Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Havalar beklenenin dışında bu yıl Gazipaşa her zamankinden daha değişik. Hiçbir şey değişmemiş olmasına rağmen. Sanırım bunun nedeni baya iyi geçen havalar. Gündüz parlak ve keskin güneşin sıcağına serin bir esinti eşlik ediyor ve sıcağın etkisini bu serin esinti baya kırıyor. Bu yüzden gündüz sıcaktan bunalmıyor, gecede baya rahat uyuyoruz, rahat ve dingin bir uyku insanı baya değiştirip olumlu kılıyor her konuda.
Ağaçlar ve çiçekler her zamankinden daha yeşil, renkleri daha canlı. Oysa geçen yıllarda sürekli yağmur yağsın ve toz dumandan renkleri solmuş ağaçları, kuru toprağı sulasın etrafı temizlesin diye dua ederdim. Ancak bu yüzden daha incirler olgunlaşmadı. Yol boyu uzanan incir ağaçları çoktan olgunlaşmış olurdu oysa geçen yıllarda. Şimdilerde olgunlaşmış bir incir bulmak için tozlu, sık iri yaprakların arasına kaşınmayı göze alarak dalıyoruz. Bir tane bulsak sevinip yanımızdakilerle paylaşıyoruz.
Oldum olası incir ve üzüme pek sempati duymadığım, tozdan dumandan tırstığım halde yinede bir incir için ağaçların arasına dalmam çok tuhafıma gidiyor? Kardeşimle uzun yürüyüşlere çıkmakta tuhafıma gidiyor çünkü aslında yazlıkta yürüyüşten hiç hoşlanmam, onun yerine gün batımına dek yüzmeyi tercih ederim her zaman ama şimdi daha o kadar sevdiğim denize, geldiğimizden beri ancak bir kez girdim. O da hafta sonu misafirliğe gelen arkadaşımı yalnız bırakmamak için.
Ve sevgili okuyucularım aslında kaç gündür yoğun bir koşturma içindeyiz ve yorgunluk artık kendini göstermeye başladı. Şimdi şöyle bir uyusam diyorum ve hayatla baş başa bırakıyorum sizi sağlık, sevgi, birlik ve beraberlikle kalalım sevgili okuyucularım her zaman. Yase
& & & & &
Hayat
Küçük bir çocuk parkta yürümektedir. Yere bakar ve çimenlerin içinde parıldayan bir sentlik madeni parayı görür. Onu alır, çok heyecanlanır ve sevinir. “Bedavadan” para bulmak onu o kadar memnun eder ki, her dışarı çıktığında daha fazlasını aramak için başını öne eğer ve sürekli yerlere bakınır. Yaşamı boyunca, beş, on, yirmi beş sentlik madeni, hatta birkaç dolarlık kağıt paralar bulur. Hepsinin toplamı 12.96 dolar etmiştir. Bu paraları elde etmek ona hiçbir şeye “mal olmamıştır” ya da kendisi öyle düşünür. Ama gerçek bedel, kaçırdıklarıdır: 30 bin kadar gün batımı, 300’den fazla gökkuşağı, çocuklarının büyümesi, kuşların şakıması, cıvıldaması ve gökyüzünde uçuşması, güneşin doğuşu, insanların gülümsemesi ve daha birçok güzellik. Kafanızı kaldırıp, yaşamın sunacağı gerçek zenginlik ve görkeme hazır olun. Yaşamı dolu dolu yaşayın ve yolculuğunuzun tadına varın.
& & & & &
Kim Haklı
Eski devirde bir paşa, dostlarından biriyle satranç oynamakta, diğer misafirleri de onları heyecanla seyretmekteydi. Bir ara hamle hakkında itilaf doğunca, paşa misafirlerine sorar: “-Yahu!… Oyun seyrediyorsunuz, kim haklı, kim haksız söyleyiniz” der.
Misafirler paşanın haksız olduğunu söylemeye cesaret edemediğinden sükût ederler. Tam o sırada odaya zarif, nazik, hoş konuşmayı beceren, zeki bir zat girer. “-Paşam, siz haksızsınız!…” der.
“-Peki ama, der paşa, siz henüz geldiniz. Bir şey görmediniz. Meselenin ne olduğunu da bilmiyorsunuz. Bu karara nasıl vardınız.”
Adam hiç düşünmeden cevap verir: “-Paşam eğer siz haklı olsaydınız, bu kadar insan sualiniz karşısında susmazdı!…”
& & & & &
Sevgiyi Bilmiyoruz
Bir keresinde bana çok yakin bir arkadaşım olmuştu! Bir yüzme havuzunun kenarında otururken avuçlarından birisini biraz su ile doldurdu ve bana uzatıp Şunu söyledi: “Elimde tuttuğum bu suyu görüyor musun? Bu “sevgi”yi sembolize ediyor.
Ben bunu söyle görüyorum: Elini özenle açık tutar ve suyun(yani sevginin) orada kalmasına izin verirsen, her zaman orada kalacak. Ancak, parmaklarını kapamaya kalkar ve sahip olmaya çalışırsan bulduğu ilk aralıktan akacak.
İnsanların sevgi ile karşılaştıklarında yaptıkları en büyük hata bu! Buna sahip olmaya çalışırlar, talep ederler, beklerler! Ve aynen elinizi kapadığınızda elinizden dökülen su gibi sevgi, aşk da sizden kaçar. Çünkü sevgi özgür olmalıdır, onun doğasını değiştiremezsiniz. Eğer sevdiğiniz insanlar varsa, onların özgür birer varlık olmalarına izin verin. Verin ama beklentiye girmeyin. Tavsiyede bulunun ama emretmeyin. Verir misin deyin ama hiç bir zaman talep etmeyin. Kulağa kolay gelebilir ama bu, gerçekten anlayabilmek için bir ömür isteyebilecek bir derstir. Bu, gerçek sevginin sırrıdır. Gerçekten öğrenmek için sevdiklerinizden içtenlikle bir şey beklememeli ama onlara koşulsuzca özen göstermelisiniz.”
Hayat aldığımız nefes sayısı ile değil, nefesimizi kesen anlarla ölçülür! Yaşayın!
Swami Vivekananda (Çeviri: Lale Kulahlı)
& & && &
Bir Ramazan Öyküsü
Devrin birinde padişahın biri Ramazan ayı geldiği vakit, ikindiden sonra akşama kadar davulcuların şenlik yapmalarını ve çalgılar çalmalarını emrederdi. Bununla hem günün tez geçmesini ve hem de açlığın tesirini anlamamasını sağlamak, isterdi. Çünkü oruç ekseriye ikindiden sonra insana şiddetle tesir eder. İşte yine bir Ramazan ayında padişah oruçtan fazla incinmemek için bu şekilde emretmişti. Bir gün böyle vaziyette iken oradan bir kamil Şeyh geçer. Bakar ki çalgılar çalmıyor, davullar vuruluyor, adeta kıyamet kopuyor. Kendi kendine şu kötülüğü kaldırmalıyım ve bu padişahı bu gafletten uyarmalım. Çünkü bu an iftar anıdır. Rahmet ve mağfiretin coştuğu bir zamandır. Bu zamanda bu çeşit hareketler Müslümanlara gerekmez der.
Padişahın sarayına gider, çalgıları susturmak ve neşelerine son vermek ister. Padişah da onu o anda saraydan seyreder. Padişah ihtiyarın yakalanmasını emreder, adamı huzuruna çağırtır ve kendisine şöyle sorar: “Şu münasip olmayan işi niçin işledin?” İhtiyar: “-Bu iş kötü bir iştir. Biz kötü işleri kaldırmakla memuruz” der. Padişah: “-Benden korkmadın mı?”
İhtiyar; “-Senden bana gelecek olan şeye sabrederim. Nitekim Allah Teala Kur’an’da “sana gelen şeye sabret” buyurdu. Ben senden asla korkmam. Çünkü sen kulumun kulusun.” Padişahın etrafındakiler: “-Bu adam aklını kaybetmiştir.” İhtiyar: “-Hayır, ben aklımı kaybetmedim. Bilakis, hakikatte o, kölemin kölesidir. Sen kölemin kölesisin. Çünkü insanlar iki kısımdır: Birincisi; nefsi mağlup, kendisi galip alandır ve nefsini istediği tarafa çevirebilir. İkincisi ise: Nefsi kendisine galip ve üzerine amir kimsedir. Ey padişah! Şimdi düşün, sen bunların hangisindensin?” Padişah: “-İkincisiyim” der. İhtiyar: “-Nefis kulumdur, sen de nefsin kulusun. Yani sen kulumun kulu oldun” der. İhtiyarın bu sözleri üzerine padişah son derece müteessir olarak derhal tevbe edip pişman olur. İhtiyara da birtakım ikramlarda bulunur.
Günün Şiiri
Mutluluk
Mutluluğun gözü kördür,
Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır.
Mutluluk yalnız kendisini görür;
Unutur bu yüzden ilkin kendisini.
Yalnızlık kendi tutukluğunda özgür,
Boyuna bekler dönsün diye sesini.
Mutluluk alışır kendisine, ölümden beter;
Borçsuzluğuyla övünür, ama kedisi doğurmaz.
Yalnızlığın gidecek bir yeri yoktur;
Boyuna kapısına döner, açan olmaz.
Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var..
Her ikisinin de saksılarında çiçek.
Biri hep başka bir renkle solar,
Öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.
Özdemir Asaf
Ortasındayım
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.
Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgarda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.
Başım sükutu öğüten
Uçsuz bucaksız değirmen;
İçim muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş.
Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.
Ahmet Hamdi TANPINAR
Bir Çift Söz…
Kasvetli umutlar yaratır belirsizlik…
Bazen gökkuşağında olmayan renkleri görürsün,
Ansızın neşelenir kabına sığamazsın.
Bazen de ansızın kabusa çevirir hayatı,
Tokat gibi çarpar gerçekliği olmayan nedenler.
Sonra kendi kendini güvey eder umut silsilesi.
Sürekli sorguya çekersin başıboş duyguları.,
Oysa sudan bir sebeptir bu bencillik.
Yaprak bile oynatamaz yerinden,
Saniyelere dur diyemez mesela,
Alabildiğine içi boştur oysa…
Ama bunu anlamak çok zordur belirsizken herşey.
Bir çift söz dünyayı değiştirir.
İcabında gece yarısı güneş açar.
Belki kar yağdırır temmuz sıcağında.
Bütün dengeleri değiştirebilir ruhunda.
Bir çift söz dünyayı değiştirir!
Faruk SAHYUNLU
Günün Sözü
Yastık diye başını ateşe dayayan, yatak diye yılanların üzerinde yatan bir adam, emniyet ettiği bir dostundan düşmanlık sezen bir adamdan daha rahat uyur.
Beydeba
Dost kazanmanın tek yolu, dost olabilmektir.
Emerson
Dosttan bol şey de yok dünyada, dosttan bulunmaz şey de.
La Fontaine
Dostu olmayan insan en yoksul insandır.
Bechstein