(B)İlgi Toplumu!

1
131

Kimi zaman dilimlerinde dilimize yapışan kimi beylik cümleler ‘moda’ oluyor.. Otuz küsur yıl öncesi, ağzımızda sakız gibi çiğneyip durduğumuz; “İlgililer bilgisiz, bilgililer ilgisiz” gibi mesela.. Yirmi küsur yıl öncesi “ağzı olan konuşuyor” gibi mesela..

Her şeyin ‘şeyleştirildiği’ (şey eşya anlamına geliyor) “modern tüketim toplumlarında” bu türden çiğnenmesi gereken popüler ürünler, deforme ve dejenere olsa da son kullanma tarihi üzerinden ‘modası’ yenilenip yinelenerek piyasaya sürülüyor.. Bu anlamda yukarıdaki beylik cümlelerin ‘twit atan’ postmodern popüler kültür bireylerine atıfla “zamanın ruhuna” uygun hali de galiba şu oluyor: “İlgili ilgisiz, bilgili bilgisiz klavyesi olan yazıyor!”

Toplumların modernleşmesi, ‘Sanayi Devrimiyle’ üretilen kitlesel teknolojik yeniliklerin eski geleneksel yaşamı deforme ve dejenere etmesiyle başlıyor.. A.Soner Alpan, modernleşmenin ‘kapitalizmin’ bir ürünü olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Modernleşme, temelde, daha yaygın tabirle altyapıda gelişen kapitalist üretim ilişkilerinin, toplumsal formasyonun değişik veçhelerinde (siyasal, ideolojik, kültürel, ahlaki vs.) meydana getirdiği dönüşümün tamamına verilen isimdir.” (Gelenek, Kasım 2012, s.21)

Kendisi bir özne olarak bilgiyle teknoloji üretemeyen toplumların, teknoloji üreten toplumlar için bir tüketim nesnesi olması, diğer ifadeyle siyasal, ideolojik, kültürel, ahlaki vd alanlarda şeyleşmesi, “globalleşme” kavramıyla kastedilen eşyanın tabiatından geliyor!

Globalleşme kavramının çıkış kaynağının rekabete dayalı liberal piyasa iktisadı olduğunu cümle alem biliyor.. Liberal piyasa iktisadının kastının, kapitalist sömürü düzeninin sürdürülebilirliğine yönelik “bırakınız büyüsünler bağlamında rekabette sınır tanımadan küçükleri yutarak devleşen tatminsiz şirketler ve küresel enformasyon marifetiyle bırakınız küçülsünler bağlamında cüceleşen toplumlar olduğu ise, “ağzı olan konuşuyor” türünden, “Küreselleşen dünya” diye başlayan, “Bilgi çağı” diye devam eden beylik cümleli propagandalarla alemden gizleniyor..

Propagandanın, “zamanın ruhuna” uygun haline reklam deniyor..  Son yıllarda bir bilgi çağı, bilgi toplumu propagandası ya da reklamıdır gidiyor.. Bizim bilgi çağı diye adlandırdığımız kavramın literatürdeki karşılığı ise enformasyon oluyor.. Ve fakat enformasyon bilgi anlamına gelmiyor.. Kavram, Latince “informato” kökünden geliyor ve “biçim verme, biçimlendirme, haber verme” anlamlarında kullanılıyor..  Dolayısıyla enformasyon; verilerden haberli olmak, onlara erişmek için danışmak anlamına geliyor..

Bilmek, gündelik dilde haberli olmayı içerse de, bilgi, düşünme, akıl yürütme, mantıksal çıkarımlarla elde ediliyor.. Yani enformasyonun bilgiye dönüştürebilmesi eleştirel bir akıl gücüyle oluyor.. Ki bu da haberi sorgulayıcı bir akılla yeniden okuyarak yorumlamak demek oluyor.. Dolayısıyla enforme olmak bilmek demek olmuyor! Verilerin bilgisini edinmek, ancak onları kullanmayı bilirsek bir değer taşıyor.. Bilgi toplumunun temelinde “eğitimli emek” bulunuyor..Tüm bilgi tohumlarını özünde taşıyan çarpıcı ve sarsıcı “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” sözü de bu türden bilmenin toplam değerini işaret ediyor..

İnternet ağları, enforme verilerle örülü.. Ağlara takılan, eriştiği verileri bilgi sanıyor ve sayıyor.. Üretilen hiçbir bilgi olmaksızın, bilgiyle üretilmiş teknolojik araçları iştahla tüketen toplumlara bilgi değil tüketim toplumu deniyor.. Bu halde biçimlendirilmiş haberleri bilgi zanneden toplumların bilgi toplumuna dönüşerek bilgi çağına geçtikleri sanısı da gerçekte bir illüzyon oluyor..

Bu illüzyon, “lüküs hayat” operetiyle karışık “abidik, gubidik tivist!” dansıyla modernleştiğini zanneden toplumlarda, “tüm bilgiler parmağınızın ucunda, tıklayın yeter!” sloganlı akıllı telefon filmleriyle oluşturuluyor.. Tıklanarak okunan “abidik gubidik twit” türü yorumlu haberler ise  bilgi zannediliyor.. Bilgi üretiminin yüzde doksanı beyin gücüne dayanan yüksek teknoloji araçlarıyla, bilgi tüketiminin yüzde yüzü parmak uçlarındaki tıklamalara bağlanan bireyler, ‘bohem tutum lümpen davranışlarla’ enforme ediliyor!

Bu enformasyon karmaşasında da, bilenlerle bilmeyenler de birbirine karışıyor.. Bilenlerle bilmeyenlerin bir olduğu toplumlara bilgi değil cehalet toplumu deniyor.. Cehaletten çıkışın yolu da farkına varma, akıl yürütme öğretimli eğitimden geçiyor.. Eleştirel düşünme ise akıl gücünü bilgi üretme yönüyle kuvvetlendiriyor.. Son tahlilde, “insan başkasının bilgisiyle (b)ilgili olsa da, ancak kendi aklıyla akıllı” olabiliyor..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

1 YORUM

  1. Biz de bundan ders alıp ( Atatürk yolundan ) (B)ilgi va aklın yolunda durmadan üreterek (B)ilgi toplumu olarak hiçbir topluma yutulmayıp hiçbir topluma ezimeyeceğiz…!!!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here