Futbolda Gelişen Olaylar (5)

0
48

Değerli okurlarım, millet olarak çok önemli özelliklerimiz vardır. Vefakârız, cefakârız, efendiyiz, toleranslıyız falan… Hatta gece yarısı yürürlüğe giren zamlara bile eyvallah deriz. Yukarıdakiler alınmasın, gücenmesin, rahat çalışsınlar diye elimizden geleni yaparız. Bu kadar mı? Bir kişinin kaprisi uğruna, fidanlarımızı yaşamlarının baharında toprağa vermekten çekinmeyiz. Kanımız, gözyaşlarımız içimize akar yine de ‘gık’ demeyiz. Bu kadar asalet, zarafet hangi millette mevcut bilemiyorum.

Kasımpaşalı bir arkadaşım var, dinci gibi gözükür de dinle imanla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Geçenlerde bana aynen şunları söyledi: “…Öcal Ağabey, bu millet tam bana göre. Ne desem alkışlıyorlar, elleri üzerinde arşa yükseltiyorlar, her elde beş parmak var biliyorsun. Futbolda ‘beş yıl Avrupa’ya ayak basmayalım, gitmeyelim’ dedim. Benim çömezde aynı şeyleri söyledi. Kimseler itiraz etmiyor. Benim çömezle kimse hükümet olmak istemedi. Doğal olarak başka birine, Kılınç’lı birine bu görevi vermem gerekiyor. Hiç öyle yanlışa düşer miyim? Anında hükümeti kurarlar, ne saray kalır ne de başka bir şey…

Ülkemizde futbolla beraber her konuda önemli gelişmeler oluyor. Bu gelişmelerin en önemlileri bana göre şunlar: Öğrencisiz Milli Eğitim. Taraftarsız Futbol Müsabakaları! 400 Milletvekili İle Ülke Yönetimi. Sağdan Yürümenin Faydaları! Bu saydıklarımı alt alta yazıp topladığımız zaman neler çıkıyor hiç düşündünüz mü? Ben birazcık düşündüm ve şunlar olabilir diyorum. Futbolun sadece topu tekmelemek olmadığını herkes de biliyor, Kasımpaşalı zaten biliyor. Evet, tekmeleyenlere futbolcu deniliyor ama onu içeriğinde öyle şeyler var ki, doludur ve dopdoludur.

Trakya Bölgemizin yüzü suyu hürmetine Avrupalı sayılıyoruz. Muasır medeniyet seviyesine ulaşabilmek için Avrupa ile yakın olup bazı aktiviteler yaratmamız gerekmiyor mu? Bunları düşününce tamamen Asyalı oluyoruz. Bırakın yakın ilişki içinde olmayı, futbolu yöneten o medeni insanlara kafa tutuyoruz. Onlar efendiliğinden ses çıkarmıyorlar. Biz ise kalabalığımızdan bu işin nereye varacağını kestiremiyoruz. Bildiğiniz gibi, ağzımızdan çıkanlar bir tarafa yazılıyor.

Nedense bazı gerçekleri algılayamıyoruz. Yaptığımız yanlışlar bizim gururumuzu okşuyor ama UEFA’nın da AB’nin de tam istediği şablonu yaratıyor. Şu ifadeyi siz okurlarım çok beğenmiştiniz, yinelemek istiyorum… ‘Sizi sevmeyebilirler ama dürüstlüğünüzden dolayı saygınsanız gönül adamı olmuşsunuzdur, kimse size zarar vermeyi düşünmez…’

Sporda beş yıl Avrupa’da olmamak, onlarla beş yıllığına irtibatı koparmak nasıl bir düşüncedir anlamak mümkün değil. Beş yıl sonra kaldığımız yerden başlayabilecek miyiz? Aklıselim sahipleri bunu çok düşünürler ama onlar bunu düşünemezler çünkü acz içindedirler, amaçları tamamen başkadır. Yalanın binası olmaz. Altın nesil deyip de, üçüncü dünya ülkelerine göz kırpmanın da ne anlama geldiğini de artık herkes biliyor, gizlemeye de gerek yok. Yalandan, şaibeden arınmış bir toplum olmakta büyük faydalar vardır. Öncelikle bunu içimize sindirirsek, inanın büyük mesafeler kat etmiş oluruz.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here