Ve… Ve… Ve…

0
76

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? 2 yıl önce 15 Temmuz’da birlik ve berberliğimize indirilmek istenen darbe girişimi büyük bir başarı ile engellenmişti. Ancak ne yazık ki bu uğursuz darbe birçok yaralı ve şehit vermemize neden olmuştu. Şehitlerimize Tanrı’dan rahmet diliyoruz ve bir daha böyle günler göstermesin Allah bize diliyoruz. Gerçi benim tanıdığım Allah’ın işi değil bu işler. Uzun zamandan beri içten içe palazlanıp büyüyen, yıkıcı, hain zihniyetin pis emellerine erişmek için insan kılığında ama insanlıktan nasiplenmeyenlerin ortaya koyduğu, kanlı, vahşi bir yıkım hareketi bu. Ve Allah bu vahşileri emellerine erdiremedi çok şükür.

Pazar günü geç saatlere dek sahilde hiç durmayan siren seslerinden anlaşılmayan konuşmalarla şehitleri anma merasimi yapıldı. Yani zaten darbenin adı korkunç ve bizler darbe çocukları olarak bu olaylardan yılgın ve ruhumuzda gizli bir korku taşıyarak büyümüşüz. En ufak bir sesten tırsar olduk. Bu yüzden kendi içimize, içimize çekildik dün!

& & & & &

Ve  kedicikler… Yıllar yılı Harun Yahya adı altında  dini  kitaplar satıldı, her gazetede reklamları vardı. Merak eden, etmeyen, bir kez o kitapları eline almıştır. Adamlar aynı Feto gibi palazlandı, büyüdü, yine bildik dini motifler kullanıldı. Fetö kapalı, fesli, çarşaflı, Adnan’ın kedicikleri ise  Allah adı ile kendilerine ait TV’lerde çıplak denecek kadar açık, saçık ve ultra makyajlı, afyon yutmuş gibi kadınlı erkekli söyleşiler, dini sohbetler gerçekleştirdiler. Herkesin gözü önünde… Bendeniz bile bir kez izledim şöyle bir dolaşırken ilgimi çekti dini bilgileri ancak sonra deli gibi oynamalara başlayınca? Valla yorum yok.

Zaten maşallah tarikatlar şeyhler ülkesi olduk. Önüne gelen kendini  -Mehdi- ilan ediyor. Mehdi’nin kim olduğunu bir bilse bari… Bazıları kendilerini haşa peygamberin yerine koyuyorlar, faksla gökten mesaj aldıklarını söylüyorlar, bazılarının para ağaçları var  ve bütün bu garipliklere inanan  binlerce insan var. Nedir bu insanların derdi? Neden bu arayış bilen yok. Ancak “içini boş bırakırsan gelir şeytanlar oraya yerleşir” der  bir zamanlar duyduğum bir   atasözü. Bendenizde buna inanırım. Demek bu arkadaşların kendi inançlarında yerini dolduramadıkları boşluklar var. Ve bu boşlukları doldurmak için ortada dolaşan şarlatanların tuzağına düşüyorlar hem de isteyerek. Yani bendenizin bile çevresinde onlarca bu şarlatanlara  uymuş, tandık ve  arkadaşım var. “Zehra”  adlı kitabımda da sözünü ettiğim gibi “ancak sözüm taşa geçiyor ama onlara geçmiyor nasıl bir inançla bağlılar inanılmaz doğrusu.”

Oysa kutsal kitabı gerçekten anlayarak kendi dillerinde okuyabilselerdi, herkes kendine göre yorum yapmasaydı, insanlar dinle, yasaklarla korkutulmasaydı belki bu kadar arayış içinde olmazlardı diye düşünüyorum.

& & & & &

Ve kaybolan çocuklar ve tacizler ve sıcaklar ve vurdumduymazlar ve kendine çok güvenenler ve kendini bir şey sananlar ve öğürtecek kadar yalakalar yüzünden kendimizden, insanlığımızdan utanır olduk. Karabatak gibi başımızı sulara gömüp orada kalmak istiyoruz sonsuza dek.

Ve tabi siyasi durumumuz… CHP2deki acayiplikler say say bitmiyor, ne yapıyor bunlar anlayan yok.

Ve olimpiyatlar… Ne yalan söyleyeyim soluklandığımız tek zaman dilimiydi, üzüldüm bitiğine… Üzüldüm Hırvatlar’ın ikinci olduğuna ama bendenizin şampiyonu yine de onlar… Ama Fransa açık arayla şampiyon oldu. Tabi ki kutlarız. Ve bu son günlerde olimpiyatlar olmasa çok daha sıkıcı geçecekti hayat doğrusu, bendeniz fanatik değilim ama yine de hiçbir maçı kaçırmadım.

Ve sevgili okuyucularım sağlıkla, sevgiyle kalalım her zaman ayrımsız, gayrım sız… Yase

& & & & &

Mesnevi’den

Ağzına Yılan Kaçan Adam

Akıllı birisi, atına binmiş gidiyordu. Yol kenarında uyumakta olan birisinin de ağzına yılan kaçmak üzereydi. Atlı, yılanı ürkütüp kaçırmak ve adamı kurtarmak için atını koşturdu, fakat yetişemedi.

Tutup o adama kırbacıyla birkaç kere vurdu. Uyanan adam, dar­belerin acısıyla bir ağacın altına kadar kaçtı. Oraya bir hayli çürük elma dökülmüştü. Atlı:

– Bunları ye, diye emretti.

– Beyim, dedi adam, ben sana ne yaptım. Eğer bana hakikaten kastın varsa, vur kılıcı öldür. Sana çattığım saat ne uğursuzmuş. Ne mutlu senin yüzünü görmeyene… Dinsizler bile kimseye sebepsiz böyle yapmazlar.

Bir yandan da lanetler okuyor, beddua ediyordu:

-Ya Rabbi, cezasını sen ver, diyordu.

Atlı ise onu dövüyor:

-Koş, diyordu.

Atlı adamı epeyce bir zaman koşturdu. Nihayet adamın safrası kabardı, yediklerini kusmaya başladı. Bu arada yılan da çıktı. Adam yılanı görünce atlının ayağına kapandı:

-Sen bir rahmet meleğisin, dedi, ne mübarek saatmiş ki seni gördüm. Sen beni analar gibi ararken ben eşekler gibi kaçıyordum. Durumu biraz olsun bilseydim sana bu kadar kötü sözleri söyler miydim?! Sükut ederek kızgın göründün, hiçbir şey söylemeksizin kafama vurmaya başladın. Bağışla!

-Eğer ben biraz olsun sana hali çıtlatsaydım derhal ödün patlar­dı, içindeki yılanı bilseydin ne elma yiyebilir, ne koşabilir ne de kusabilirdin. Sen bana söverken ben gizlice, “Ya Rabbi, işimi kolaylaştır” diye dua ediyordum.

İşte bu, akıllının düşmanlığıdır. Akıllının düşmanlığı, ahmağın dostluğundan yeğdir, denilmiştir. Peygamberler, halka içlerindeki yılanı göstermeye çalışır, insanlar ise onlara kötü sözler söylerler, hali anlamazlar..

& & & & &

Kör Dilenci

Kör bir dilenci vardı. Şöyle derdi: -Ey ahali, bana acıyın, bende iki körlük var. O halde bana iki kat yardım edin.

Halktan birisi: -Bir körlüğünü görüyoruz. Öbürü nedir, göster, dedi.

-Sesim çirkin, avazım kötü. Körlük ve ses çirkinliği iki kat kör­lüktür. Sesim yüzünden halkın bana acıması azalıyor. Kötü sesim nereye varırsa bana karşı öfke ve kin meydana getiriyor. Bu iki kör­lüğe siz de iki kat acıyın. Böyle hiçbir yere sığmayan kişiyi siz de gönlünüze sığdırın, hoş görün.

Bu sızlanma yüzünden halkın hepsi ona acımaya başladı. Sırrını söyleyince gönlünün güzel sesi, sesinin çirkinliğini örttü.

Böyle birisinin gönül sesi de çirkin olursa, bu üç kat körlüktür.

Günün Şiiri

Beyaz Bir Sayfada Sana Bakmak

Her şey yapılabilir bir beyaz
kağıtla
Uçak örneğin
Uçurtma mesela
Altına konabilir biri
ötekilerden
Kısa olduğu için sallanan bir masanın
Veya şiir
yazılabilir
Süresi ötekilerden kısa bir ömrün üzerine

Bir beyaz
kağıda her şey yazılabilir
Senin dışında
Güzelliğine benzetme bulmak
zor
Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden
Bir gülden, bir ilk, bir
sonbahardan sor
Belki tabiattadır çaresi
Senin bir güle bu kadar
benzemenin
Ve benim bilinci nasırlı bahçıvan çaresizliğim
Anlarım
bitkiden filan
Ama anlayamam
Toprağın güneşle konuşmasını
Sana çok
benzeyen bir çiçek yoluyla

Sen bana ışık ver yeter
Bende filiz
çok
Köklerim içimde gizlidir
Gelen giden ,açan solan, bere budak
yok
Bir şiir

istersin
İçinde benzetmeler olan
Kusura bakma sevgilim
Heybemde sana
benzeyecek kadar
Güzel bir şey yok

Uzun bir yoldan
geldim
Tedariksiz,katıksız bir yolcuyum
Yaralı yarasız sevdalardan
geçtim
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
Her şeyi anlattım
Olan olmayan,
acıtan sancıtan
Bilsem ki sana varmak içindi
Bütün mola
sancıları
Bütün stabilize arkadaşlıklar
Daha hızlı koşardım
Sever adım
gelirdim
Gözlerinin mercan maviliğine

Sana bakmak, suya bakmaktır

Sana bakmak, bir mucizeyi anlatmaktır
Sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar
tanıktır
Aşk sorgusunda şahanem
Yalnız kelepçeler sanıktır
Ne yazsam
olmuyor;çünkü bilenler hatırlar
Hem yapılmış hem yapma çiçek
satanlar,
Bahçıvanlar değil,tüccarlardır.
Sen öyle göz,sen öyle toprak ve
güneş ortaklığı
Sen teninde cennet kayganlığı iken
Sana şiir yazmak
ahmaklıktır.

Bir tek söz kalır dişlerimin arasında
Ben sana gülüm
derim ,gülün ömrü uzamaya başlar
Verdiğim bütün sözler sende kalsın
isterim
Ben sana gülüm derim ,gül sana benzediği için ölümsüz
Yazdığım
bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz

Sana bakmak,bir beyaz
kağıda bakmaktır
Her şey olmaya hazır
Sana bakmak,suya
bakmaktır
Gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak,bütün rastlantıları
reddedip bir mucizeyi
Anlatmaktır
Sana bakmak, Allah’a inanmaktır.
Yılmaz Erdoğan

Günün Fıkrası

Büyüyünce Ne Yapacaksın?

Misafir, küçük kıza sordu: “-Büyüyüp, annen kadar olunca ne yapacaksın bakalım?”

“-Rejim yapacağım teyze.”

Günün Sözü

Gönlüm dilime dargın, dilim gönlüme, Gönlüm duygularını anlatamadığı için kızarken dilime, Dilim anlatamayacağı şeyleri düşündüğü için kızıyor gönlüme

Hz. Mevlana

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here