Ve Sayın Fatih Tosyalı

0
246

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Bu hafta belediye başkan adaylarını sırası ile tanımak ve tanıtmak istiyorum. Ne de olsa şehrimizi emanet edeceğimiz adayı yakından tanımak gerekiyor diye düşünüyorum. Aslında zaten hemen hepiniz onları yakından tanıyorsunuzdur şu ya da bu şekilde. Ancak bendeniz adaylarla röportaj yapıp onların gözlerinin içine bakarak izlenimlerimi anlamak isterim her zaman ancak sanıyorum bu kısıtlı zamanda kimse kimseye özel bir zaman ayıramaz diye düşünüyorum ancak yine de şansımı deneyeceğim.

Dün CHP belediye başkan adayı Sayın Şahoğlunu tanıtmaya çalışmıştık. Bugün geçtiğimiz günlerde görkemli bir törenle seçim bürosunu açan AKP belediye başkan adayı sayın fatih Tosyalı’yı tanıtmak istiyorum. Aslında biz kökten İskenderunlular birbirimizi tanırız, yani bendeniz okul yıllarımdan Tosyalıları tanırdım. Hepimiz çocuktuk ve çocuklar çok güzel oluyor her zaman. Ve Tosyalıları biz ve ailemiz İskenderunlu olduğumuz ve İskenderun kültürünü paylaştığımız için yabancı sayılmayız.

Şeffaflıkla ilerlemeyi hedefliyoruz diyen Fatih Tosyalı, 1966 yılında Hatay’ın İskenderun İlçesi’nde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İskenderun’da tamamladı. Öğrenimi süresince baba mesleğini sürdüren Fatih Tosyalı, 1988 yılında ağabeylerinin kurduğu Tosyalı Metal A.Ş. şirketinde yer aldı. Tosyalı Metal´in ardından kurulan Tosyalı Demir Çelik A.Ş. ve Tosçelik Profil ve Sac End. A.Ş. şirketlerinde Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olan Fatih Tosyalı, tüm Tosyalı şirketlerinin iç pazar satış yönetiminin başında bulunmaktadır.

Tüm Tosyalı Grubu şirketlerinin Yönetim Kurulu üyeliğini yapan Fatih Tosyalı, MÜSİAD Hatay Şube Başkanı aynı zamanda. Ak Parti İskenderun Belediye Başkan Adayı olan Fatih Tosyalı,  çalışmalara sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ederek başladı. Yolu açık olsun diyoruz. İş dünyasından gelen Fatih Tosyalı’nın tecrübelerinden ve bilgisinden ayakları yer basan bir politika izleyeceğini düşünüyoruz gerçekten şeffaf, gerçekten ayrımsız  gayrımsız. İyi olan kazansın diyoruz.

Ve sevgili okuyucularım sağlıkla, sevgiyle kalalım her zaman. Ayrımsız gayrımsız hep birlikte. Yase

& & & & &

Bugün Yine Çok Güzelsin Hayat, Her Şeye Rağmen…

Hayata hiç isyan etmeyin. Öncelikle şunu kabul edin, hayat adil değil. Hiçbirimiz, hiçbir canlı eşit yaratılmadı. Başımıza gelenler de eşit değil. Önce hayatın adil olmadığını kabul etmelisiniz.

“Guguk Kuşu” filminde Jack Nicholson akıl hastanesinde çok ağır bir mermer  havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer. Yüklenir ve  havuzu kaldırmaya çalışır, kaldıramaz. Diğer hastalar onunla alay ederken  bir şey söyler: “Ben en azından denedim”

Siz gerçekten denediniz mi? Yoksa pencereden hayatı mı seyrediyorsunuz? Hayata Windows 98’den, Sony 72 ekrandan mı bakıyorsunuz? Oysa hayat hepimizin avuçlarının içinde,

Kiminin nasır tutmuş parmaklarında

Kiminin boyalanmış ellerinde,

Kiminin gömleğinde ki ter kokusunda,

Ama hayat her zaman avuçlarımızın içinde.

Nasıl istersek, neye karar verirsek hayat orada var.

Güneş, her sabah yeniden doğuyor, Gün, her şafakta nice umutlara gebe şekilde ağarıyor ve siz, Eğer isterseniz hayatı bir ucundan yakalama şansına sahipsiniz. Yeter ki gülümseyin… Yeter ki bu gün benim günüm diyerek kalkın yatağınızdan… Bu iletiyi içinizdeki çocuktan uzak tutunuz. Zira, siz bu iletiyi okuduktan sonra içinizdeki çocuk, özgürlüğüne kavuşmak isteyip başınıza dert açabilir. Bu dünyadaki varlığınızın, dostlarınızın var olmasına bağlı olduğunu…

Bazen bir çiçek ya da küçük bir tatlı sözle bile kırık bir kalp tamirinin mümkün olduğunu, Özür dilemenin, teşekkür etmenin ve şükretmenin “ERDEM” olduğunu…

Ve her sabah uyandığınızda “BUGÜN YİNE ÇOK GÜZELSİN HAYAT HER ŞEYE RAĞMEN…” demeyi ihmal etmeyiniz… Mümkün olması zor olsa da…

Günün Şiiri

Bahar Gülü

Akşamdı adı bahar mı gül mü güz mü ilk görüşte gülmeye başlamıştı

biraz dalgın sesi titrek selam vermemiştim oysa belkide kırdım istemeyerek

hızlı hızlı yürüyordu kaşını almış dudağını boyamıştı

yüzü sonbahar hüznü güneşe benziyordu gülüşü birden bire geldi beklemiyordum

keskin bir bıçak gibi saplandı aklıma hep böyle cana yakın mı bakar acaba?

Akşamdı uzak bir deniz kenarında oturmuş efkar yakıyordum

karanlık tutmuştu yolları kimbilir kimin boynundaydı

kolları gecelerdir kötümserdim sakallarımı uzatmış durup durup uzakları dinlemiştim

belki de bir zehirli göz tarafından zehirlenmiştim

telefonu geldi aniden dilinde kelimeler bişeyler söylüyordu

dilinde kelimeler silerek bilmeyerek bişeyler söylüyordu

gülerek yaz geçti kış geçti benden bir bahar geçti

ben bahardan geçmedim

Akşamdı Uyanıktım yatağımda oturuyordum İstanbul mışıl mışıl uyuyordu.

Şimdi ne yapıyordu ne yemiş ne içmişti

nerede dans etmişti gözleri dolu muydu yoksa düşleri dolu muydu

neyseneyse bunları düşünmek istemiyordum kanıma girmişti bir kere

sanki başı göğsümde eli elimdeydi yaşamak sevmekten geçer diyerek

belkide sevdim isteyerek….

Sabahtı O yoktu ben yıkılıp gitmiştim

bir daha ne zaman nerede ne olacağımızı ikimizde bilmiyorduk.

Belki yeni başlayacaktık belki hiç başlamayacaktık belki de başlayıp bitirmiştik

Belkide Belki de…

Nazım Hikmet

Günün Fıkrası

Temel Karayollarında

Temel Karayolları Müdürlüğünde işe alınmıştır; görevi ise yollardaki çizgileri çekmektir. Temel’e bir kutu boya ve fırça verilir. Temel çizgileri çekmeye başlar. Bir gün amiri gelir ve çizelgeye bakar; “1. gün 500 metre, 2. gün 300 metre, 3. gün 150 metre, 4. Gün 100 metre..” “Temel”, der “her gün gittikçe tembelleşiyorsun galiba?” Temel cevap verir: “Aksine amirum daha çok çalışayrum lakin gün geçtikçe boya kutusundan daha fazla uzaklaşayrum.”

Günün Sözü

Mecnun Değilim Dost; Lakin Çağırırsan Çöllere Gelirim!
Mevlana

İsyanlardayım dedi. Hayır imtihanlardaydı. Fark etseydi kurtulacaktı.
Mevlana