İstikrar Satın Alınmaz (4)

0
30

Değerli okurlarım, ligler başladı ya, anlatılacak, yazılacak çok şeyler var. Üstelik yazmayla da bitmez. Keşke yazdıklarımızın doğruluğunu kabul edip yerine getiren olsa. Herkesin bir haklılık oranı vardır, bunu da göz ardı edemeyiz.

Çok ilginç ve tehlikeli bir lig yaşayacağımızı söylemiştim. Tabi ki terörsüz, şiddetsiz bir sezon diliyoruz. Bu gerçekleşir mi gerçekleşmez mi bilemiyorum ama temennimiz öyle. Bu şekilde işimiz Allah’a kaldı demektir. Allah’a kaldıysa sorun yok, o en iyisini yapar. Yapmasına yapar da, sabrı geniş Yaradan, çok toleranslı. İnanıyorum ki, buna en çok Kasımpaşalı arkadaşım sevinecektir.

İstikrar bize göz kırparken, yapılan yanlış uygulamalarla umutlar yerin zeminine iniyor. Artık işin yoksa bekle. Aslında neyi beklediğimizin de farkında değiliz. Şimdi, olaylı müsabakalar için bir uygulama yapılıyor. Bu uygulamadan fayda sağlanmayacağı gibi, terör, şiddet yaratılıyor. Yeni TTF sporseverler nezdinde antipatik oluyor.

Üç beş terörist ruhlu serseri yüzünden bir şehrin sporseverleri resmen cezalandırılıyor. Demek ki o üç beş serseri koca bir şehri temsil ediyor, öyle mi? Bunları yazarken yıllar önce söylenmiş komik bir ifade geldi aklıma! Aynen şöyle…

“Şu okullar olmasa, Milli Eğitim ne güzel yönetilirdi…” Bizim futbol federasyonu da aynı münval üzere devam ediyor. Adamlar akıllı. Tribünler bomboş ve yeşil zemin üzerine 22 futbolcu ve üç hakem var. Zaten oyunculardan da hakemler sorumlu.

Öyle ki, otuz metreden penaltı noktasını gösterse, alakasız pozisyonda çift dalıp rakibinin ayağını da kırsa, onları kim yuhalayacak ki?

Ülkemiz öyle bir hale getirildi ki; olaylar kebapçı dükkânlarına kadar düştü. Kabadayılık ayyuka çıktı. Gazetecilere, yukarıdakilere hakaret edenler, rica minnet tekrar milli takıma davetler falan. Bu tür olaylar saymakla bitmez. Zaten çoğunu sizler biliyorsunuz. Bu kadarı yeter diye düşünüyorum.

Bu nedenlerle, kadınlarımız özgür olmalı ve yolları kesilmemelidir. Kadın özgür olmazsa muhtemel güzel şeyler akamete uğrar. Çünkü onlardaki utanma duygusu erkeklerden çok daha fazladır. İstisnalar kaidemizi bozmaz. Güzellikler, başarılar ve başarısızlıklar, mutsuzluklar… Bunların hepsi de ömrümüzün içindedir. Ömür de bize Allah’ın bir hediyesidir. Bunu ne zaman anlıyoruz biliyor musunuz? Ölümle Karşılaşınca!

“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” biliyorsunuz. Aradan geçen 160 yıla rağmen ülkemizde 8 Mart Kadınlar Günü bir kez daha ayrımcılık ve şiddete karşı eşitlik mücadelesindeki kadınların seslerini duyurma çabalarının gölgesinde kalıyor. Onların seslerine kimse kulak vermiyor. Aynı zamanda, kadınların özgür olmasını kimse istemiyor. Bugünkü zihniyet çok tehlikeli boyutta! Kadın evini temizler, yemeğini yapar ve çocuk doğurur. En azından üç tane! Yukarısı da bunları onaylıyor. Eğitimde en önde olmamızı istemiyorlar. Bütün kadınlarımız eğitimli olsalar sandıktan oy çıkmaz.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here