“Katliamcılardan ve Bu Anlayıştan Hesap Sorulana Kadar Alanlarda Olacağız”

0
120

barış bloğu açıklama5İskenderun Barış Bloku adına bir açıklama yapan Coşkun Selçuk, Geçmiş Yıllarda ve Günümüzde Yaşanan Katliamları Hatırlattı

İskenderun Barış Bloku adına bir açıklama yapan Coşkun Selçuk, Aralık ayının son on gününde yaşanan saldırı ve katliamlara değindi. Bu toprakların tarihinin baskı, zulüm ve gözyaşıyla dolu olduğunu vurgulayan Selçuk, “Yakın tarihimizde sadece bu on gün içerisine denk gelen katliamlar yaşanılan durumun ciddi bir özetidir” dedi.

Her birinin topluma ve insanlığa saldırı olduğu kesin olan katliamların faillerinin korunduğunu ve korunmaya devam edildiğini savunan Selçuk; “Maraş Katliamının üzerinden 39 yıl geçti. 19 Aralık 1978’de başlayıp, 26 Aralık 1978’de biten Maraş Katliamında resmi açıklamalara göre 111 kişi öldürüldü, binin üzerinde insan yaralandı. Daha sonra yapılan yargılamalar uzatıldı ve çok az kişiye hafif cezalar verilerek dava dosyası kapatıldı.

19 Aralık 2000’de Cezaevlerine yönelik “Hayata Dönüş” adı altında bir operasyon düzenlenerek 30 tutsak katledildi. Yargı sürecinde herhangi bir gelişme yaşanmadı. Dönemin Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, operasyondan kısa bir süre sonra “Devlet Üstün Hizmet Madalyası”yla ödüllendirildi.

28 Aralık 2011 Roboski Katliamı. Bu ülkede, soğuk bir kış gecesi, çoğu çocuk olmak üzere 34 sivil Kürt yurttaş, sınır hattında savaş uçakları ile bombalanarak katledildi. Tarihin sayfalarına kanlı bir vahşet, acımasız bir katliam olarak geçen bu insanlık dışı saldırının üzerinden tam 4 yıl geçti. Anlatmak için kavram bulmakta zorlandığımız bu katliamın failleri, aradan geçen dört yıla rağmen hala ortaya çıkarılmadı. Devlet aklı ve siyasal iktidar, katliamın faillerini sır gibi sakladı. Açılan soruşturmalarla katliamın failleri askeri yargı organlarına havale edilerek korunmaya çalışıldı!” şeklinde konuştu.

Bugün aynı anlayışın saldırılarına devam ettiğini öne süren Selçuk, Türkiye’de yaşanan barış ve çözüm ikliminin siyasi hırslara kurban edildiğini kaydederek; “Yıllarca bir insanın burnunun kanamadığı bir çatışmasızlık ortamından, yarın ne olacağı belli olmayan sıkıyönetim ötesi uygulamaların yapıldığı yoğun bir çatışma durumuna geçilmiştir. Diyarbakır Sur’da, Mardin Dargeçit ve Nusaybin’de, Şırnak Cizre ve Silopi’de sürmekte olan sokağa çıkma yasakları tam bir yıkıma dönüşmüştür. On binlerce insan evlerini terk etmek zorunda bırakılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı eğitimi sürdürmek için hukuksuz uygulamaya karşı çıkmak yerine öğretmenleri uydurma gerekçelerle izne çıkarmış, okulların özel harekât üsleri haline gelmesine göz yummuştur. Sağlık Bakanı, sağlık personelini hastanelere hapsederek haftalık yatılı zorunlu çalışma getirmiş, hastanelerin polis/asker ablukasında kalmasına seyirci kalmıştır. Abluka altına alınan ilçelerde halkın sağlığa erişim hakkı engellenmiş, eğitim hakkı rafa kaldırılmış, halkın temel ihtiyaçlarını karşılaması engellenerek günlük yaşam çekilmez hale getirilmiştir. Bunun yanı sıra yüksek yerlere yerleştirilen özel harekatçı keskin nişancıların ateşi sonucu çok sayıda sivil yaşamını yitirmiş ve dünya kamuoyunun gözü önünde yargısız infazlar gerçekleştirilmiştir.

Bütün bu olup bitenler Kürt sorununun çözümünde şiddette ısrarın sonucudur. Buradan taraflara sesleniyoruz. Şiddet politikaları ile Kürt sorunu çözülemez. Bir an önce 28 Şubat 2015 deklarasyonuna bağlı kalınarak diyaloga geçilmeli ve müzakereler başlatılmalıdır. Siyasal iktidar diyalog ve müzakere için kendini tekrar eden bu anlamsız savaşa bir an önce son vermelidir. Maraş, “Hayata Dönüş”, Roboski ve diğer katliamların sorumluları ortaya çıkarılıp hesap sorulmadıkça bu katliamların devam edeceğini biliyoruz. On yıllar geçtikten sonra da işte buradayız ve katliamcılardan ve bu anlayıştan hesap sorulana kadar da alanlarda olacağız. Bütün baskılara ve uygulanan şiddete rağmen BARIŞ talebimizi yükselterek mücadelemize devam edeceğiz” diye konuştu.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here