Kalen Sağlam Olmalı (1)

0
37

Değerli okurlarım, futbol dilinde, üç direk arasında duran ve hangi koşulda olursa olsun, meşin yuvarlağın ağlara gitmesini engelleyen futbolcuya kaleci denir. Bu tanımı bilmeyen yoktur sanırım. “Kalen sağlam olmalı” demekle, kale direklerinin fiziksel yapısından öte, o üç direk arasında bekleyen sporcunun müsabaka içinde performansını söylemeye çalışmıştım.

Dilerseniz, kaleleri konumuna göz attıktan sonra, bildiğimiz kadarıyla kalecileri anlatmaya çalışalım. Son çeyrek asırda ülkemizde sporseverleri mutlu edecek kaleciler yetişmemektedir. Bu nedenle da kalecilik gündem oluşturmaktadır.

Bildiğiniz gibi, ülkemizde kaleci yetişmesinin belli nedenleri bulunmaktadır. Bu nedenleri makalemizin akışı içinde sunmaya çalışacağım. Kale direkleri nasıl olmalı? Kaleler, her bir kale çizgisinin ortasına yerleştirilmelidir. Bunları bayrak direklerinden eşit uzaklıkta, yukarı doğru dik iki direkle, bunları birleştiren yatay bir üst direkten oluşur.

İki direk arasında ki mesafe içten içe, 7,32 m. Üst direğin alt kenarının yerden yüksekliği 2.44 m. dir. Her iki direk ile üst direk aynı kalınlıkta ve en çok 12 cm olmalıdır. Kale çizgileri de kale direkleri ile aynı genişlikte olurlar. Kalelere gerilen kale ağları, direklere üst yere iyice tutturulmak ve kalecilere hareket serbestisi vermek şartı ile takılır.

Bütün hava koşullarında rahatça görülebilmesi için, yan direkler, üst direkte beyaz renkte olmalıdır diyor UEFA talimatı. Sadece, futbol oynanacak zemin beyaz çarşaf gibi karla kaplıyken ve de lapa-lapa kar yağışı devam ederken beyaza boyanmış kale direkleri nasıl fark edilecek. Bunu bizde bilmiyoruz, sanırım UEFA’da düşünmemiştir sanırım.

Yukarıda sözünü ettiğim çarşaf gibi bembeyaz zeminde bazı kurallar alt üst olmaktadır. Öyle bir ortamda sahayı çevreleyen beyaz çizgiler kaybolduğundan, kömür tozu kullanılmaktadır. Keza santra yuvarlağı ve ceza alanları da aynı şekilde. Bu hengâmede, 12 cm olması gereken çizgileri ölçmek mümkün mü? İşte, anlatmaya çalıştığım bu olumsuzluklar, hava koşullarının egemen olduğu ve hakem hatalarına boyut kazandıran hallerdir.

Bunun tek çözümü, üstü açılır kapanır statlardır ama öyle statlar da dünyada kaç tane var bilemiyorum. Bir de yarım asır geriye dönelim. Yani bizim futbol oynadığımız, yere düşenin tek parça kalkamadığı o güzel günlere…

Özellikle yağışlı havalarda, yağmurdan nasibini alan o meşin yuvarlak öylesine ağırlaşıyor ki, değdiği yerde düğün bayram oluyor. Kale direkleri yine üç taneydi ama kazara çarpan oyuncunun kırılmadık yeri kalmaz. Yuvarlak değil, dört köşe. Köşeler yontulmuş değil, bıçak gibi. Bu anlattıklarım büyük şehirlerimizin dışında yaşanan olaylar. Başka bir ifadeyle, İstanbul Liginin oynandığı dönemlerdi. Herkes amatördü de diyebiliriz. Hal böyle olunca, beyaz çizgilerden söz etmenin bir anlamı olur mu?

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here