Şiirli Güzelliğin Adı; Annelerimiz..

0
143

Ezgili bir şiir vardır her annenin çocuğuna seslenişinde.. Şiirli güzelliğin adıdır zaten annelerimiz.. “Benim annem, kaç resim taşır yüzünde, / Kaç şarkı taşır sesinde?” diye sorar mesela Sennur Sezer, “Herkesin Annesi En Güzel” başlıklı şiirinde.. Gözlerindeki “ilaçlı rubailerinden” yaşama direnci almak için; “Doktor istemem annem gelsin!” der mesela Sezai Karakoç.. “Analardır adam eden adamı, Aydınlıklardır önümüzde giden, Sizi de bir ana doğurmadı mı? Analara kıymayın efendiler, Bulutlar adam öldürmesin..” der Nazım da..

İnsan büyür fakat hangi yaşta olursa olsun çocuk kalır annesinin yanında.. Çünkü çocuk kalmanın iksiri, “yavrum” sözleriyle ışıyan bakışlarda ve bu “büyü” annelerde..

Doğduk, ağlarken gördüğümüz, görür görmez gülümseyen bir aşkla büyülenerek sırlandığımız ayna gözleri değil miydi annelerimizin? Ki ışıltılı renklerle çağlayan su örneği.. Nasıl da içmiştik gözlerindeki pınardan doğar doğmaz, tuzlanmış dudaklarımızın susuzluk yangınında? Anneler de kendilerini görür mü acaba, çocuklarının gözlerinde? Nasıl görmez? Her çocuğun gözlerini sırlamıyor mu anneler, sevgi sırlı bakışlarıyla?

Beni görüyor musun anne, bak gözlerimden dudaklarıma süzülen tuzlu sularda göğsünün kokusu, ellerini uzat yüreğime, kınalansın parmakların.. Kısa bir ikindiydi zaman..  Akşamsız gecenin karanlığına savruldu gövdem.. Kaç şiddetindeydi deprem.. Uğultusunda çöktü gökyüzü.. Parçalandı yüreğim.. Yüreğime tuz bas anne, tütün sar yüreğime.. Kanar damarlarımda yokluğunun şafağı.. Susuzluğuma dök yağmurlarını..

Yaza koşan takvimlerde birden bire donmuştu tarih.. Mayıs on altı ve yıl doksan dokuz.. O tarihten bu yana ne kadar değiştim bilmek istiyorum fakat aynam gözlerindi senin.. Ey, uzak yıldızlardan sızan ışık.. Bakışla beni, su pırıltısı gözlerinde göreyim çocukluğumu..

Behramoğlu’nun, “Unuttum nasıldı annemin yüzü / Unuttum sesi nasıldı annemin” dizeleri  “yitik anneler kuşağı”  bizlerin sisli ormanlar derinliğindeki hatıralarımızı yeşertir mi? Unutulur mu anneler? “Unuttum nasıldı annemin gülüşü / Unuttum nasıldı ağlarken annem” derken hatırlatıyor bize annelerimizi Behramoğlu..

Ah annemizi kaybedince nisanlı yağmurlar listesine kaydolur gözlerimiz.. Bakışlarımızdaki çığlığın tarihi eskimez fakat dudaklarımız kirazlık uğultusu yangınlarla susar.. Korkunç suskunluk patlaması olur yokluğu.. Gözlerimizin sonsuz uçurumlarında kırlangıç yorgunu düşler sonrası boşluğu bıçaklar bakışlarımız.. Bakışlarımızın mevsimi,  zemheri gecelerinde ay ışığına dönüşür ve ayrılık iklimlerinde üşür gözlerimiz.. Bütünüyle bize kalır hatıralar.. Bize kalır uçurumlu yollar bekleyişi.. Hatıralar cemrelenir düşer yalnızlığımızın sisli ormanlar derinliğine.. Sonra kiremit çürüğü dudaklarımızda tuzlanır yağmurlar.. Ve annemizin şiirli güzelliği yüreğimizde kısık bir alevle yanar.. yanar.. yanar..

On dokuz yıl öncesi, anneler gününden bir hafta sonrası yazmıştım, kısık bir alevle yanarken yüreğim, “Senin Sesin, Gözlerin ve Saçların…” başlıklı şiiri.. Yayımlanmıştı  2004 yılında 298 sayılı Öğretmen Dünyası adlı dergide..

“Senin sesin incecik akan bir pınardı anne. / Şırıltısını dinlerken uyurdu yağmurlar. / Mehtap çağıldardı yıldızlar duyardı. / Dudaklarında gelincikler yanardı. / Nefesinde bütün bir gökyüzü vardı ve suskun. / Güvercinler konardı senin sesine anne. / Çığlıkların tümü soluğuna sığardı. / Senin sesin yaralı yüreğimizi sardı. / Senin sesin anne incecik akan bir pınardı.

Senin gözlerin incecik bakan bir pınardı anne. / Işıltılı renklerle çağlayışları vardı. / Dökülen yıldızlı ağlayışları vardı. / Bakışlarında sevdanın yağmur oklarıyla / Kirpiklerinde bükülen gökkuşağı hasretin / Uçuşan yüreklere saçağı vardı ve küskün. / Kırlangıçlar konardı senin gözlerine anne. / Uçurumların tümü gözlerine sığardı. / Senin gözlerin anne incecik bakan bir pınardı.

Senin saçların incecik akan bir pınardı anne. / Şırıltısını kıskanan örtüler takardı. / Işıltısını kıskanan kınalar yakardı. / Ufkumda ağaran usul usul seslerin / Saçlarınla bağlardı ellerimde güvercin küser. / Öfkemizi çağıran çisil çisil gözlerin. / Saçlarınla ağlardı yüreğimde kırlangıç susar. / Bulutların tümü saçlarından uçuşur. / Mehtaplı eşarbına yıldızlar sığardı. / Bütün karanlıkları kovardı senin saçların anne. / Senin saçların anne incecik bakan bir pınardı.”

Annelerimiz nerede? Gözlerimizden dudaklarımıza süzülen tuzlu sularda..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here