Zillerin Çalmadığı Okul!

0
110

“Turgay Çelikezen öğretmenime saygılarımla..”

8 yıllık temel eğitimin ilköğretim tümlüğünde parçalanmadan uygulandığı 2008-2009 yılı birinci döneminde, Namık Kemal İlköğretim  Okulu Müdürlüğünce,  öğrenci, öğretmen ve velilerden; “Nasıl Bir Okul İstiyorsunuz / Hayalimdeki Okul” konusunda görüş istenmişti..

“Zillerin Çalmadığı Okul” görüşü, sınıf öğretmenliğini yaptığım 5/C şubesi öğrencilerinden gelmişti.. Okul Müdürümüz Turgay Bey, öneri üzerinde açıklama istenmiş, düşüncelerimi almış; görüş ve öneri okulumuzun öğrenci ve öğretmenleriyle paylaşılmış, ikinci yarıyıl öğretmenler kurulu toplantısında karar altına alınarak 16 Şubat 2009 tarihinden itibaren uygulanmasına başlanmıştı.. Sonra? Sonra bu tür bir uygulamanın yapılabilmesi için, gerekli yerlerden izin alınması ve bu izin için de gerekli kurumun tavsiye kararı olması gerçeği açığa çıkmış ve gerekçeli rapor istenerek uygulama durdurulmuştu.. Turgay Bey’le birlikte hazırladığımız, 11/03/2009 tarihli söz konusu rapor şöyleydi:

“Gerekçe: Günümüz dünyasında hızla değişen, ekonomik, sosyal, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakalamak ve anlayan, yorumlayan, sorgulayan, eleştiren, bilgi üreten, sorun çözen, bilimsel düşünen öğrencilerle bilgi çağı toplumunu eğitimle oluşturmak amaçlı “iyi birey, iyi insan, iyi yurttaş yetiştirebilmek hedefli” öğretim programı geliştirildi, müfredat değiştirildi. Süreç içinde “konu ve öğretmen merkezli bilgi ezberciliğine dayanan şartlandırmalı ve sonuç odaklı öğretimden, öğrenci merkezli, bilgiyi keşfetme ve yeniden oluşturmaya (yapılandırmacı yaklaşıma) dayanan süreç odaklı öğrenmeyi öğreten” sisteme geçildi. Sistem değişikliğine uygun olarak ilköğretim programları yeniden düzenlendi. Öğretim ve öğrenmede hangi kuram temelde ise, ona uygun bir öğretim ve öğrenme ortamı oluşturulması; kuram uygulama birliği nedeniyle zorunluydu.  

Zil sesinin, davranış şartlandırmasına dayalı uyarıcı-tepki kalıplı öğretim uygulanmasının psikolojik bir ilkesi olduğundan hareketle: a) Şartlandırmalı öğretimde “robot” örneği “mekaniksel”  davranışlar amaçlanır. Oysa mekaniksel davranış insanın doğasına aykırıdır. Çünkü insan; canlılar içerisinde tek şuurlu varlıktır. b) Şartlandırmalı öğretimle “refleksi davranışlar” geliştirilir. Örneğin; uyaran anlamlı zil sesi vb bir etki sonrası oluşan derse giriş veya teneffüse çıkış davranışları refleksi bir tepkidir. Koşullu veya koşulsuz bu tür öğretimle ne kadar şartlandırılırsa şartlandırılsın, tepkisel davranışlarda “şuur” oluşturulamaz, geliştirilemez. Şartlandırmalı öğretimde ortam ve koşulları değiştirebilme başarım gücü anlamıyla zeka gelişimi yoktur. Zekada donukluğun, iletişimde soğukluğun ve tekrarlanan tekdüze davranışlarla bıkkınlığın hem nedeni hem sonucu, şartlandırmalı öğretimdir. c)  Yapılandırmalı öğretimle “şuurlu davranışlar” kazandırılır. Bu anlamla, “zil sesi” sembolik de olsa yapılandırmacı yaklaşıma aykırıdır. d) Öğrenciler, koşullu veya koşulsuz “zil sesine” itaat ederek veya boyun eğerek uyaranı fark etse de; sonuçta bağımlılığı ve sürekli başkalarının kontrolünde yaşamayı alışkanlık edinir. e) Yapılandırmacı yaklaşımla öğrencilerimizin kendi sorularını sorabilecekleri, kendi deneylerini yapabilecekleri ve keşfettikleri bilgileri zihinsel yapılandırma sürecinde kendi anlamlarıyla kendi öğrenmelerini kendilerinin oluşturabilecekleri kabul edilir.. Uygulanan bu modelde öğrencilere;  fark etme yetilerini, her türden olayların, konuların, durumların, nesnelerin ve kişilerin farkına varabilme yeteneğine dönüştürmesi amaçlanmaktadır. Öğrencinin hiçbir uyarana gerek duymadan birey olarak “kendinin farkına varması, niçin ders zamanı, niçin teneffüs zamanı olduğunu sorgulaması, düşünmesi, anlaması ve yaptığı işin farkında (bilincinde) olarak kendi yaşamına, toplum (okul) yaşamına anlamlar katması hedeflenmiştir. Buradan hareketle; kendi bilincine varan öğrencilerin iyi birey olacağı, devamla bu bilinçle toplumunun, milletinin, ülkesinin değerlerinin farkına vararak iyi yurttaş olacağı ve giderek dünyanın değerlerinin farkına vararak iyi insan olacağı düşüncesiyle “Zillerin Çalmadığı Okul” uygulamasına geçilmiştir.

Uygulama Sürecinde Gözlemlenen Kazanımlar: “Öğrenmenin kendi işi olduğunu fark etme. Başka açılardan bakabilme yetisini geliştirme. Baskıdan uzak doğal gelişim sürecinde kendisini rahatlıkla ifade edebilme, sorumluluk alabilme, özdenetim, özyönetim, özeleştiri becerisi kazanma ve geliştirme. Kendisi için çalışma alışkanlığı kazanma, etkin katılımla bir şeyleri değiştirebileceğini yaşayarak fark edebilme” kazanımlarına önemli oranda katkı sağladığı gözlemlenmiştir.

Sonuç: Her insanın doğuşunda yapabilme, yeniden oluşturabilme yetileri vardır. Her insanın doğuşunda var olan her yetisi, eğitim süreci içerisinde yeteneğe dönüştürülebilir.

Bunu için yeteneklerini açığa çıkartabilecek ortamların hazırlanması ve sunulması gerekir. Bu anlamla okullarımızı, çocuklarımızın doğuşunda var olan bu yetilerini açığa çıkartıp geliştirebilecek ve yeteneğe dönüştürerek kendilerini kanıtlayabilmelerini sağlayacak kanıtları toplama mekanları olarak düşünebiliriz.  Bu uygulamayla öğrencilerimize böyle bir ortam hazırladığımızı düşünüyoruz.”

Selam ve saygılar…

ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here