Ve Zaman Seçim Zamanı…

0
60

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Ramazan ayı  seçim çalışmaları nedeni ile bol  sloganlı,  iftar yemekleri politikaya endeksli, amacından ve mistik anlamından bambaşka bir şekilde yaşanarak sona erdi ve ondan sonra gelen Bayram her zamanki gibi “bizim zamanımızda” diye başlayan anlatımlar ve hiç değişmeyen yollardaki feci kazalar ve her an değişen hava koşulları ile geçti. Gelecek bayramlarda bu tablo değişir mi? Dilerim değişir.

Ve şimdi seçimlere günler kala siyasiler çalışmalarına hız verdiler. Hepimiz seçimlere kilitlendik. Bugün (dün) CHP başkan adayı Sayın İnce Hatay’da olacak. Günler öncesinden bu güne hazırlanıyor Hatay. An itibari ile İskenderun’dan otobüsler kalkmaya başladı bile Antakya’ya. Eminim görkemli bir toplantı olacak. Diğer adaylarda maşallah ülkeyi dolaşmaya devam ediyorlar. Bazıları resmen “olmaz böyle şey” dedirtecek kadar abartılı, yalan, dolan ya da saçma sapan şeyler söylüyor ya da bildik şeyleri  yineleniyor. Ancak bir gerçek var ki oda Sayın İnce’nin ki başta adayım değildi bunu söylemiştim. Ancak şimdi   fikrim değişti aslında bakarsanız  gönlümden geçenler çok başka ancak şimdi sayın İnce o başka yere en yakın olduğunu TV konuşmaları, hal ve tavırları ile gösterdi. Yolu açık olsun.  Sayın Meral Akşener de keza öyle, doğrusu duruşu ile hepimize esin kaynağı olduğu gibi umut ve cesaret veriyor.

Bendeniz HDP’nin eşit şartlarda seçim çalışmaları yapmasını isterim, demokrasinin gereği olarak. Birbirimizi sevmek zorunda değiliz, fikirlerine katılmak ta, ancak birbirimize saygılı olmak zorundayız. Ve bu seçimde ne yazık ki saygı sözcüğü yerlerde sürünüyor.

Bu seçimlerde ve bütün seçimlerde, bir kemikten particiler vardır, iki fanatikler, üç kararsızlar, dört her dönemin adamları vardır ki en tehlikeliler onlardır. Havanın estiği yöne göre davrananlar onlar seçimin çalışanı, galibi gibi davranırlar hangi taraf baskınsa o tarafmış gibi ki Allah bizi onlardan korusun.

Birde mantıklı olanlar vardır, vatan, millet, hak, hukuk diyenler, işte onların işi en zor olandır. Ne partilerinden mutludurlar ne de onları mutlu eden biri vardır. Onlar bu yüzden asgari de olsa bile hak, hukuk, eşitlik, kardeşlik düşüncesini samimi olarak dile getirenlere oy verir. Yalan dolanı, geçmişi ve geleceği karşılaştırarak duygusal değil mantıklı olarak irdelerler ve oylarını sakınarak, düşünerek, gönül ve vicdan rahatlığı ile kullanırlar kimseye gebe kalmadan. Keşke bütün seçmenler böyle olsa.

Ve sevgili okuyucularım yalan dolan ve döneklerin bol olduğu bir ortamda çeşitli şaibeler ve dedikodularla paranoyak olmaya az kala seçimlere gidiyoruz. Allah sonumuzu hayretsin diyeceğim ama Allah karışmıyor bu işlere yoksa bize neden akıl versin ki? Ama biz aklımıza rağmen yalandan, dolandan, dönekten, hainden ona sığınıyoruz.

Ve sevgili okuyucularım bu güzel vatanda güzel yaşamak elimizde, birbirimizi ayırmasak, sen ben olamazsak, “biz bir bütünüz ayrılamayız” dersek. Duygudaşlık yapıp kendimizi karın tokluğuna satmazsak. Ve yalnızca kendimiz olabilirsek. Ne kadar zormuş ya kendin gibi olabilmek? Hayret valla.

Ve sevgili okuyucularım sağlıkla, sevgiyle, ayrımsız gayrımsız  kalalım. Ve lütfen bu seçimde  oyumuzu kullanalım, bir oy değeri yok sakın kimse demesin bir oy bir kaderi değiştirebilir, nasıl ki bir gülümseme bir yüreği diğerine yakınlaştırır. Yase

& & & & &

Kusur Bazen Bizden Kaynaklanır

Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Ona nasıl yaklaşması gerektiğinden emin değilmiş. Bu durumu konuşmak için aile doktorunu aramış; doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş.

“Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla”

O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş “Hayatım bu akşam yemekte ne var?” cevap yok. Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış “Hayatım bu akşam yemekte ne var?”

Gene cevap yok. Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş “Hayatım bu akşam yemekte ne var?” Hala cevap yok. Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış

“Hayatım bu akşam yemekte ne var?” Gene cevap alamamış. Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş “Hayatım bu akşam yemekte ne var?” “Hayatım beşinci kez söylüyorum, tavuk”

Günün Şiiri

Gerçekten Sevmek

O durmadan kaçıyor;

Sen ardından gitmiyorsan;

O günün her saatinde saklanıyor,

Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;

O sana acıların en büyüğünü tattırıyor,

Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;

Boşuna aldatma kendini,

Onu sevmiyorsun demektir.

Elindeki içki kadehinde,

Dudağındaki sigarada ,

Okuduğun kitapta,

Mırıldandığın şarkıda,

Söylediğin şiirde,

Gördüğün rüyada

Ve yaşaman için

Ciğerlerine doldurduğun havada O yoksa;

Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;

Onu sevmiyorsun demektir.

Renkler onunla değerlenmiyorsa,

Örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının,

Mavi maviliğinin farkında değilse,

Beyaz yalnız o giydiği zaman

Güzelliğini haykırmıyorsa,

Sabahları onu görünceye kadar

Güneş doğmuyorsa

Ve onsuz gökyüzü geceleri Aya, yıldızlara hasret değilse

Onu sevmiyorsun demektir.

Sokakta gördüğün her yüzde

Ondan bir şeyler aramıyorsan,

Güzel bir manzara,

Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,

Uykudan uyandığın zaman

Yaşamakta olduğundan önce

Onu hatırlamıyorsan,

Omuzlarına dökülmüş saçları,

Bir sis perdesinin ardında

Her zaman gülen,

Işık saçan gözleri Aklına gelmiyorsa,

Durup durup avuçlarının

Sıcaklığını özlemiyorsan;

Onu sevmiyorsun demektir.

Dünyada yaşayan öteki insanların

Senin için hâlâ bir değeri varsa ,

Ona karşı tutumunu

Toplumun köhne ve manasız

Kurallarına göre ayarlıyorsan

Ve açık açık Sanki var olduğunu haykırırcasına

Sevgini söylemiyorsan;

Onu sevmiyorsun demektir.

Yok o senin için

Her şeyden değerliyse,

Gözünü yumduğun anda

Onu görebiliyorsan, O bütün şarkılarda,

Bütün şiirlerde, Bütün resimlerde ise,

Ona muhtaç olduğunu

Söylemekten utanmıyorsan,

Senin içten ve büyük sevgine

Karşılık vermeyeceğinden Korkmuyorsan,

Bütün bencil duygularından

Sıyrılabilmişsen Onun için her şeyi,

Ama her şeyi yapacak gücü

Kendinde buluyorsan,

Her hali sana Ayrı ayrı güzel geliyorsa,

Karşısında kendini Bir çocuk gibi hissediyorsan,

İstediği anda onun için Ölebileceksen,

Onun için yaşıyorsan

Ve yine onun için

Bildiğin bilmediğin

Bütün düşmanlıklara

Karşı koyabileceksen,

O her geçen dakika

Sende biraz daha büyüyorsa

Ve kendi kendine bile

Çok sevdiğini bütün Samimiyetinle, İnanmışlığınla

İtiraf edebiliyorsan,

Bir gün o seni hiç,

Ama hiç sevmediğini söylese bile ,

Senin sevginde azalma olmayacaksa

Ve ölünceye kadar onu aşkların

En olumsuzu ile sevebileceksen;

İşte o zaman Onu seviyorsun demektir.

O sana sevmeyi, Gerçek aşkı öğretti.

Sen onu hep sevecek

Ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.

O, hiç sen olmasan bile,

Seni bir parça sevmese bile….

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Günün Fıkrası

Kurtla Sohbet Etmek

Aslan, kurda seslendi: “-Hey kurt! Gel sohbet edelim.”

“-Olmaz. Beni yersin sonra.”

“-Yemem. Bak inanmazsan pençelerimi, ağzımı bağlayayım.”

Aslan, pençelerini, ağzını bağlayınca kurt heyecanla yaklaştı. “-İyi ama” dedi aslan… Neden bu kadar heyecanlanıyorsun ki?”

Kurt cevap verdi: “-Neden olacak? İlk defa bir aslan yiyeceğim de…”

Günün Sözü

Dost, acı söyleyen değil, acıyı tatlı söyleyebilendir.

Mevlana

Affetmek geçmişi değiştirmez ama geleceğin önünü açar.

Paul Boese

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here