Seçime Günler Kala

0
16

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Yazılarım geç giriyor yayına dünkü yazımın miadı geçmiş oldu. Şimdi CHP genel başkanı Sayın Özel’e ki çok yakından izliyorum ve politikasını destekliyorum tabi bazen eleştirsem de ki bunu herkese yaparım; başarı ve yol açıklığı diliyorum.

Ve sevgili okuyucularım seçime günler kala çarşı pazarda pahalılık cep yakmaya hız vermiş gibi? Neye dokunsanız ateşe dokunmuş gibi elinizi hemen çekiyorsunuz ama artık bunları yazmanın bir anlamı yok çünkü asgari ücretliler ve emeklilerin bu durumdan müthiş mustarip olduklarını sağır sultan bile biliyor ve tabi bizlerde yakinen yaşıyoruz. Tabi bunun yanında da birçok şeyi!

İstanbul’da bu günlerde çorba dağıtıyor AKP adayı Sayın Kurum. Sayın İmamoğlu ise üç çeşit yemek, yanına meyve ya da tatlı. AKP’nin karanfilli reklamları da bir başka güzel yani. Nasıl romantik, nasıl nahif valla bu reklamları hazırlayanları kutluyorum ancak ne yazık ki bu incelikten bendeniz bir şey anlayamıyorum. Çünkü zaman romantizm zamanı değil gerçeklerin zamanı. İnsanlar çocuklarını çöpe bırakacak duruma gelmiş yoksulluktan, önüne gelen silah takmış beline gelişi güzel insanların üzerine sıkıyor. Bir zamanlar “kedi payı” dediğimiz ciğer şimdi yüzlerce liraya bile alınamıyorsa, köpeklere verdiğimiz kemikleri almak için bile kuyruğa giriyorsa insanlar, ucuz et için sabahın 5’inde soğukta emekliler kuyruklarda ise kapı önüne konan bir karanfil valla bendenizi bozuyor, affınıza sığınırım valla azıcık kabayım bu günlerde çiçek böcek bana ters geliyor!

Ya bizde neler oluyor?

Seçim jestimi desem, sempati toplama isteğimi, incelik mi desem bilmediğim bir şekilde AKP İskenderun Belediye Başkan Adayı Sayın Mehmet Dönmez, -kadın kolları önermiş olabilir- evlere eşarp dağıtıyor. İyi güzel ama keşke onlarda eşarp yerine depremde evlerini barklarını kaybetmiş insanlara uğrayıp hala çadırlarda yaşayanların ihtiyaçlarını sorsalar. Zar zor prefabrik evler yapabilenlere herhangi bir ev aleti, örneğin altı tabak, altı kâse, altı kaşık, çatal, bardak gibi eşyalar alsalar. Bir mini fırın ya da ihtiyaçları neyse onu alsalar daha makbule geçerdi diye düşünüyorum. Doğrusu bendeniz şahit olduğum evlerin hiç birinde bu eşarplara ihtiyaç yoktu almamak ise bizim örf ve âdetlerimize aykırı teşekkürlerimiz ve güler yüzümüzle kabul ettik kolaylıklar diledik ancak eşarbı da bir kenara bıraktık yazık değil mi? Hepimizin kullanmak gerektiğinde kullanabileceğimiz bir örtümüz var çok şükür. Demem odur ki insanlar yoksulluğun dibindeyken boşa giden her kuruşa karşıyım valla ne yapayım… “Her kuruşun gideceği sağlam bir yer olmalı” diyorum jest ya da gösteriş olsun diye değil. Zaman bu zaman çünkü. Keşke öyle bir zamanda olsaydık, geçmiş her zaman çok güzel değildi, özlenecek hiç değil! Ancak şimdi özlüyoruz ve dilerim geçmişten alınacak dersler var onların ayrımına varabiliriz artık!

Ancak yine de iyi niyetle yapılan her şey için teşekkürlerimizi sunuyoruz, ayrımsız, gayrımsız. İskenderun ve Hatay için ve en önemlisi sevgili ve tek yurdumuz “İşimiz gücümüz Türkiye” diyerek hizmet yarışında olan herkese kolay gelsin, Allah yolunu açsın ve biz onların yanında arkasındayız diyoruz.

Ve son bir söz söylemek istiyorum, zaman küsmek zamanı değil, gönül koymak “ben” demek zamanı hiç değil. Zaman “Ayrımsız gayrımsız ve yalnızca Türkiye zamanı” bunu lütfen unutmayalım sevgili okuyucularım ve oyumuzu “Önce Türkiye” diyerek atalım. Bizler kişilere değil ülkemize borçluyuz bunu, bizi bu günlere getirenlere yoktan var edenlere. Buradan Şair Necmettin Halil Onan’ın “Bir Yolcuya” adlı şiirinin ilk mısralarını alıyorum.

“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir”
diyorum ve oyumuzu atarken bunu göz ardı etmeyelim.

Ve şimdilik sağlık ve sevgiyle kalalım sevgili okuyucularım, her zaman her yerde ayrımsız gayrımız… Yase

& & & & &

Allah’ım Konuş Benimle!

Bir gün, bir adam ellerini açıp yalvardı: “Allahım! Konuş benimle!”

Tam o sırada bir çayırkuşu adamın bahçesinde en son şarkısını söylüyordu. Ama adam çayırkuşuna hiç kulak vermedi ve yakarmaya devam etti: “Allahım! Benimle konuş!”

Az sonra hava aniden kapandı, gök gürültüsü ve şimşekle birlikte kuvvetli bir yağmur başladı. Fakat adam bunlara hiç aldırış etmedi, yakarmaya devam etti: “Allahım! Seni görmeme izin ver!”

O böyle yalvarırken, sağanak yağmur sona ermiş ve güneş bütün ihtişamıyla ışıklarını adamın evine kadar taşımaya başlamıştı. Fakat adam bu manzaraya aldırış bile etmedi. Her gün gördüğü bir şey değil miydi bu? Yalvarmaya devam etti adam: “Bana bir mucize göster Allah’ım!”

Böyle yalvarırken, yakınlardaki evlerden birinden yeni doğmuş bir bebeğin ağlayışları geliyordu kulağına ama o bunu da fark etmedi. Üzüntüsünden ağladı, ağladı… “Cevap ver bana Allah’ım! Burada olduğunu bilmemi sağla!”

Tam o an, bir kelebek gelip adamın koluna konmuştu. Ama görmemekte, duymamakta ve bilmemekte ısrar eden adam öbür eliyle kelebeği iteleyip kovdu. Sonra da: “Allah’ım! Neden, neden bana

bir cevap vermiyorsun?” diye ağlayıp, yakınmaya devam etti…

Günün Şiiri

Özgür Birlik

Orman ateşi saçlı karım

Isı şimşeği düşünceli

Kaplan ağzında susamuru bel’li karım

En iri yıldızlar demeti ağızlı kokart ağızlı karım

Ak toprak üzerinde ak sıçan izi dişli karım

Amber dilli perdahlanmış cam dilli

Kesilmiş kurban dilli karım

Gözlerini açıp kapayan bebek dilli

İnanılmaz taş dilli karım

Çocuk elyazısı elifi kirpikli karım

Kırlangıç yuvası kenarı kaşlı

Kışbahçesi tavanı şakaklı arduvaz şakaklı karım

Cambuğusu şakaklı

Şampanya omuzlu karım

Buz altında kalmış yunus başlı çeşme omuzlu karım

Kibrit bilekli

Rastlantı parmaklı kupa beyi parmaklı karım

Kesilmiş saman parmaklı

Zerdeva koltukaltlı karım

Saint-Jean gecesi ve kurtbağrı koltukaltlı karım

Deniz köpüğü ve bölme kollu karım

Değirmen ve buğday karışımı kollu

Füze bacaklı karım

Umutsuzluk ve saat makinesi devinimli karım

Mürver ağacı iliği baldırlı

Baş harf ayaklı karım

Anahtar demeti ayaklı su içen gemi işçisi ayaklı karım

İncili arpa boyunlu karım

Val d’Or boğazı boyunlu

Sel yatağının ta içinde sözleşmek boyunlu karım

Gece göğüslü

Yakut potası göğüslü karım

Çiğ altında gül görüntüsü göğüslü

Günlerin açılan yelpazesi karınlı karım

Dev pençe karınlı

Dikey uçan kuş sırtlı karım

Civa sırtlı

Işık sırtlı karım

Yuvarlanmış dövülmüş taş ve ıslanmış tebeşir enseli

Ve biraz önce içilen bir bardağın düşüşü enseli karım

Tekne kalçalı

Avize ve ok tüyü kalçalı karım

Ak tavuskuşu tüyü sapı kalçalı

Duyulmaz dengeli

Kumtaşı ve amyant kabaetli karım

Kuğu sırtı kabaetli

Bahar kabaetli karım

Glayöl kasıklı

Altın damarı ve ornitorenk kasıklı karım

Yıllanmış bonbon ve yosun kasıklı karım

Ayna kasıklı

Islak gözlü karım

Menekşe zırh takımı ve mıknatıslı iğne gözlü karım

Uçsuz bucaksız çayır gözlü

Hapishanede içilecek su gözlü

Hep balta altında kalan odun gözlü

Su düzeyi gözlü hava toprak ve ateş düzeyi gözlü karım

André BRETON / Çeviri: Selahattin HİLÂV

Kalbimin Işıkları

Kalbimin ışıkları sönerken

Yeni yeni aydınlanan yolları

Tekrar karanlığa büründü

Tek ışığım gözlerindi

Gözlerinle beslenirdi sevgim

Yokluğunla parçalanırdı

Alışmak istesem de sensizliğe

Bana engel oldu ellerin

Çok vakitler yalnızlıkla

Boş vakitler sensiz geçti

Adını taşıdığın çiçeklerle

Süslerdin hayalimi

Berke FAKIOĞLU

Günün fıkrası

Anahtar Sende Dimi

Bir gün doktorlar 3 deliyi testten geçireceklermiş. Bu yüzden duvara bir kapı resmi çizmişler. Doktorun biri: “Birinci deli gelsin” demiş. Deli gelmiş açmaya çalışmış, çalışmış açamamış.

Diğer doktor: “İkinci deli gelsin” demiş. O da zorlamış, zorlamış ama kapıyı açamamış

Doktor: “Üçüncü deli gelsin” demiş. O durmuş, durmuş sonra açmaya çalışmış, açamayınca biraz durmuş.

Doktorlardan biri diğer doktorun kulağına fısıldayarak: “Galiba bu anladı” demiş

Sonra 3.deli demiş ki: “Anladıımm anahtar sende dimiiiiiii……..:))))))))”

Günün Sözü

Kaptanın ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz
Lukıanos

Varacağın yeri bilmiyorsan vardığın yerlerin hiçbir önemi yok.
Altınları zamanla biriktirerek satın alabilirsiniz. Ancak zamanla biriktirdiğiniz altınları vererek geçen zamanı asla satın alamazsınız.
Haksızlığa sapıp bütün insanlar seni takip edeceğine, adaletle hareket edip tek başına kal, daha iyi.
Düşünmekten öğrenmek, zaman kaybetmektir.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here