Değerli okurlarım, konumuzdan kopmadan, değiştirmeyi düşünmeden, bir paragraf açarak (size değişik gelebilir) yolumuza devam etmek istiyorum.
Genel olarak bütün yazarlar bir gerekçeyle, bir bildiriyle okurlarının karşısına çıkarlar. Topluma duyuracağı bildiriyi, mesajı şekillendirip, biçimlendirip kişiye de “Yazar” denir. Bunun için de yazarın kişisel olanaklarıyla bir anlatım tarzı yaratması gerekir. Anlatımlarda özellikle kendine özgülük olmalıdır. Bir bakıma bu anlatım tarzı, yazarın kalem gücünü, kariyerini, kültürünü, bilgi dağarcığının kalitesini ortaya koyar.
Yukarıdaki paragrafla neler anlatmak istediğimi anladığınızı düşünüyorum. Hiçbir şeyin dört dörtlük olamayacağını kabul ettiğimize göre bir futbolcunun daha kusursuz olamayacağını kabul etmeliyiz.
Ve şu da bir gerçek ki futbol, maraton sporuna, futbolcu da, maraton koşan bir atlete benzemezler. Aralarında çok önemli farklılıklar vardır. Futbol çok ilginç bir oyundur. Ayak oyunu olarak bilinse bile, meşin yuvarlağı ellemeden vücudunun her tarafıyla o cisme hükmedebilir.
O nedenle, futbolcu sakatlıkları türlü türlüdür. Örneğin, sakatlıkların yeri ve zamanı yoktur. Her hangi bir müsabakada sakatlanmayacağım demenin garantisi olmadığı gibi, sporcunun öyle bir lüksü bulunmamaktadır.
Antrenmanlardaki sakatlıklar, Sert gelen toplar karşısında ecza düşmek (kendini koruyamamak), Dribling halindeyken dengesizce düşmek, karambolde çarpışmalar, Topla fazla oynama hastalığı, Kondisyonunu 90 dakikaya yayamama, Teknikle bağdaşmayan hareketleri ısrarla yapmaya çalışmak, Rakibin bilerek sert hareketlerine maruz kalmak.
Bunlar aklıma gelen sakatlık biçimleri olmakla beraber, akşam sağlıklı yatıp, sabahleyin sakat kalkan sporcularda bulunmaktadır. Bu bakımdan, yerel takımlarımızda top oynayanlar ve özellikle BAL ligindeki futbolcuların sakatlık konusunda çok dikkatli olmaları gerekmektedir.
Sakatlanmanın hiç bir avantajı yoktur. Tabi toptan uzak kalmayı ve dinlenmeyi saymayacak olursak. Neresinden bakardanız bakın, hepsi dezavantajdır. Ayrıca, bazı spor kulüplerinin sakatlanan ve kart gören oyuncularını bazı primlerden mahrum etmeleri de oldukça ilginçtir.
Yarın da, sakatlıkların kimyasından söz edeceğim.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
