İskenderun, Ruhumuzu Süsleyen Şehir

0
70

“İskenderun” için çoğu yazılarımda hissettiklerimi karalarım. Tıpkı bir şarkının en üst basamaklarında tiz şekilde bedenimizi sarsar. O’nun için gündem dolu makalelerimin biri biter, biri başlar. Memleket gündemimiz çok dolu!… Hangi konuyu düşünsem; parmaklarımdan ruhuma doğru yeni bir makalenin bitişindeyim.

Cömert bir coğrafyanın sıcakkanlı insanları hep bir arada İskenderun’da buluşmuş. Kendi halinde ve çok alçak gönüllüler. “Bana değmeyen yılan bin yaşasın” misali hayat akışlarını sürdürüp dururlar. Çoğu, aslında yaşadıkları bu güzel kentin farkındalığında değil. Yorgun ama çok mutlular. İçten içe sevgi dolular. Şehrimizin kışı da baharı da yaşamaya değer.

Her gelen seçilmiş İskenderun için bir şeyler yapmaya çalışır. Yapılanların bazıları gönlümüzü okşasa da bazı yapılanlar, ihanet derecesinde sinirimizi bozar da bozar. Demek ki yaşam tarzlarımız bu. Memleketimizde yaşamaya devam ettiğimiz müddetçe, bu kentte yaşayan olarak, elimizi taşın altına her daim koymalıyız. Özellikle genç kuşaklarımız.

Herkes, bağrımızda yanan bu sevgi dolu ateşin koruna ellerini çekinmeden sokmalı. Tarihin yanı sıra doğa zenginlikleriyle sahipsiz kentimizde, bari şu gelecek tarihimizin önünde bir olalım. ‘Benim yaşam yerim İskenderun’ diyenlere sesleniyorum!.?.! Şehrimizin geleceğini ilgilendiren konularda yeni projeler üretmeliyiz. Kentimiz adına bir şeyler yapmaya çalışanların yanında da koşulsuz durmalıyız.

Senede bir veya iki kez lodos estiğinde, denizimizi çorba gibi yapar, salladıkça sallar. Sallanan deniz kabarır ve etrafında bulunan yerleşim yerlerini ekili tarla veya bahçeleri denizin tuzlu suyu ile kapatır. Son günlerde meşhur lodosumuzla bir olduk. Daha evvel, yağan yoğun yağmur ile sahil şeridimiz sular altında kalırdı. Bu sefer denizin lodos ile kabaran suları sahil şeridimizi baştan sona kaplamıştı. Sürücüler ve vatandaşlarımız zor saatlerle bir oldu. Banka, Tapu, Belediye, Kaymakamlık ve çoğu müdürlükler sahil şeridinde yer aldığından dolayı bu dairelerde işi olanlar sıkıntı dolu saatler içinde oldular.

Şimdi sormak gerek…

Şehir planlaması yapılırken, çoğu afet gibi olaylar düşünülmeden yapılmış ve imar durumları deniz seviyesinden yüksek gibi tasarlanmış.

Oysa İskenderun ve Arsuz sahil güzergahları, deniz seviyesinde ve bazı yerler ise deniz seviyesinin altında. Gerçi bu sene esen lodos her sene esen lodostan biraz kuvvetliydi. Daha kuvvetli esecek olan bir lodosa şimdiden hazırlıklı olmalıyız. Şehir planlamalarında bu gibi afetler her daim göz önünde bulundurmalı. (İSTE) İskenderun Teknik Üniversite’miz bu konularda yerel yönetimlere öncü olmalı. Üniversiteler, bir şehrin geleceğini bilimsel şekilde ortaya çıkartmasıyla öne çıkmalı.

Sahil bandımıza şimdiden tren yolu güzergâhı düşünülmeli. İskenderun’dan kalkan tren, Arsuz ve Antakya ile de buluşturulmalı. Bu gibi planlamalar bölgemizin geleceğine atılan en akıllı yatırımlardır. Şehir içerisinde yoğun bir trafikle bunalım içerisindeyiz. Araç park edecek yerler daraldıkça daralıyor. Maalesef bu konuda hemen-hemen her akşamüstü evine gidenlerin araç parkı yüzünden olumsuz kavgalarına şahit oluyoruz. Maddi yönden iyi olanlarda dâhil her kes bu konuda mustarip.

İşte bu noktada, güzide şehrimizin giriş ve çıkışlarında düzenlenecek olan raylı sistemlerle trafik rahatlar ve bu konuda yapılanlar öne çıkmış olur.

Velakin etrafı ışıklandırmak güzelleştirmek yaz ve bahar ayı için çok güzel bir girişim ama Yarıkkaya, Lodos ve Poyraz rüzgarının her sene bizleri korkutması kış ayında oluşuyor.

Her ne kadar kış ayı bizleri korkutsa da bölgemiz cennetten bir köşe. Yine de Kış aylarına bilimsel şekilde hazırlıklı girmeliyiz.

Coronavirüs (Covid-19) bölgemizde yeniden hortladı, maalesef hasta sayıları arttı. Ölümler hiç durmadı. Maske, mesafe, aşı ve hijyen kurallarını asla unutmadan etrafımızla ilgilenmeliyiz. Kurallara uymadığımız takdirde Corona’nın bir anda esiri olur çıkarız.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here