Değerli Okurlarım, dün dinamobet sizlere kısa-kısa da olsa bilgiler sunmaya çalıştığım bu üç değerli komutanı neden anlattım? Tamam, kabul etmek gerekir ki, bu üç İskender’de ülkeler fethetmişler, ünlerine ün katmışlar, kendi insanları adına olağanüstü fedakârlıklar yapmışlar… Bunların hepsi de doğru. Ancak, bazı okurlarım, “Bilgilenmek bakımından bir sakıncası yoktur ama sporla nasıl örtüştürülür” diyenler için, böyle düşünen dostlarım için açıklamada bulunmak istiyorum. Bu açıklamayı da ikna için yapmıyorum.
Efendim, futbolu, sadece meşin yuvarlağı tekmelemek olarak kabul edersek tabi ki böyle tarihi bilgiler uyum sağlamaz, göze de kulağa da hoş gelmez. Futbolun kariyerine baktığımızda; başında şeytan tüyü dikili ve temaşa zevki en üst düzeyde olan, bütün spor dallarının lokomotifi olmakla beraber onları pasifize eden bu ayak oyunun da her şey vardır.
Yıllar önce, hem köşemde ve hem de kendim hazırlayıp, kendim sunduğum televizyon programlarında aynen şunları söylemiştim… Futbol en önemli bir sektör konumundadır, futbol bir şiir, romandır, futbol tarihtir, coğrafyadır, futbol romandır, edebiyattır ve de fizik kurallarını alt üst eden müthiş bir hadisedir, demiştim… Futbolun bu özelliklerini de ayrı-ayrı sizlere sunmuştum.
Bitmedi… Futbol (top garın mı doyurur) diyen ve onu günah sayan çok küçük bir kesim hariç, bütün insanları peşinden koşturmuyor mu? Başbakan’ın bile futbolu sevdiğini inkâr edebilir miyiz? Tesisler konusunda, futbolun önünü kesen hangi spor dalı var? Kapitale gelince; birçok devletin yıllık bütçesi kadar kapitale sahip ve her geçen gün daha da güçlenmektedir.
Bu nedenler, futbol her şeye kadir ve de anlatmakla bitiremeyiz. Getirisi götürüsü üst düzeyde seyreden muhteşem bir hadisedir futbol. “Plaj Sporu” konusunda Büyük İskender’den söz ettim. Neden söz ettim dersiniz? Onu da yarın ki sayımızda açıklayacağım. Tarihi hatırlamakta çok büyük faydalar vardır, hatırlamak güzel şey…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
