Kabotaj Bayramı Kutlu Olsun

0
71

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Dün 1 Temmuz denizcilik ve kökeni Fransızca olan  ‘Kabotaj’ bayramıydı. Aslında çok önemli bugün vatandaşlar arasında her yıl coşkuyla kutlansa da neden kutlandığı çokta bilinmez zahir? Özelikle denizi olmayan illerde? Bizler tabi deniz çocukları ve doğduğumuz günden beri denizle haşır neşir olduğumuzdan 1 Temmuz’u bayram olarak bilirdik. O gün yüzme yarışları düzenlenir falan. Bizim pek bilmediğimiz ancak amca çocukları ve ağabeylerimin, iskeleden denize atlamanın yasak olmadığı günlerde, yarışlara katıldıklarını ve bu yarışlarda derece aldıklarını biliriz. Sürekli enginlerdeki gemileri göstererek “Biz ta işte o gemilere kadar yüzerdik” diye anlatırlardı. Hatta daha geçen hafta, ağabeyim, yurt dışından geldi. Sahilde yürüyüş yapıyorduk.

Birden durup denize hasretle baktı ve eliyle enginleri işaret ederek  “biz ta o gemilere dek yüzerdik çocukken” dedi. “Ama o zamanlar iskele vardı, kapımızın önünde deniz böyle doldurulmamıştı.” Evet, sihirli kelime deniz doldurulmamıştı! “Şimdide iskelemiz var” dedim “ama oradan atlamak yüzmek falan yasak. Zaten artık deniz, sizin ve bizim çocukluğumuzdaki deniz değil ki, hatta İskenderun bile değil, sokağımız, okulumuz bile değil” dedim. Geçmişe hüzünlü bir yolculuk yaparken…

Peki ama Fransızca kökenli Kabotaj neymiş bir bakalım?? Kabotaj, bir devletin kendi limanlarına deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalıktır. Bir zamanlar Osmanlı devleti kapitülasyonlarla yabancılara birçok ayrıcalıklar tanımak zorunda bırakılmıştı. Bu çerçevede yabancılara da kabotaj serbestliği tanımıştı… Bu serbestlik Lozan Barış Anlaşması ile 1923 yılında kaldırıldı ancak 20 Nisan 1926’da kabul edildi. Ancak ondan sonra Kabotaj Kanunu 1 Temmuz 1926 yürürlüğe girdi.

Bu yasaya göre; akarsularda, göllerde, Marmara denizi ile boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca; dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi. Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi. Ve o gün bayram kabul edilmiştir. Üç tarafı denizlerle çevrilmiş cennet vatanımızda denizlerimizi korumak, doğru kullanabilmek ve sevdirmek zorundayız. Biz şanslıyız ayrıcalıklıyız ve bunun ayrımındayız.  

Atatürk Diyor ki; “En güzel coğrafi durumda ve üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye, endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirmek yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmayı bilmeliyiz; denizciliği, Türk’ün büyük millî ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.”

Kabotajın bu yıl içinde, sadece ve tamamen Türk bayrağına dönüşü fiilen gerçekleşmiştir. Bu olayı övünerek anmak isterim. Bu olay, yüzyıllarca süren engellere karşı, ancak millî yönetimin elde edebildiği başarılardandır.

Ve bize düşen “Türk bayrağına dönen kabotajın en iyi şekilde kullanılması.”

Ve sevgili okuyucularım çeşitli etkinliklerle kutlanan bu bayram hepimize kutlu olsun, sağlık ve sevgiyle kalalım her zamanki gibi birlik ve beraberlikle ayrımsız gayrımsız. Milli değerlerimizin ayrımında olarak…. Yase

& & & & &

Yolumuzdaki Engeller

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacaktı? Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı.. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde.. “Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir” diyordu kral. Köylü, bu gün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı. “Her engel, yasam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır.

Günün Şiiri

Denizcilik ve Kabotaj Bayramı 

Bak yine akıyor zaman havada karada
Asil at koşuyor cirit atan var harada
Eğleşen balıklar ile dolu deniz dibi
Sahile doğru esiyor duygular sel gibi.

Zaten belli oluyor bu gün bir başka gündür
Duyarlı demez, dün dündür bu gün bu gündür
Kırmayalım kalbini çok dalgalı denizin
Bayramıdır bugün mavi gözlü Akdeniz’in.

Ege var, Karadeniz var arada Marmara
Tuzlu suyu ile yapsın ağızlar gargara
Kabotaj Bayramı diye yazıldı tarihe
Kahramanca defol git diyerek kör talihe.

Yürekler duygu yüklü gözler sevinçle bakar
Deniz suyu bugün bir başka mavili akar
Hayırlı ve uğurlu topraktır Anadolu’m
Bayramın kutlu ve mutlu olsun Anadolu’m.

Selim Temiz

Kabotaj

Denizlerde, göllerde, akarsularda
Kıyılarda, kendi limanlarımızda
Ülkenin tüm karasularında
Yapılan ticari taşımacılıktır kabotaj

8333 km’lik sahil şeridimizle
Üç tarafımız çevrili denizlerle
En güvenli, en çevreci taşımacılıktır
Denizcilik, en ekonomik ulaşımdır

1 Temmuz 1926’da kabul edildi
Kıyılarımızdaki egemenlik bize geçti
Bu hak sonsuza kadar Türklerin hakkı
Kabotaj, Türk denizciliğinin başarısı

Kabotaj, milli egemenliğin işareti
Milli ekonominin çeşitliliği
Milli ekonomiye katkı sağlayan
Kabotaj, denizlerimizin egemenliği

Kapitülasyonlarla verilen haklar
Kabotaj Kanunu ile geriye alındı
Kabotaj, Atatürk’ün bize armağanı

1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı

Vedat SADİOĞLU

Günün Fıkrası

Hali vakti yerinde bir ailenin genç kızı eve geldiğinde, annesini ayna karşısında yeni kürküne bakarken bulur. Sinirlenen kız annesine bağırmaya başlar: “Anne! Sen şu üstündeki giyip gösteriş yapacaksın diye; zavallı, savunmasız, masum bir yaratığın ne acılar çektiğini biliyor musun?” Bunun üzerine kadın, ters-ters bakar ve konuşur: “Müge! Sen baban hakkında ne biçim konuşuyorsun bakiyim!”

Günün Sözü

En güzel coğrafi durumda ve üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye, endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirmek yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmayı bilmeliyiz; denizciliği, Türk’ün büyük millî ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.
Mustafa Kemal ATATÜRK

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here