Atam Seni Unutmadık, Unutmayacağız

0
209

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Gün geçtikçe özlemimiz büyüyor “ah neredesin” diye feryat ederek uyanır olduk. İlkelerin hep ilkelerimiz olarak kalacak, seni anlamaya ve anlatmaya devam edeceğiz ancak yokluğun vuruyor artık yüreklerimizi. Çünkü Seni anladıklarını, ilke ve inkılaplarına sahip çıktıklarını sananlar gittikçe artıyor.

Yarın 10 Kasım… Sanki dün gibi ve sanki milyon yıl geçmiş gibi. Özlemin milyon yıl, düşüncelerin, ilkelerin, milliyetçilik anlayışın ve öğretilerin gün gibi taze ve net, yüreğimizde, beynimizde, dilimizde, yaşam şeklimizde yaşıyor. Ve biz yaşadıkça bizimle birlikte yaşamaya devam edecek. Biz bu topraklarda özgür soluklandığımız her an için O’na ve silah arkadaşlarına minnettarız. O’nu yalnız 10 Kasımlar’da değil her gün, her saat, her saniye anarız. Şimdi ise ebediyete intikal ettiği günde daha büyük bir sevgiyle, özlemle, minnetle anıyoruz. Bugün yasta değiliz çünkü aramızdan hiç ayrılmadı.

”BENİM NACİZ VÜCUDUM BİR GÜN ELBET TOPRAK OLACAK, FAKAT TÜRKİYE CUMHURİYETİ EBEDİYETE KADAR YAŞAYACAKTIR” Hiçbir beden sonsuza dek yaşayamaz ancak düşünceler, ilkeler ve kazanımlar sonsuza dek yaşayabilir eğer sahip olursak. Her zaman, her yerde onun ilkeleri ile yaşamaya çalıştık. Kurtuluş Savaşı vermiş, ardından, Cumhuriyeti kurarak milletine armağan etmiş bir büyük önderin ilkeleri hangi toprakta ürün vermez ki? Ve dünya döndükçe varlığını sürdürmez ki? Ve biz varlığımızı bu vatana armağan edenler olarak, varlığını vatana adayan önderimizin sonsuzluğa karıştığı bu günde O’nu ancak minnetle, saygıyla, sevgiyle, özlemle anarız. Ve Türk milleti yaşadıkça O da yaşayacaktır. Allah’ın izni ile.

Her şey değişebilir, sınavlar ve acılar gelir ve gider ancak önemli olan dayanmaktır. İlkelere sahip olmaktır, değerleri koruyabilmek ve kollayabilmektir, birlik ve beraberlik içinde Ve bugün silkelendik şöyle bir. Sahip olduklarımızı yeniden gözden geçirdik. Ve yeniden nahifleştik ayaklarımızın bastığı bu toprağa. Ki o toprak, şehit kanı ile sulanmış, şehidin bedeni ile yeşermiş bütün bitkiler, ağaçlar, yapraklar. Ve biz, bugün bize Cumhuriyet’i armağan edenin karşısında gurur, özlem ve sevgiyle duruyorken bizi affet diyoruz. Çünkü ilkeleri ve özgürlük anlayışının şimdilerde çokta anlaşılmadığını düşünüyoruz.

Ve sevgili okuyucularım şimdilik sağlıkla, sevgiyle kalalım hep birlikte ayrımsız, gayrımsız. Özgür bir ülkede, özgür düşünceler içinde, kardeşçe…

& & & & &

Çanakkale Geçilmez

10 Ağustos 1915. Conkbayırı’ nı almak ve bütün boğaza hakim olmak için İngilizler 20.000 kişilik bir kuvvetle günlerce kazdıkları siperlere yerleşmişler, hücum anını bekliyorlardı. Gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan ağarmak üzereydi. 8. tümen komutanı ve diğer subaylarını çağırdım:

-Mutlaka düşmanı yeneceğinize inanıyorum ancak siz acele etmeyin, evvela ben ileri gideyim, size ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız. Bu durumdan askerlerini de haberdar etmelerini istedim. Hücum baskın şeklinde olacaktı. Sakin adımlarla ve süzülerek düşmana 20-30 metre yaklaştım. Binlerce askerin bulunduğu Conkbayırı’ ndan ses çıkmıyordu. Dudaklar sessizce bu sıcak gecede dua ediyordu. Kontrol ettim. Kırbacımı başımın üstüne kaldırıp çevirdim ve birden aşağı indirdim. Saat 4.30 da kıyametler kopmuştu. İngilizler neye uğradıklarını şaşırmıştı. “Allah Allah” sesleri bütün cephelerde, karanlıkta gökleri yıkıyordu.

Her taraf duman içinde ve heyecan her yere hakim olmuştu. Düşmanın topçu ateşi büyük çukurlar açıyor, her tarafa şarapnel ve kurşun yağıyordu. Büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin üzerine çarptı, sarsıldım, elimi göğsüme sürdüm, kan akmıyordu. Olayı Yarbay Servet Bey’den başka kimse görmemişti. Ona parmağımla susmasını emrettim. Çünkü vurulduğumun duyulması bütün cephelerde panik yaratabilirdi. Kalbimin üzerinde bulunan saat param parça olmuştu. O gün akşama kadar birliklerin başında daha hırslı olarak çarpmıştım. Yalnız bu şarapnel vücudumla kalbimin üzerinde aylarca gitmeyen derin bir kan lekesi bırakmıştı.

Aynı günün gecesi, yani 10 Ağustos günü, beni mutlak ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi Ordu Komutanı Liman vonSanders Paşa’ ya hatıra olarak verdim. Çok şaşırmış, heyecanlanmıştı. Kendisi de alıp cep saatini bana hediye etti. Bu hücumlarda İngilizler binlerce ölü bırakarak tamamen geri çekildi ve Çanakkale’ nin geçilmeyeceğini iyice anlamış oldular.

& & & & &

Ve sevgili okuyucularım, şehit haberlerinin her gün gelmekte olduğu bu günlerde içimiz yanarak her şeye inat ve şehitlerimize rahmet olsun diye birlik ve beraberlikle büyük ATA’nın ilkeleri ile sağlıkla, sevgiyle kalalım. Yase

Günün Şiiri

Atatürk Kurtuluş Savaşında

Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı
Selam durdu kayığı, çaparası, takası
Selam durdu tayfası

Bir duman tüterdi bu geminin bacasından
Bir duman
Duman değildi bu
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.

Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil
Sarılan anayurda
Kemal Paşanın kollarıydı.

Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadeniz’in halini görmeliydi.

Kalkıp ayağa ardı sıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemal Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi
Erzurum’a kadar

Cahit KÜLEBİ

Büyük Atatürk’e

Binerken rıhtımdan, Bandırma vapuruna,
Tek düşüncendi senin; “Vatan, Millet, Sakarya”.
Çakmak gibi gözlerin, dalarken ufuklara,
İlaç olacaktın milletin, kanayan yarasına.
Yarın çok geç olurdu, durma nedir bilmedin,
Erzurum’dan Sivas’a, yıldırım gibi geçtin.
Bağımsızlık ateşini, sen yaktın bu vatanda,
Kongrelerle başlayan, Kurtuluş Savaşı’nda.
Bizler Cumhuriyetini, taşıyacağız sonsuza,
Atam sen rahat uyu, aziz vatan toprağında.
Birkan SOYLU

Atatürk’ü Duymak

Ulu rüzgâr esmedikçe
Yaşamak uyumak gibi.
Kişi ne zaman dinç;
Dalgalanırsa bayrak bayrak gibi.

Ne var şu dünyada ekmekten daha aziz?
Sürdüğün tarlalara sevginle serpildik.
Ekmek olmak için önce
Buğday olmak gibi.
Silinir sözcüklerden sen hatıra geldikçe
Cılız sözler: Uzanmak, yorulmak, durmak gibi.
Kuvvettir yaptıkların her yeni yetişene
Her ışık-kaynak gibi.

En yakınlar zamanla yüzyıllarca uzak gibi,
Bir sen varsın kalacak, bir sen ölümsüz,
Daha da yakınsın, daha da sıcak
Bıraktığın toprak gibi.

Kaç Türk var şu dünyada, bir o kadar susuz,
Hepsinin gönlünde sen, bir pınar bulmak gibi,
Ancak senin havanda sağlıklar esenlikler:
Olmaya devlet cihanda Atatürk’ü duymak gibi.

Günün Sözü

Bu Siyah Toprak Sahasının Altında Defineler,
Üstündede Asil Ve Kahraman Bir Millet Yaşar
Mustafa Kemal ATATÜRK