“ÖMK’nın Yarattığı Ayrımcılık ve Eşitsizliğe Son Verilmelidir!”

0
12

Eğitim-Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal; “ÖMK’nın Yarattığı Ayrımcılık ve Eşitsizliğe Son Verilmelidir!”

Eğitim-Sen İskenderun Şubesi üyeleri, Sağlıklı Yaşam Parkında bir araya gelerek, haklarını alarak mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladılar.

Yıllardır ekonomik, sosyal ve özlük haklarına yönelik taleplerinin, insanca yaşam ve insan onuruna yakışır ücret taleplerinin siyasi iktidar tarafından görmezden gelindiğini ifade eden Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal; “Siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarına ilişkin sorunlarına kalıcı çözümler üretmek yerine Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) üzerinden eğitim emekçilerine yönelik ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları hayata geçirmiştir” dedi.

ÖMK’nın neden olduğu öğretmen ayrımının iş yerlerinde huzursuzluğu belirgin şekilde arttırdığını kaydeden Ünsal; “Türkiye’de aynı işi yaptıkları halde farklı statü ve maaş kaleminde çalışmak zorunda kalan, bu kadar farklı ve dengesiz ücretlendirme uygulaması yapılan ikinci bir meslek grubu bulunmamaktadır. Eğitim emekçilerinin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren ve eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran ÖMK sonrasında aynı işi yapan öğretmenler arasında ciddi ücret eşitsizlikleri ortaya çıkmıştır.

Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Kariyer Basamakları Sınavı sonucunda 67 bin öğretmen ‘başöğretmen’, 517 bin öğretmen ‘uzman öğretmen’ unvanı almıştır. Sınava girmeyen ve on yıldan az kıdemi olan öğretmen sayısı ise 400 binin üzerindedir. Göreve yeni başlayan bir öğretmenin maaşı bugün 12 bin 224 TL’dir. Bir okulda aynı derse girip, tamamen aynı müfredatı işleyen ve 25 yıllık kıdemi olan üç öğretmenden kariyer basamakları sınavına girmeyen normal bir öğretmen yaklaşık 14 bin 200 TL; ‘uzman öğretmen’17 bin TL; ‘başöğretmen’ ise 19 bin 500 TL maaş almaktadır.

Okullarda ‘başöğretmen’ ve ‘uzman öğretmen’ unvanı alan öğretmenler aynı derece ve kademede görev yapan öğretmenlerden daha yüksek maaş almaktadır. Örneğin 1. ve 2. derecede olan bir ‘başöğretmen’ aynı derece ve kademedeki diğer meslektaşlarından net 4 bin 944 TL; ‘Uzman öğretmen’ ise aynı derece ve kademedeki meslektaşından farklı bir iş yapmadığı halde net 2 bin 472 TL daha fazla maaş almaktadır. Aynı işi yapan, aynı müfredatı uygulayan öğretmenler arasında derece ve kademe farkı dışında göstermelik bir sınav üzerinden bu kadar ücret farkı olması adaletli bir uygulama değildir. Aynı işi yapan öğretmenler arasında bu kadar yüksek maaş farklılığının olduğu bir eğitim sisteminde eşitlikten, adaletten ve nitelikli eğitimden bahsetmek mümkün değildir.

Sendikamız yıllardır sadece öğretmenlerin değil, eğitim kurumlarında çalışan tüm eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Nitelikli eğitim için öğretmenler kadar emeği olan idari ve teknik personel, yardımcı hizmetliler sınıfı ve 4-B statüsünde çalışan eğitim emekçilerinin hakları ve talepleri de dikkate alınmalıdır. Sadece öğretmenlerin değil, tüm eğitim ve bilim emekçisi arkadaşlarımızın çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi hedeflenmelidir” diye konuştu.

“Yoksulluk Sınırının Üzerinde, Eşit İşe Eşit Ücret Talep Ediyoruz!”

Eğitim-Sen olarak 14 Mayıs seçimleri sonrasında oluşacak yeni hükümetten taleplerini de sıralayan Ünsal şunları talep etti;

“-ILO-UNESCO ortak metni olan Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı’nı esas alan yeni bir meslek kanunu hazırlamalıdır.

-Kamuda en düşük maaş yoksulluk sınırı üzerinde belirlenmelidir.

-Mevcut ücret farkları derece ve kademe gibi kriterler dikkate alınarak,‘eşit işe eşit ücret’ ilkesi doğrultusunda düzenlenmelidir.

-Kamuda maaşlar başta olmak üzere, ekonomik, sosyal ve demokratik hak ve özgürlüklerimiz siyasi iktidarın ya da Cumhurbaşkanı’nın insafına bırakılmamalıdır.

-Sendikalarımızın ilk kurulduğu yıllardan bu yana temel talebimiz olan grevli toplu sözleşmeli sendika hakkıyasal güvence altına alınmalıdır.

-Deprem sonrası okulların tamamı açılmasına rağmen eğitim emekçilerinin büyük bir çoğunluğuna hala kalıcı barınma alanları verilmemiş emekçiler mağdur edilmiştir. En kısa zamanda kalıcı barınma alanları tesis edilmelidir.

-Hala artçı sarsıntıların ve deprem riskinin devam ettiği, enkaz kaldırma çalışmalarının sürdüğü bölgemizde gerekli çalışmalar yapılarak evi yıkılan tüm halka en kısa zamanda evleri bedelsiz teslim edilmelidir.

-Göreve çağrılan tüm eğitim emekçilerine ders ve öğrenci yetersizliği gerekçe gösterilmeden ek ders ödemeleri yapılmalıdır.” (Haber: İlyas Edip TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here