Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yer alan, Suudi Arabistan, Ürdün, Irak, Mısır, Libya, Suriye ve diğer ülkeler, tam altı yüz yıl kendi topraklarımız içerisinde bizden birileri değil miydi? Özellikle Ege Denizinde bulunan adaların asıl sahibi kim? Yüz yıllardır kendi denizimiz olan Ege Denizinde şimdi nasıl hak ve hukuk sahibi Yunanistan?!
Osmanlının çöküşünü ganimet bilen haçlı fikrine sahip ülkeler, vatanımı karış-karış paylaştılar. Kurtuluş savaşından sonra önümüzü dahi göremiyorduk. Fakirdik çaresizdik. En ufak bir güçlenmemizde karşımızda durdular. Türkiye’yi asla güçlendirmediler. Ne yaparsak yapalım bizi yerimizde rahat bırakmadılar.
Dış düşmanlar yetmez gibi birde iç düşmanlarla mücadele etmek zorundaydık. Halen iç düşmanlar faaliyetlerini sürdürüyor. Gerçi başları ezilmeye başladı. Türkiye olumlu bir girişim yapsa, ilk önce içimizdeki hainler, sosyal medya sayfalarında yöneticilere ateş püskürüyor ve halkımızı birbirine düşürme senaryolarında başrolü oynuyorlar. Hepsi Allah’ından bulsun.
Fransa, İngiltere ile birlikte büyük savaştan sözde galip çıkan ülkeler; Almanya’nın yenilmesini fırsat saydılar. Sevr Anlaşması gereği yurdumuzu talan ettiler. Haçlı seferlerinde yenemedikleri Türklerin topraklarına öyle bir acımasızca saldırdılar ki tıpkı bir canavar gibi halkımızı da topraklarımızı gasp ettiler. Bunlar unutulmadı hala o günleri yaşayanlar var. Yaşayanlar olmasa bile tarih sayfaları hala sararmadı.
Göz koydukları ülkemi paylaşmak uğruna birbirleriyle yarış içerisine giren bu namussuz ülkeler. Bu günlerde yine ön plana çıkmaya başladılar. Ne yaparlarsa yapsınlar artık karşılarında yirmi beş sente muhtaç bir Türkiye yok. Bir zamanlar her yıl kutladığımız yerli malı haftalarına, Türkiye yeniden dönüş yaptı.
Kendi gemimizi kendi topumuzu tüfeğimizi, kendi yollarımızı, kendi köprülerimizi kendi insansız uçaklarımızı, kendi haberleşme uydularımızı, kendimize yeter derecede yapıyor ve yerli mallarımızla gurur duyuyoruz. Çok değişik projeler ise sırasını bekliyor. En önemlisi kendi otomobilimiz ise sessizce müjdeli günleri bekliyor. Burada özellikle bir konunun altını çizmeden geçemeyeceğim. Yerli otomobil müjdesinden evvel yerli bir kuruluşumuz yeni model bir yerli otomobil müjdesini her an verebilir.
Bu işi üstlenen baba yiğidin üzerine şu günlerde çok geliyorlar. Dedikodu üstüne dedikodu yapıp onu yıldırma politikasındalar. Coronavirüs aşısını nasıl bir Türk gerçekleştirdiyse, yerli otomobili de içimizde olan bir Türk gerçekleştirecek.
Türkler her daim liderini kendi içinden çıkartmış bir ulustur. Kurtuluş Savaşını başarıyla tamamlayan Yüce kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk sahne almış ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Cumhuriyetimize sahip çıkan liderler halen görevlerinin başında. Türkiye geçmişteki zayıf ülke değil güçlenmiş ülke şeklinde, dünya kamuoyunda gücünü gösteriyor. Binlerce yıl evvelinden beri Türk tarihini incelediğimizde hangi Türk kavmi kaybolmaya yüz tuttuğunda bir lider çıkmış ve Türk bağımsızlığını bu günlere kadar getirmiştir.
Asla sessiz değiliz. Sesimizi tüm Dünya duyuyor. İç düşmanlarımız merak etmeyin, sizler ve hepiniz bu kutsal vatana yaptığınız ihanetlerin bedelini er veya geç ödeyeceksiniz. Kendi toprağımızı başkalarına peşkeş çekme cesaretinde bulunan şimdilik vatanımı parçalayan ülkelerin sözcüsü durumunda bulunan Fransa kendine çok güvenme. Seni yüz yılar evvelinden tanırız. Türk ulusunu yönetenler; taze geçmişi iyi analiz ettiklerinden dolayı her türlü hileli yaklaşımlara itinalı yaklaşıyor.
Geçmişte bağrımızı yakan bu ülkelerin şimdilerde bölgemizden bir şeyler beklemeleri çok doğal. Büyük Türk milletinin kurduğu ve at koşturduğu bu topraklar üzerinde bizim varlığımız her dönem olacak. Yunanistan ile çok iyi şekilde çelik-çomak oynayan haçlı kalıntıları, eninde sonunda kendi inlerinde kaybolmaya mahkûm olacaklar.
Türkiye, dünyanın en güçlü ülkesi olmaya başlamasının ardından, dünya suyunu bulandırmaya başladılar. Bir gün su durulduğunda asıl gerçekler de su yüzüne çıkmış olacak.
