Pazartesi Şiirleri

0
118

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Elektrikler kesik bu sabah? Neden diye sormak acaba garip mi olur? Neyse sormayacağız. Ama bütün işler durdu duracak nerdeyse hafta sonu dediğiniz de işler sürüyor bazı yerlerde, örneğin bizim  yazımız hazır olmak zorunda. Oysa bilgisayarımın pili bitiyor bile diğerleri ne yapar bilmiyorum. Dilerim bir an önce sorun neyse halledilir.

Ve bu sabahta, günlerden beri süren Gezi Parkı  gerçeği devam ediyor. Her yerde biber gazı, gaz bombası… Kim çıkardı bu biber gazını? Elimde yetki olsa keşke, önce ona sıkardım demeyeceğim, çünkü her şeye rağmen içim elvermez kendime yakıştıramam misillemeyi ancak derhal ve kesin olarak yasaklarım imha ederdim ve diğer bütün insan onuru ile bağdaşmayan davranışları.

Ama yetkim yok ama şiir okuyabilirim hatta yazabilirim çok şükür. Şimdilik sevgi, sağlık, birlik ve beraberlik içinde kalalım sevgili okuyucularım her zaman ve ön yargısız. Yase

& & & & &

Ünlü Çin Filozofu Lao Tzu’nun Hikayesi

Öykümüz ünlü Çin düşünürü Lao Tzu’nun zamanında geçer… Lao Tzu bu öyküyü çok sever, sık sık anlatırmış hatta…

Efendim köyde bir yaşlı adam varmış… Çok fakir… Ama kral bile onu kıskanırmış… Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki..

Kral at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış… “Bu at, bir at değil benim için.. Bir dost.. İnsan dostunu satar mı” dermiş hep…”

Bir sabah kalkmışlar ki, at yok.. Köylü ihtiyarın başına toplanmış… “Seni ihtiyar bunak… Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın” demişler..

İhtiyar : – “Karar vermek için acele etmeyin” demiş… Sadece “At kayıp” deyin.Çünkü gerçek bu.. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz….Çünkü bu olay henüz bir başlangıç… Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez..”

Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.Ama aradan 15 gün geçmeden, at bir gece ansızın dönmüş.. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine… Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takip getirmiş.

Köylüler, ihtiyar adamın etrafına toplanıp özür dilemişler.. “Babalık” demişler.. “Sen haklı çıktın.. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için.. Şimdi bir at sürün var..”

“Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar… Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu… Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç..Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?..”

Köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler açıktan ama, içlerinden “Bu herif sahiden gerzek” diye geçirmişler…

Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara…

“Bir kez daha haklı çıktın” demişler. “Bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok…Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler..

İhtiyar: “Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz” diye cevap vermiş. “O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu… Ötesi sizin verdiğiniz karar.. Ama acaba ne kadar doğru.. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez..”

Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş…

Köylüler, gene ihtiyara gelmişler.. “Gene haklı olduğun kanıtlandı” demişler. “Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, Şansmış meğer..”

“Siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar.. Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde.. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Tao/Tanrı/Allah biliyor.”

Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlarmış, etrafına anlattığında: “Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar aklın durması halidir. Akıl insanı daima karara zorlar ve gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”

Günün Şiiri

Gitti Gidecek

Sevmek

Güzel meslek

Ama zor

Can dayanıyor

Dayanmasına

Ama yürek gitti gidecek

Bedri Rahmi EYÜPOĞLU

 

Pazartesi

“Şeylerin tam anlamını bilmek- dedi

tüzeldir” Ve birden çekti ipini çanın.

İnsanlar toplandı. Durdular. Bakıyorlardı,

“Ben çaldım” dedi. Onlar bakıyorlardı

konuşmuyorlardı.

Omuz silktiler sonra. Gittiler. O zaman,

Bir parça ip kesti çakısıyla

Ve sıkıca beline doladı,

Orada Kilisenin önünde bir Pazartesi öğleyin…

Yannis RİTSOS

Yürüyüş

Günler boyu yürüdük  taşlar kavrulmuş

Ağaçlar arsında

Sonunda erişince kıyı yoluna ,

Çarptı bize suyun gürültüsü.

Patırtısı  genişledi

Burun deliklerimizle soluk aldık. .

Burasıydı  sınır  Tekne görünmüyordu. Bekledik

Üç gün üç gece Tükendi azıklarımız bir kez daha topladık

Örtülerimizi. Dönüş yoluna koyduk

Daha iri taşlar, daha kavruk ağaçlar arasında,

En gencimiz.

Bir an durdu tepenin üzerinde; “gemi ! Gemi “diye haykırdı

Yakıyordu güneş- tam öğle vakti- kuş uçmuyordu

Bir örtüye sardık onu, iki kişi kaldırdık ve yolumuza

Gittik.

Yannis RİTSOS

 

Ölümsüzlük Pınarı

Bu cansız yaşamı göksel bir edim sanma

Topraktan geliyor yaşam ve sonlu olan ne varsa

Yaşamı bilinç aydınlatıyor birde insan yaptıklarıyla

İnsan sonrasızdır

Can üfleyen gibi cansıza

Her kim güzel işlerle taçlandırıyorsa ömrünü

İşte orada içmeye başlar ölümsüzlük pınarını

İlia CAVCAVAZEL

 

Son Ayların Şiiri

Ben sevince yer yüzü arınır

Yüzüme vurur gölgesi

Yüreğim aşkla beslenen başaktır

Açılır

Soymak ister kabuğundan bedeni

Ben ağlayınca serçeler uçar

Dünya küçülür gözümde

Durur içimde bir hüzün serpintisi

Yayılır

Yıkmak ister acıdan kuleleri

Ben gidince öfkem ayaklanır

Dindiremez onu çocuklar bile

Köpürür taşar ama yalnız kalır

Morarır

Yalnızlığın verdiği sessizlikle

Süreyya BERFE

 

Terk Etmedi Sevdan Beni

Terketmedi sevdan beni

Aç kaldım susuz kaldım

Hayın karanlıktı gece

Can garip can suskun,

Can paramparça….

Ve ellerim kelepçede

Tütünsüz uykusuz kaldım,

Teretmedi sevdan beni.

Ahmet ARİF

Günün Fıkrası

Fıkra Berke’den…

Cemal Temel’e eşek demiş. Temel sormuş; “Arkadaşın olduğum için mi eşeğim, eşek olduğum için mi arkadaşinum…”

Günün Sözü

Taşlar değil, yapılan işler anıtları doğurur.

J. LOTHORPMOLEY

Herkesin polisi kendi vicdanıdır, fakat polis vicdanı olmayanlar karşısındadır.

M. Kemal ATATÜRK

Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, daha çok gül istersek daha çok fidan dikmemiz gerekir.

George ELİOT

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here