Sporda Ahlak (5)

0
40

Değerli okurlarım, aile arası toplantılarda ya da kişisel sohbetlerde gündem oluşturan soru şu: “Ahlakımız Neden Bozuluyor?” Kimse bize ahlaksızlığı önermiyor, dini siyasete alet edin de demiyor. Fakat bilerek ve isteyerek kendi isteğimizle ahlakımızın bozulmasına zemin hazırlıyoruz. Örnek alınacak insanlar öyle ya da böyle görünmez hale gelirse, işgal edilen makam istismar edilirse, milletin özlük haklarına tecavüz edilirse, özellikle harama da itibar edilirse ahlaktan söz etmek gülünç olmaz mı? Bu iki heceli sözcüğü olumlu şekilde kullanabilir miyiz?

Ülkemizde hileli yollardan elde edilen başarı ve onun sayesinde oluşan kazanımlar sporu ve spor adamı iddiasındaki bazı beyinlere aşırı derecede ve de ivedilikle cazip gelmektedir. Nasıl olursa olsun, hangi yoldan gelirse gelsin çok kazanmak bu beyinlerin tek amacıdır. Bu zihniyetle motive edilen sporcuyu spor alanlarında ve en görkemli yerinde “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim…” vecizesi ilgilendirir mi?

Ulu Önder Atatürk’ün bizlere miras bıraktığı bu sözler, özellikle ahlak sözcüğünün genel olarak tüm sporculara eğitim aşamasında verilip verilmediği meçhul. Muhtemelen sporcuların duymadığı bir ifadedir. Piyasa ekonomi imkânlarından çok yönlü kazanmanın ön şartı şampiyon olmak, kazanmaktır. Ahlaki değerli anlatacak, bu konuya öncülük edecek bir Kasımpaşalı ortaya çıkılıyor ki… Hepsi arazi olmuş ya da karaborsa…

Oysa etik olan, ahlaki kurallarla marka olmayı onurlu, şerefli, haysiyetli işler yapmayı gerektirir. Topu tekmelemiş Kasımpaşalı bir arkadaşım, sanırım bu anlattığım konularda oldukça haklı. Hayatta mı, değil mi bilmiyorum. Aynen şöyle söylemişti o kişi… “Bu millete belli zamanlarda azıcık ver gerisine karışma. Herkesin göreceği yerde namazını kılsınlar ve daha sonra ne yaparlarsa yapsınlar, abdest önemli değil, görev ifa edilmiş olur…” Günümüzde sporcuya tek seçenek sunulmuştur. Vurguncuya hırsız, hırsıza vurguncu denilemez. Öyle deniliyor ya, etik olmayan bu yollardan rant sağlamak günah değildir. Spor, sporcu, spor adamı olsun hiç fark etmez. Yeter ki işinin itibarını sarsmadan hallet. Ya da “Benim haberim yok” deyip kendini kurtar.

Dünya üzerinde önemli boyutlara ulaşan spor etkinliklerinde ülke olarak adımız tüm bu gerçeklere karşın, olumlu biçimde duyurmak istiyorsak öncelikle spordaki gerçek kazanımın ne olduğunun farkında olmak gerekiyor. Spordaki gerçek başarı dayanışma, mücadele, özgüven, yetenek gibi bedensel, düşünsel özellikleri insanlar arasında barış, dostluk, kardeşlik, arkadaşlık gibi sevgi temeline dayalı bağları oluşturabilmektir.

Etik yoldan kazanılan başarı altın gibidir ve yere düşmekle paslanmaz ve de rengi beyazdır. Bilerek ve isteyerek yanlış yoldan şampiyon olunur belki ama sporcu da, spor adamı da kimliğini yitirir, eğer varsa manevi değerlerini kaybeder. Adamın elinde yüz tane maç bileti var. Bu biletleri nereden aldı, alırken ücret ödedi mi? Kaça satacak. Stadın etrafında börek satanlar “Börek var” demiyor da “Bilet var” diyor. Uyanık milletiz vesselam. Bunları yüce divana götüremezsin hemen asarlar. Ufak meselede ondan! Bu işe boyut kazandıranlara bir şey söylemezler. Anlayana!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here