Değerli okurlarım, genç bir gazeteciyken de bu tür başlıkları attığımı düşünüyorum ve bu nedenle de bu ve buna benzer başlıkların hoşunuza gittiğini tahmin etmekteyim. O zaman bile serzenişte bulunanlar fazlaydı ama şimdiler de bile o örümcek kafalar hala mevcut. Hani arada bir söz ediyorum ya, “Top garın mı doyurur” işte onlardan söz ediyorum.
Futbol, karakteri gereği sert bir spordur ve iyi niyetin daha fazla itibar gördüğü bir ayak oyunudur. Bu tepükleme her tarafta oynanır, yeter ki kaleler belli olsun. Günümüz futbolunu yarım asır öncesine götürmeyiz, bildiğiniz gibi her geçen gün kurallarıyla birlikte aşama yapıyor, üstüne koyuyor. Futbol sanat olmaya sanattır da, bunu hazmedemeyen bazı yönleri de bulunmaktadır. Anlatacağım bu istisnalar insanın gururunu yerle bir ediyor.
Düşünün ki, bir Trakya ya da Konya ilimiz kadar nüfusu ve yüzölçümü olan bir rakiple sıradan bir maç ya da bir resmi turnuvada mücadele veriyoruz. Bu insanların karşısında eziliyoruz. Biz seksen beş milyonluk bir ülkeyiz, çatır-çatır futbol oynayan bir milli talkım neden çıkarmıyoruz? Demek ki rakiplerimizin büyük çoğunluğu bu işin ilmine vakıf olmuşlar, futbolun nasıl oynanacağını, futbol müsabakalarının 90 dakika olduğunu, bir golün an meselesi olduğunu içlerine sindirmişler.
Şimdi, bir önemli gerçeğin de altını çizmek istiyorum. Hani UEFA’nın iki kupası var ya. Hatırlayacağınız gibi… ŞAMPİYONLAR LİGİ, UEFA AVRUPA LİGİ! Arada bir bu turnuvalarda başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Bunun en büyük nedeni, bu turnuvalara iştirak eden takımlarımızın konsantrasyon konusunu çözümlemiş olmalarıdır. Bu durup dururken olmuyor. Bu takımlarımızda yabancı oyuncuların fazla olması etkili oluyor. Ya da alt yapılarından gereği kadar yararlanan ve alt yapısına önem veren takımlarımız bu işten daha fazla nema kazanıyor. Beni anladığınıza inanıyorum. Alt yapıların öneminden söz etmek istiyor mu bunda da tamamen haklıyım.
Futbol bir sanattır derken, taraftarların da hakkını vermek gerekmez mi? Bu insanlar, sporseverler inanın ki ekmek paralarını maç biletlerine yatırıyorlar. Bildiğiniz gibi renk aşkı burada ön plana çıkıyor. Bu insanlar yani renklerine aşık olanlar takımlarının galip gelmesini öylesine isterler ki, bu uğurda çok şeyler feda ederler. Bir futbolcunun ters bir çalım atması, doksan tabir edilen yere gönderdiği bir şutla takımının galibiyetini sağlaması falan. Onlar zevkten dört köşedir.
Atılan o çalımın ve yapılan o müthiş gölün de bir adı bulunmaktadır. Eskinin bağırsağı düğümledi. Doksanın örümceğini aldı gibi. Futbol bir sanattır tamamda, gerçek bir sporsever olmak da daha önemli bir hadisedir. Golcü müsait pozisyonları değerlendiremeyebilir, bu normal karşılanır. Bir final golü attıysa, kaçırdıkları unutulur da, attığı gol onu zirveye taşır ve de aniden gündeme oturur, fiyatı artar. İşte futbol öylesine acayip bir sanattır. Bu nedenle ileri uçta oynayanların gol pozisyonlarını değerlendirmeleri kulüpleri ve kendileri açısından çok şeyleri halleder. Golü koklamak gerekiyor.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
