gerçekten saygı duyuyorum. Doğruyu da söylemem gerekirse, ağlamak onların en önemli sığınağıdır, her şey o gözyaşında saklıdır. Başlığımız “ERKEKLERİNİZİ AĞLATMAYIN” olacaktı ama öyle bir başlık kul­landığımı tahmin ettim ve daha anlamlı bir ifade kullandım.

Erkeklerin ağlaması kadar yürek burkan bir hadise olamaz. Hıçkıramazlar, sessizliği yeğlerler. Canları yansa bile dişlerini sıkarlar, başka şeye tevessül etmezler. Genel olarak yapamazlar da ondan…

Erkekler, en yakınlarını toprağa verdikleri zaman bile, gözyaşlarını doya doya dökemezler, o halinin kimsenin görmesini istemezler. Bu durum onların asaletinden kaynaklandığını, ailesine karşı acze düştüğünü göstermemesinden ibarettir ve başkaca bir nedeni de yoktur.

Erkekler, ailesine karşı gerektiği kadar yardımcı olamadığını anladığın da içleri burkulur, meyus olur ve içlerine kapanırlar. Evin direği olarak ad­landırılan bu insanları genelde kadınları üzer ve ağlatır. Ekonomik durumlarını bildikleri halde, boyutlarını aşan isteklerde bulunur ve çocukları nezdinde onları köşeye sıkıştırdıklarında, erkeklerde bir deprem olur, gözyaşları dökmezler ama yürekleri kanar.

EVİN KADINI SAĞLAMSA, O ERKEKTEN MUTLUSU YOKTUR…

Yeni okula başlayan bir çocuğa babası şöyle nasihat ediyor… “Bak oğlum, bütün çocuklar anası ve babasıyla gelmiş. Ben de bir zamanlar okula başladığımda yanımda sadece babam vardı. Annene saygılı olup, onun kıymetini bilmelisin…” Genel olarak bütün babalar çocukları nezdinde annelerini yüceltirler. Bu da yine onların asaletinden kaynaklanmaktadır.

Dünyaya gelmek kolay da, büyümek, anlayışlı olmak, donanım kazanmak bu kadar kolay değil. Çocuğun anlamayacağı, boyutlarını aşacağı ifadelerden kaçınmak ebeveynlerin en önemli görevidir. Bu konuda çok anılarım var da, şu anda yerimiz müsait değil. Yarım asır önce bir babanın bir köşeye çekilmiş, çömelmiş halini unutmam mümkün değil, çocuklarına defter kalem alamadığı için dünyaya kahretmiş, saatlerce gözyaşı döküyor. Acze düşmüş bir babanın o anda neler düşündüğünü siz tasavvur edin.

AKILLI KADINLAR ERKEKLERİNİ AĞLATMAZ…

Biz bunları söylerken, erkekler içinde yüzümüzü kızartacak babalar yok mudur? Hem de katmerlileri var. Allah onları da ıslah etsin. Günlük yaşamımızda sık-sık kullanılan bir vecize mi? Atasözü mü? Bilemiyorum, bir ifade var; “Elimi Sallasam Ellisi…” falan. Bunu kim söylerse söyle­sin, densizliğin daniskasıdır.

Fazla beklenti içinde olan kadınlar, sonunda yalnız kalırlar. Erkeklerini beğenmiyorlar yetersiz buluyorlar ya, o günleri de çookk arıyorlar. Bu dengesiz hareketleri yüzünden çocukları da uzaktır onlardan. Yalnız yaşamayı seçen kadınların gerçek dostu olamaz, bunun altını çiz­mek istiyorum. Çocuklar böyle annelerin yanına misafir gelip giderler. Bu çok zor bir durum… Bu tür dramatik olaylara çok rastladım.

AKILLI KADIN ERKEĞİNİN DOSTU OLUR…

Yalnız Yaşayan Kadınlar, Stresi ve Kaosu Seçmişlerdir… İnsanlar Can Verirken de Yanında Birileri Bulunmalı… Sanat ve kültür sayfası, bazı olguların altını çizme özentisindedir.

Mutlu olun, mutlu lalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Kadınlar Nedir Ne Değildir?

Kadınlar termostur; her tartışmayı ilk günkü gibi sıcak tutarlar, bilmekte yarar var. Kadınlar kitaptır; çevir çevir oku değil. Korsanları hemen piyasaya çıkar.

Kadınlar sigaradır; çok zararlıdır, nedense kolay kolay da bırakılmıyor. Kadınlar otomatik kapıdır; ne zaman çarpacağı belli olmaz ve her alışveriş merkezinde bulunur.

Kadınlar bebektir; önce konuşmasını istersiniz, sonra da susmasını dilersiniz. Ama bu isteğiniz kesinlikle kabul görmez. Kadınlar reçetedir; karmakarışıktır, anlaşılması zordur ama mecbur kalırsınız.

Hepsi bu kadar değil ya, bugünlük böyle olsun…

Günün Sözü

İleri Yaşlar Mutlu Yıllardır!

Öcal’dan İnciler

Sevmemiş Olanların Hepsi Midecidir.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here