Gidişiniz Muhteşem Olacaktır

0
55

Sanat Yazısı

Değerli Okurlarım, yeni nesli bilmeyebilir ama olgun yaşta olanlar şöyle bir geriye baktıklarında neler görürler neler. Mazi de ve mazide yaşananlar da unutulmaz.

Mazimize ışık tutan denenmiş, süzgeçten geçmiş öyle güzel atasözlerimiz vardır ki; şimşek çakmış gibi günümüze kadar gelmiş ve de saygınlığını yitirmemiştir. Birkaç tanesini söylemek istiyorum.

Saygının olmadığı yerde sevgi de olmaz, arada bir dilini ısırmayı unutma, tebessümle ve güler yüzle dargın olma, atasözlerimiz saymakla bitmez ve de doğruluğundan kimsenin kuşkusu yoktur, doğal olarak ne zaman söylendiği de belli değildir. İyi ki öyle…

Ülkemizde son yıllarda çok ilginç olaylar yaşanıyor. Elalemin giyimine kuşamına karışmak, sözlerini eleştirmek, bazı zevklerini süzgeçten geçirmek bir kesimin üstüne vazife olmuş gibi.

Alnı hafiften secde görmüş olanlar ülkemizde allame-i cihan adeta. Bunlar genel olarak sigarada içmezler, alkol de kullanmazlar. Allah nasip etmemiş de ondan. Biraz da korku belası… Bildiğiniz gibi insanlarımız ayrıştırıldı. Bizden, onlardan gibi…

Şort giyen kadınlarımıza saldırmayı size kim öğretti ve de onları tokatlamak senin ne haddine, öyle bir lüksün var mı?

Şu anda hayatta olmayan biri aynen şunları söylemişti… Bana yirmi sene yeter ve her şey hallolur… Cennetin parsellendiğini herkes ondan duymuştu. Burada amaç, dini istismar ederek inananları kandırarak sömürmek. Bu yalanların dinle uzaktan yakından ilgisi olabilir mi?

Yeryüzünde onlar kadar uyanık ve sahtekar yoktur. Bir anda hemen Allah’ın kitabını aşağı indirirler. Duygu sömürüsünü onlar kadar kimse beceremez. Bir dilekçeyi yüz bin liraya yazan cübbeliler vardı ve yanıtta çok ilginç…

Bizim yazdığımız dilekçe çok hayırlıdır…

Birisi de çıkıyor… “Ne dediler de yapmadık, ne istediler de vermedik” diyor ve daha sonra da, “Bizi iğfam ettiler, aldatıldık, kandırıldık, rabbim bağışlasın, milletten özür dileriz…” Ya öyle mi?

Muhalefet lideri bağırıyor; Delikanlı bir savcı arıyoruz…

Birisi çıkıp da “Ben buradayım” diyemiyor. Öylesine korkutulmuş, sindirilmiş bir ülkede yaşıyoruz. bunların yatacak yeri var mı yok mu bilmiyorum…

Gözünü karartan biri de şöyle haykırıyor… “Size oy verdiysem elim kırılsın, gelişinize de ben karar vermedim ama Gidişiniz Muhteşem Olacaktır…”

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Deveye Diken Yarar

Değerli Okurlarım, dünyada da, ülkemizde de her geçen gün bazı şeylerin değiştiğine ya da unutulduğuna tanık oluyoruz. Bazı alışkanlıkların alt yapısı sağlam olduğundan unutulması da mümkün değil, buna birazdan ayrıntılı gireceğim.

İlkokuldayken ve okullar tatil olduğunda merhum babam beni kunduracı bir arkadaşının yanına çırak olarak verirdi. Dört beş yıl rahmetle andığım ustamın yanında çalışırdım. Ustam tatil olmasını dört gözle beklerdi. O dönemde okuma-yazma oranı o kadar düşüktü ki; müşteriden alınan verilen parayı mutlaka bana saydırırdı. Diğer çıraklara 25 kuruş haftalık verirken, bana iki lira haftalık verirdi.

Zanaat öğrenmek için önce çırak olacaksın daha sonra kalfa ki; bu kalfalık unvanı usta dediğimiz kişi tarafından verildi. Rahmetli ustam derinin de köselenin de en iyisini kullanırdı. Sağlam karakteri ve kaliteli işiyle de temayüz etmişti.

Bu paragrafla şunları anlatmaya çalışıyorum…

Eskiden aileler okullar tatil olduğunda çocuklarını bir zanaat öğrensinler diye çırak olarak bir yere verirlerdi. Şimdi öyle değil artık. Meslek liselerinin çoğalmasıyla çıraklık hadisesi toz oldu gitti. Bazı mesleklerinde kaybolmaya yüz tuttuğu gibi.

Altyapısı sağlam olan Kasımpaşalı bir arkadaşım aynen şöyle söylemişti:

“Bu millet bir şey bilmiyor ve deveye diken deyip duruyor. Bu işi bileceksin ustaların da iyi olacak, altyapın da sağlam olacak. Çaldı deniliyor ya bu ifade hukuki değildir sadece siyasidir. Siyasiler çalıp çırpsalar bile buna çaldı denilmez bunun hukuki bir adı vardır USULSÜZLÜKTÜR.

Bu usulsüzlüğün bir de siyasi adı vardır. Bunun adı da YOLSUZLUKTUR. Bunu herkes beceremez, altyapın iyi olacak, tecrübeli olacaksın başka türlü olmaz. Siyasetçi dürüst olacak, aynı zamanda gemicikmiş, ayakkabı kutusuymuş, ihale, mihale, uçakmış, bunlardan kimseye söz ettirmeyeceksin. Haberim yok diyeceksin… Tepeden aşağı inmeyeceksin, hep orada kalacaksın…”

İnsanlar da iyice garipleşti. Yalan söyleyeni seviyorlar, çünkü hoşlarına gidiyor. Gerçekleri söylediğin zamanda düşman oluyorsun, düşman kazanıyorsun.

İnsanlar farklı bir hesap ve benzeri dokümanlar içinde, sonraki günlerini düşünüp kendine göre önemli planlar yapma peşinde. Öyle ki başkaları içinde planlar yapmaktan geri durmuyor. Bilmiyorlar ki; hak ve adalet çiğnendikten sonra o iğreti yükselenler aşağı düşmeyecek mi?

İnsanlar tüm sıkıntılarını adil olmayan ve adaletsiz davranan, insan haklarını çiğneyenlerin yüzünden çekmiyor mu?

Bu insanlar nedense DEVEYE DİKEN YARAR misali o adaletsiz insanları hep baş tacı yapıyor. Yönetim adil olmadıkça hiçbir şey düzelmez ve inanın ki düzelmeyecek de…

İnsanlar bedel ödemek zorundaymış gibi, bazen seçtiklerinin ve bazen de seçmediklerinin gazabına uğruyor. Ne kadar ilginç değil mi?

Makalelerimizde, şiirlerimizde umutların yarınlarda olduğunu söylüyoruz. Bu ifade tamamen doğru ama yarınlar yok, yarınlar meçhul ve herkes için sadece bugün vardır. Yaşam defterini açtığımızda yarınları değil, bugünleri okuyacağız. Vicdanlı olacağız, akıllı olacağız, dengeli, merhametli ve adil olacağız. Aksi halde birileri çıkar (o kişi var zaten) makaleme attığım başlığın devamını getirir. Onun ağzını kapatın…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Söylenecek Sözler

İnsanlar torunlarını kucağına aldığında ya da biraz büyüdüklerinde, onlara geride bıraktığı yaşamla ilgili güzel şeyler söyleyebilmeli. Bunu söyleyemiyorsan, Allah sana nasip etmemişse, sen bir zavallısın, acınacak insansın. Seni hiçbir şey kurtaramaz.

Günün Sözü
Kim Olduğun Anlattığım Gibidir!

Öcal’dan İnciler
Şeytan da Sizinle Aynı Fikirde

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here