“Yalan; aldatmak amacıyla bilerek ve gerçeğe aykırı olarak söylenen söz veya ifade…” Yalanın sözlükteki tanımı bu.
Son dönemlerde yalanlar hadlerini öyle aşmış ki, hız kesmiyor, dörtnala koşuyor. Üstünlük mücadelesinde, kendi aralarında bile yarışıyorlar. “Yalan enflasyonu” tek haneli rakamlardan üç haneli rakamlara ulaşmış… Yalan trafiği çok yoğun. Her an “yalan kazası” ile karşılaşmak mümkün.
Zamanımızda bireysel çıkarlar, toplumsal ortak çıkarların bir adım ötesinde yer alınca, amaca ulaşmak için yalanın ipine tutunmak yeterlidir. Günlük hayatta, her söz veya cümlenin arasına “el çabukluğu” marifetiyle sıkıştırılmış yalanların sayısında anormal artışlara tanık oluyoruz.
Alkol, uyuşturucu ve sigara gibi bağımlılıklardan daha zararlı olan “yalan bağımlılığı” ile karşı karşıyayız. Eskiden yalan söylemeyi herkes beceremezdi. Şimdi ise yalanın bini bir para ediyor; yaş ve sınır tanımıyor.
Yalan kirliliği ileri boyutlarda. Bu kirlilikten yararlanmak isteyenler, kuyruğa girmiş sırasını bekliyor. Yalan bir yaşam tarzı olmuş. Kendilerini bu “moda rüzgârına” kaptıranlar çoğunlukta! Yalanlarla beslenerek keyif çatıyorlar…
Eğer bir ülkede toplumsal, siyasal ve ekonomik yozlaşmalar yaşanıyorsa, ahlak bozukluğuna yol açar. Ahlak bozukluğunun temelinde de kötülüklerin anası, yalan yatar.
Öyle her zamanda yaşıyoruz ki, yalanların cinsi ve ölçüsü kaçmış, başlı başına meslek haline dönüşerek “ekmek kapısı” olmuş. Yalan tüketiminde aşırı savurganlık üst seviyelere tırmanmış, bol keseden etrafa saçılıyor. Yalancılar hiçte tutumlu davranmıyorlar. Bu gidişle eldeki stoklanmış yalanlarını de tüketip iflas bayrağını çekecek duruma düşecektir.
Yalancılığı meslek edinenler, yalan makinesine bağlanıp testten geçirilseler sonuç abartısız olarak en az “120 promil yalan” foyası ortaya çıkar…
Yalan söylemekten zevk almak, başlı başına kronik bir hastalıktır. “Yalandan kim ölmüş” düşüncesine kapılmak yersizdir. Belki yalan öldürmez ama yalana maruz kalanlar her gün ölmeye mahkûm olurlar.
“Yalan, kurşun ve hırsız gibi adres sormaz. Yalan ateş gibidir, düştüğü yeri yakar.”
Yalanı yok etmek mümkün müdür? Hayır. Çünkü dünya var oldukça ölümsüzlüğünü sürdürecektir. Onsuz da yaşanmıyor, yaşamın süsü, aksesuarıdır yalan.
Yalana put gibi tapanlara göre de, “Yalansız bir hayat çekilmez, anlamı kalamaz”
“İyi yalanlar!” dileğiyle.
