Değerli okurlarım, Makedonya Kralı 2. Filip’in oğlu Büyük İskender, Anadolu’yu istila edip İskenderun’a gelmiş ve o zaman bir iskele konumunda olan şehrimizde ordusunu dinlendirmek istemiştir. Buraya kadar olanını daha önce anlatmaya çalıştım, hatırlayacaksınız.
Bu konuda, uzman tarihçilerin anlattıklarına göre, sporu çok seven Büyük İskender, sahilde, kumlar üzerinde askerlerine spor yaptırmıştır. Muhtemelen ilk “Plaj Sporu”nun şehrimizde yapıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Zaten Büyük İskender’in kendi ülkesinde “Disk” atma şampiyonu olduğu da duyumlarımız arasında.
Bir önemli konu daha var… Dinlemek amacıyla bile olsa, Büyük İskender’in şehrimizde bulunması “Erguvan” renkleri de gündeme getirdi. Çünkü Büyük İskender, komutanları ve atlarının pelerinleri erguvan rengindeydi. Yine bildiğiniz gibi, İskenderiye şehrini kuran Büyük İskender, şehri baştan aşağı erguvan rengine boyatmıştı.
Erguvan rengi ve tonları, Lale gibi sonradan ülkemize gelmeyip, mazisinin yüzlerde asır öncesine dayandığını da altını çizerek söylemeliyim… Evet, milattan önceki yıllarda bile şehrimizde, öyle ya da böyle bir plaj ve “Plaj Sporu” yapılmışken, aradan geçen bunca zaman içinde, böyle bir yaklaşım olmadığı gibi, insanlara hizmet “Halk Plajı”nı belli bir nedenle kapatmışız.
Şimdi, plaj ve plaj sporu konusunda kime ne diyelim, kimlere derdimizi anlatalım. Umutsuzluğa düştüğümüzü söylemeye çalışmıyorum. Çünkü spor seven, sporla iç içe olan Belediye Başkanımıza güveniyoruz. Genel seçimden sonra kapısını çalarak bu önemli konuyu kendisine ayrıntılı biçimde anlatmaya çalışacağım.
Eminim ve inanıyorum ki Belediye başkanımız bu konuya gereken hassasiyeti gösterecek ve de gerekeni yapacaklardır. Şimdiden teşekkürler.
Futbol nedir biliyor musunuz? Makalemiz daha da güçlensin diye şu paragrafı sunmak istiyorum…
“…Stada girdiniz ve tribünde oturuyorsunuz ama müsabakanın başlamasına daha iki saatten fazla zaman var. Sağa dön sola dön vakit geçmek bilmiyor. Takımınızın sahaya çıkmasını beklemek, sadece onu seviyorsunuz diye başka takımlara antipati duymak. Rakı kadehini bitirip, şişede bir şey kalmadığını görebilmek… Kalbinizin bir anda tik tak, tik tak deyip yüreğinizin kum saatine dönmesi. Her şeyin sıfırlandığı ve delikanlılık adına racon kestiğiniz an. Zamanın dışarıya değil de, yüreğinizin ta derinliğine akması. Maçtan sonra rakip taraftarlardan birinin kafasını gözünü yarma isteği…”
Bu paragraf uzayabilir de yerimiz doldu. Sanat ve kültür sayfamızda ayrıntılı biçimde sizlere sunacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
