İnternet üzerinden işlenen suçlar azalacağına artıyor. Üstüne üstlük birde bunların başına “telefon” dolandırıcılığı da eklendi. Türkiye’nin her köşesinde feryatlar dur durak bilmiyor. Her ikisi de zamanımızın akıllı teknolojisi. Bu konuda deneyim sahibi hackerler, masum vatandaşlarımızı can evinden vuruyor. Anlamadığım şey; bunca teknoloji ağına sahip olan emniyetimiz, bu çeteleri çökertecek önlemler konusunda nerede?
Zamane korsanlarının yaptıkları eylemler, her gün medyamızın konusu! Haksız kazanç sağlayan bu çetelerin, yılda 100 milyar zimmetlerine geçirdiği saptanmış. Demek ki dolandırıcılık da zamana ayak uyduruyor. Acı içerisinde bırakılan saf vatandaşlarımızın sayıları artıkça artıyor. İnternet vasıtasıyla yüzlerce alış veriş sitelerinin, bilgisayarlarımızın her noktasında albenisi var. İnterneti açan çoluk-çocuk genç-ihtiyar, ucuzluğuna kandığı eşyaların mahkûmu oluyor. Sanal ortamdan bizleri can evimizden vuranlar, nasıl çökertilmez anlamış değilim.
Dolandırıcılar; Emniyetin aldığı önlemleri biliyor ve derhal ikinci pozisyonda avlarını yakalıyor. Anlayacağınız, alınan her türlü önleme karşı yeni yöntemler geliştiriyorlar. İnternet suçlularına karşı uygulanan ceza-i işlemler yetersiz. Vatandaşların özel telefon numaralarını ele geçiren bu vicdansızlar, öğrenci, ev kadını, iş adamı, sade vatandaş, akademisyen, yani avlarına kimi kestirdiyseler o!
Geçtiğimiz günlerin birinde, işyerime tanıdık bir bayan geldi. Telaşlıydı, yüzü gözü gerilmiş ve benden faks numarasını istedi. “Hayırdır” dedim. “Ne yapacaksın faks numaramı” dediğimde başından geçen olayı kısaca anlattı. “…Kızım İstanbul’da çalışıyor. Avea’ya telefon borcunun ödenmesi için aramışlar. Oda korkmuş icraya gideceğinden ve bankaya gidip kredi çekip, onlara yatırmış…”
Kadın tir-tir titriyordu. Yakınsan tanırım, öyle ahım şahım bir gelire sahip değiller. Kızı emniyete bildirmiş ama bence giden gitti. İskenderun’da da yakın zaman içerisinde onlarca kişiden bu tür dolandırıcılığı duydum. Hepsi emniyete bildirmiş. Gerçi emniyet bu konuda gerekli açıklamayı vatandaşlarımıza yapıyor. Fakat bence bu açıklamalar yetersiz. Vatandaş bu suç şebekesinin çökertilmesini istiyor.
Şu yazımı okuyan çoğu kişiler internet sahibi. Çoğunun siteleri var. Teknolojiyi kullanma hakları var. Gönderilen elektronik postalarda; örneğin banka müşterilerinden sistem güncelleme istenmekte. “Kullanıcı adı, Şifre, Parola girin” deniliyor. Yanıltıcı bağlantı, kişiyi korsanların kendi sitelerine yönlendirdiği anda öz bilgileriniz artık onların elinde! Deyim yerindeyse faka düştünüz artık. Almanya Bilişim Teknolojileri Birliği “Bitkom” verilerine göre, kişilerin kişisel hesaplarından 2007 yılında tam tamına 13 Milyon Euro aktarılmış. Eskiden dolandırıcılığı bir kişi yapıyor ve anında da yakalanıyordu. Şimdi bu iş tam örgütsel şekilde organize ediliyor. Hatta bu konuda sektör oluşmuş durumda.
İnternet korsanları yani Hackerler, istediği akıllı telefonu istediği şekilde kullanabiliyor. Kafalarına göre site çökertebiliyorlar. Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) verilerine göre de zamane korsanları yılda 100 Milyar doları ellerini kollarını sallayarak zimmetlerine geçirebiliyorlar. Hem de hiç yerlerinden kıpırdamadan. Oturdukları yerden bu işleri yapıyorlar.
İnternet ve telefon yoluyla elde edilen haksız kazanç, “Uyuşturucu ticaretinden” fazla! Özellikle Rusya, Çin ve Brezilya’daki dolandırıcılar, yasa dışı işler için uzmanlar. “Server” denilen meşhur girişimleriyle şöhretler. Bunlar istedikleri bilgisayara girip çıkabilirler. Aynı işlemler akıllı telefonlar içinde söz konusu. Aslında bu Hackerlerin yaşadıkları ülkelerde muamma! Son aylarda hedeflerinde Türkiye var. Gerçi bizlerin de bu konuda art niyetli hackerlerimiz yok değil. Cep telefonlarıyla kendilerine polis süsü veren bu şereften yoksun kişiler, memleketimizde ağına düşürdükleri saf vatandaşları inletiyorlar.
Bu konuda verilen bilgilendirmeleri takip etmeyenler çoğunlukta. Yüz telefon ettiği kişiden birini veya ikisini düşürdüklerinde hedeflerine ulaşıyorlar. Bu işin bir çözümü olmalı. Türkiye, bilgisayar konusunda hızla ivme kazanan ülke. Konularla ilgili özel birimler gerektiği gibi kurulacak bu birimler de gerekeni yapmalıdır. Yapılmadığı takdirde, sıra bugün sana, yarın bana gelecektir.
