Orda Kimse Yok Mu?

0
80

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Cumhuriyet coşkusuyla yüreğim coşarken bir yandan da Milyonlarca kere yazdığım, şikâyet ettiğim yazılara bir tek yanıt gelmediği için acayip sinirliyim valla en yüksek mercilere bile şikâyet etmekten çekinmeyeceğim ve her gün yazmaya devam edeceğim. Yani biz ortaçağ da mı yaşıyoruz. Tamam, birçok şey o zamanı anımsatmaya başlattı ya bu kadarda değil yani. “Sokakları fareler basmış” diyorum sanırım dalga geçtiğimi sanıyor yetkililer. Ya bu gerçekten kocaman bir sorun oldu sokaklar için sahilden başlayarak ara sokaklar ve bizim sokağa ve bütün o bölgedeki sokak ve caddelerde fareler kedilerle birlikte cirit atıyor. Arabaların altları fare dolu inanmıyorum ya, atölyemin kapısını açamıyorum. Bunlar şaka mı sanıyorsunuz?

Belediye başkan aday adayları Avrupa kentlerinden söz ediyorlar. Biz zaten Avrupa kentleri gibiydik bir zamanlar ama şimdi ortaçağ görüntüleri veriyoruz. Neden peki? Tabi ki düzensiz betonlaşma, ağaç düşmanlığı, her dönem illa değişen kaldırım taşları ki şimdilerde hepsi kırık dökük, inşaatların molozları da karışınca işin içine dağılmış çöplerle beraber fareler cirit atmasında kim atsın Allah aşkınıza… Ve buna bir türlü bitmeyen kazıları, limana gelen angus yüklü gemileri, aldığımız göçü, zamanında toplanmayan çöpleri ve çöp karıştırıcıları ve tabi ki temizlik anlayışımızı katarsanız eyvah  eyvah durumlarındayız. Bir türlü “sokağı temiz olmayanın evi de temiz olmaz” gerçeğini kabul ettiremedik kimseye. Evini temizler insanlar, kapı önü pis, çöpler ve ayakkabılar kapının önünde ve tabi ki ortalık pislikten geçilmeyecek.

Ve  bu fareler su borularından tırmanıp evlerin içine de giriyor balkondan yani  ilk başta bu fareler sorununun halledilmesi gerekiyor, ilaçlama mı yapılır, ne yapılırsa  yapılsın ama bir an önce kurtulalım bu hayvanlardan. Gerçi bunları yazarken rahatsızım o yaratıklarında yaşamaya hakları var. Ama keşke yerlerinden çıkmasalardı. Valla acil önlem alınması gerekiyor. O kadar.  Konu komşu yazmıyor musun diye bendenizi sıkıştırıyorlar, bende yetkili herkesi sıkıştırıyorum ama sonu. Sesimizi duyan yok gibi. Ve sevgili okuyucularım cumhuriyet şiirleri ile devam ediyoruz. Sağlıkla, sevgiyle kalalım, ayrımsız gayrımsız her zaman… Yase

CUMHURİYET

Kan akıttık, can verdik;öyle kavuştuk sana,

Adın bile mutluluk veriyor insana.

Seviyoruz seni biz canımızdan ileri,

Atamıza söz verdik, dönmeyeceğiz geri!

Eğer birgün uğruna gerekirse canımız,

Damarımızda saklı senin için kanımız.

Yaşamak için ölmek davasıdır hürriyet,

Yüzbinlerce şehidin adıdır Cumhuriyet!

A.Muhtar Kumral

CUMHURİYET

Toprak kansız, dal yapraksız olamaz;

Açan güller, bülbül sesi duyamaz.

Vatan bizim! Hür yaşarız temelli;

Atatürk’süz, Türk evladı bulunmaz.

Bu nedenle, ülkemizde Hürriyet;

Tümümüzün üstlendiği tek millet;

Özlemimiz, özümüz Cumhuriyet,

Yürek kalkan, bilek süngü yorulmaz…

Hasan Bayrı

29 EKİM

Cumhuriyet Bayramı

Geldi bize ne mutlu!

Bayraklarla donattık,

Güzel okulumuzu.

Sokaklarda, evlerde,

Al bayrak dalgalanır.

Onun o al rengini,

Bütün bir dünya tanır.

Yirmi dokuz ekimi

Karşılarız neşeyle,

Çünkü bu günde erdik

Büyük Cumhuriyete.

Yürüyün arkadaşlar,

Hep ileri koşalım.

Bugün bayramımız var.

Gelin bayramlaşalım.

Ali PÜSKÜLLÜOĞLU

CUMHURİYET BAYRAMI

Gökler ışıklı bugün;

Gülümseyerek güneş.

Diyorki: Ey Türk öğün,

Güzel günler sana eş.

Alev renkli al bayrak,

Fısıldıyor: Sevin, coş,

Bir nehir ol durma ak,

ileriye atıl, koş.

Hepsi ayrı kahraman

Rap rap geçen erlerin;

Onlar yurdu koruyan

Ve bekçisi bu yerin.

Ata’dan aldık inan,

Yelden,ışıktan da hız,

İçimizde heyecan

Ülküye varacağız.

Ardındayız tek izin,

Ülkümüzde bir evet

İsteği hepimizin

Yaşasın Cumhuriyet

Cevdet DEMİRAY

AKDENİZ’E DOĞRU

Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti,

Zaferle kalbimize yazdık Cumhuriyeti…

Sakarya’dan su içtik o çelik süngülerle,

Yuvaları dağılmış bir avuç yılmaz erle.

“Hedef Akdeniz, asker!” diyen parmağa koştuk…

Zafer bahçelerinden gül koparmağa koştuk…

Yol gösterdi göklerden bize binlerce yıldız,

Kıpkızıl ufuklardan taştı al bayrağımız.

Koştuk aslanlar gibi kükreyip dağdan dağa

Canavarlar dişinden vatanı kurtarmağa.

Sakarya’dan su içtik o çelik süngülerle,

Yuvaları dağılmış bir avuç yılmaz erle.

Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti,

Zaferle kalbimize yazdık Cumhuriyeti…

Ömer Bedrettin UŞAKLI

CUMHURİYET

Aydınlatan yolumu

Sensin ey Cumhuriyet

Güçlendiren kolumu

Sensin ey Cumhuriyet

Karanlıkları boğan

Hain sultan koğan

Bir güneş gibi doğan

Sensin ey Cumhuriyet

Atatürk’ten armağan

Bize bu cennet vatan

Sonsuza dek yaşayan

Sensin ey Cumhuriyet

Etem Ütük

Günün Şiiri

ATATÜRK VE CUMHURİYET

Baş eğmişken önünde altı asır her zorluk,

Göçtü bir çınar gibi koca imparatorluk!..

Çatırdattı bu göçüş göklerini vatanın,

Duyunca silkindi Türk narasını “Ata”nın!…

Haykırdı kadın, erkek: “İhtilâl var, ihtilâl”!

Çiğnenemez yerlerde mübarek, şanlı hilâl…

Alev alev bayrağım kızıllıklarda yandı,

Bütün millet “Kemal”in etrafında toplandı!..

Dönünce yurt ananın gözleri bir pınara

Can verdi ulu tanrım bu devrilen çınara!..

Saldı o yeniden kök, filiz, gövde, dal budak:

Irkının şahlanışı ısırttı “Garb”a dudak!..

Çekince Mehmetçik’ler kılıçları kınından,

Göl göl oldu her taraf korkak düşman kanından!

Birleşti siperlerde gazilerle, şehitler,

Yeni bir düzen verdi dünyaya koç yiğitler!..

Dile gelince otuz asırlık şanlı mazi,

Türk’ün kara bahtını ağarttı “Büyük Gazi”!..

Son verip bu cenkte biz binbir kötü niyete,

Kavuştuk sevgilimiz: İstiklâl, hürriyetle!..

Değildir zindan artık bize Anadolu’muz,

Cumhuriyet nuruyla aydınlandı yolumuz!..

Onun kutsal sevgisi taşıyor içimizden,

Gökler dolusu selâm, ölmez “Ata”ya bizden!..

Cemal Oğuz ÖCAL

Günün Fıkrası

Temel Dallas’taki kuzeni Dursun’u görmeye gitmiş. Dursun Temel’i havaalanında karşılamış. Beraberce dışarı çıkmışlar. Temel bir bakmış 10 metre boyunda bir limuzin! “Uyyy, amma da büyük bu, da?!” Dursun hafifçe gülmüş. “Temel’im burası Amerika! Burada her bir şey büyük!”

Yola çıkmışlar, Dursun’un çiftliğinin kapısından içeri girmişler. Git git, bir türlü eve varmıyorlar. Temel şaşkınlık içinde: “Uyy, amma da büyük çiftlik, da?!” Dursun gene hafifçe gülmüş. “Temelim burası Amerika! Burada her bir şey büyük!” Neyse, akşam olmuş, yemek salonuna geçmişler. Salonun ortasında kocaman bir masa… Bir ucunda Temel, bir ucunda Dursun. Temel Dursun’u taa uzaktan zor seçiyor. “Uyy!” diye bağırmış “amma büyük masa, da!” Dursun’un sesi gelmiş, “Temelim burası Amerika! Burada her bir şey büyük!”

Yemekten sonra Temel’in tuvalete gitmesi gerekmiş. Dursun “Temelim, alt kata in, soldan üçüncü kapı” diye tarif etmiş. Temel alt kata inmiş ama sol yerine sağdan üçüncü kapıya girmiş. Orası evin havuzunun olduğu yermiş. Heryer karanlık olduğu için Temel elektrik düğmesini ararken havuza düşmüş. Can havliyle bağırmaya başlamış: “Sifonu çekmeyiiin!! Sifonu çekmeyiiin!”

Günün Sözü

İnsanlar başaklara benzer. İçleri boşken başları havadadır; doldukça eğilir.
MONTAIGNE

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here