“Kehf Ashabı”yla Uyanmak!

0
308

Gündüzleri elinde fenerle dolaşan ve fıçıdan başka mülkü olmayan Diyojen’in ününü duyan İskender, onu makamına davet eder.. Diyojen; “Onun sarayından benim fıçıma olan uzaklık, benim fıçımdan onun sarayına olan uzaklığa eşittir” der İskender’in elçisine..

İskender, bu bilge sözü bir davet olarak kabul eder ve onu ziyarete gider.. Diyojen’i fıçının önünde güneşlenirken bulur.. İskender’in, “dile benden” kibrini, önce “güneş yeter” tevazuuyla karşılar bilge.. Ve onun; “Gölge etme başka ihsan istemez!” sözü, bir darbı mesel olur gönül erbabına..

Niçin büyük İskender? Diyojen’i gölgesiyle karartmadığı için tabi ki.. 1937 yılında İskenderun Haymeseki köyünde dokuz ay kadar ilkokul öğretmenliği de yapmış olan Cemil Meriç de şu cümlelerle fener tutar yüzümüze: “Her asrın, bilhassa bizimkinin bir Diyojen’e ihtiyacı var. Ama Diyojenliği göze alacak kadar pervasız, Diyojen’in sözlerine katlanacak kadar sabırlı insanlar nerede?”

Diyojen bu asırda yaşasaydı, yine gölgelere tutardı fenerini ve fakat bu kez eminim şöyle derdi: “Gönlümü kırma başka ihsan istemez!”

Ben, her ne kadar mal mülk, makam mevki tutsağı gönül kırıcıların “jiletleşmiş kibirlerini” ince bir put gibi boyunlarında taşıdıklarını düşünsem de, sanırım onları, kalın koyu gölgelerinin karaltısına sakladıkları kazmalara bakarak betimlemek daha doğru olur!

Asaf Halet Çelebi, “İbrahim” adlı nefis şiirine şu dizelerle başlar: “İbrahim, içimdeki putları devir, Elindeki baltayla. Kırılan putların yerine, Yenilerini koyan kim?” Ve devam eder:  “Güneş buzdan evimi yıktı, Koca buzlar düştü, Putların boyunları kırıldı, İbrahim, Güneşi evime sokan kim? // Asma bahçelerinde dolaşan güzelleri, Buhtunnasır put yaptı. Ben ki zamansız bahçeleri kucakladım, Güzeller bende kaldı, İbrahim, Gönlümü put sanıp da kıran kim?”

Dücane Cündioğlu, isim vererek eleştirdiği yazılar üzerinden aldığı tepkileri; “Eleştirinin adresi isim verilmek suretiyle kesinleştirildiğinde kaçınılmaz olarak yankının volümü yükselir” şeklinde değerlendirir ve ekler: “Sözün genişliğe değil, derinliğe ihtiyacı var! Bir sohbet ortamında, “Paranın putlaştırıldığından” söz edilince, Hz. İbrahim’in “baltasına” atıf yaptım.. Ortamdaki bir arkadaş; “Baltadan söz ediyorsan cebinde para taşımayacaksın” çıkışıyla aldı elimden baltayı.. Devamında, “mal mülk sahipliği” yönüyle şerh ettiği göğsümde aradığını bulamayınca; “Sen hangi asırdasın arkadaş? Çık artık mağaradan!” diyerek savurdu baltayı.. Göğsümde, “mağara sahipliğimi” açığa çıkartan kırk satır darbesinin hatırıyla: “Ashabı Kehf’i tanır mısın?” diye soruyordum ki, gölgesinin karaltısına sakladığı kazmayı gönlüme indirdi: “Boş ver, sen mağaranda kal! Boş işlerle konuşup keyfimizi kaçırma!”

“Mağara sahipleri / arkadaşları” anlamına gelen “Ashabı Kehf” Kuran’da “Kehf” suresinde geçer.. Putperestliğin yaygın olduğu bir toplumda Tanrı’nın birliğine inanan yedi gencin kıssası anlatılır söz konusu surede.. Kıssanın zamanı ve mekanı belirsizdir.. Bu nedenle olsa gerek hissesinin tüm zamanlarımızı ve mekanlarımızı kuşatması..

Özetle: Putçuların baskısından kurtulmak için çekildikleri mağarada, yanlarında gelen köpekleriyle birlikte çok derin bir uykuya dalarlar.. Kendilerinin farkında olmadıkları uykuları üç yüzyıl küsur sürer.. Uyandıklarında, bir arkadaşları ekmek almak için mağaradan dışarı çıkar.. Fakat devir çok değişmiş ve cebinde taşıdığı paranın da hükmü kalmamıştır..

Uyumak Kehf Ashabıyla birlikte ve uyanmak paranın hükmünün kalmadığı bir zamanda! İmanla uyumanın, imansızlarla uyanık kalmaktan yeğ olduğunu, Celaleddin Rumi, Mesnevi’sinde şu cümlelerle vurgular: “Ashabı Kef’in uyanıklığı putçulara kulluktu. Fakat uykuları şereflerini korudu. Bilgiyle uyumak uyanıklıktır. Vay bilgisizce oturan uyanık kişiye!” Ve sonra, bilgisizce oturan uyanık kişilere şöyle der: “Ashabı Kehf’in köpeği bin aslandan iyidir!”

Ashabı Kehf’in uykusunu, yaşadığı asrın “keyf ehlinin” uyanıklığından yeğ tutar Nazım da.. “Uyumak şimdi, uyanmak yüzyıl sonra sevgilim..” der bir şiirinde.. “Hayır ben kaçak değilim, Asrım sefil, asrım utanç içinde olsa da, Memnunum bu asırda olmaktan..  Ve olduğum safta durmaktan..”

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here