Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Bu sabah bir sor bin işit durumlarındayım. İskenderun’dan 2 ay uzak kaldım ya bir de 23 Haziran seçimlerine kilitlendik ya -tam da Ramazan da- bu yüzden nasıl geçirdik koca ayı hiç bilmiyorum bile -yeniden Ramazanmış gibi oruç tutasım var- ardından bayram o da çok bayrama benzemedi yine bu yüzden. Bence seçimi yenileme kararı alanlar bizim orucumuzu bir garip, sanki sanalmış gibi tutmamızdan da sorumlular, bayramsızdan da öyle geniş-geniş bayramlaşmadık, yine onların yüzünden birde dünyanın masrafına girdik ve zamanımız durdu.
Ve birçok şeyi kaçırdık yine bu yüzden. Bunun hesabını kim verecek? Tabi ki yine biz sokaktaki düz insanlar. Çünkü her işten biz sorumluyuz! Ama yine hak yemeyelim. Bu seçimlerin getirisi de çok oldu tabi. Bir defa hak, hukuk diyenler köşelerinden çıkıp oy kullandı ve seçimi kazandı, yeniden düşünmeye başladı insanlar ve nerdeyse 20 yıldır karşı karşıya gelmeyen siyasi partiler bir araya gelip tarih yazdırdı. “Hiç bir şey olmadıysa da bir şeyler oldu” diyerek mizahımıza katkı sağlandı.
Ve şimdi mazbatayı alma zamanı. Bu yazı yazılırken daha alınmamıştı. Hadi hayırlısı olsun inşallah diyelim ve kendi konularımıza dönelim.
Evden uzak kalınca dönüşünüzde bir sürü ıvır zıvır iş sizi bekliyor olur her zaman. Örneğin musluk su akıtır minnacık-minnacık, dikkat etmezseniz anlamazsının bile. Bizde bu türden bir iki vaka vardı. 23 Haziran seçimleri nedeni ile çıkmadığımız yazlığımıza çıkmadan önce bu ufak ama sıkıcı işleri halledeyim diye bizim ustayı aradım bir iki gün beni eker diye düşünüyordum adam anında atladı geldi. Hayırdır dedim bugün tatil misin? Ne gezer dedi. İş yok ki. İnşaat işleri durdu dedi en az 6 aya kadar bir şey yapamıyoruz. Nasıl yani dedim? Belediyenin böyle bir kararı var dedi.
Bizim sokakta 18. Sokak bizim evin hizasında iki katlı bir ev vardı ve çıkmaz sokağa açılıyor o sokak. Çıkmaz sokağa bakan tarafından ta içerilere kadar olan bütün evler yıkılmış ki o evler gerçekten eski evler. Ancak 2. aydan beri oraya iş yapılsın diye ruhsat verilmiyor? Gerekçeleri nedir bilmiyoruz.
Ustaya parayı verdim malzeme alması için o gitti. Hemen ardından Çıkmaz sokakta evi olan bir arkadaş geldi. Ona da eski evini yıkması için bir tebligat gelmiş ancak o da tatilde olduğu için tebligatı geç almış, tebligatta zaman veriliyor ve zamanında yıkılmayan evleri belediye baya iyi bir para karşılığı yıktırıyor. Birçok eski eve bu tebligatlar ulaşmış.
Arkadaşımın evi aslında çok eski değil ancak tamda evin sırtına yapılan yeni bir binalın çok ahlaklı işçileri kızın evinin duvarını yıkıp yeni binanın molozlarını evine doldurmuşlar. Kız evi yıktıracak yıktırmaya ama parayı nerden bulacak? Ki dünyanın parasını istiyorlar kimde bu para var şimdi yine sormak istiyorum sevgili yetkililere, siz bu insanları ne sanıyorsunuz? Yine belediyeye soruyorum bu işlerle ilgilenen sevgili yetkililere eski ev demek, yıkıntı demek, yoksulluk demek, insanlar yiyecek ekmek peşinde, bunca parayı nereden bulup verecek? Siz hani sosyaldiniz?
Ve yine bizim sokakta çıkmaz sokağın tam karşısına düşen sokakta içinde kocaman farelerin ev kurduğu, eskilikten yarasa yuvasına dönmüş ev bozmaları, sözde sit alanıymış. Allah aşkınıza hangi arkeolog buranın sit alnı olduğunu söyledi, bize de izah etsin cehaletimizi üzerimizden atalım bari?
Ve tabi Mithatpaşa Caddesi üzerinde olan yıllardır eskilikten cılkı çıkmış, pislik içindeki terk edilmiş bir kocaman ev var. Orası da sit alanıymış. Oh ne güzel sit alanı olsun. Yakışır. Orayı çok güzel bir butik otel ya da kütüphane ya da kültür merkezi yapabilirsiniz. Ve eğer orası sit alanı ise resmen oradan geçerken burnumuzu tıkıyoruz, tinerciler, gececiler orada, bari orayı koruma altına alın. Etrafını çevreleyin kardeşim.
Ve tabi mülteci Suriyeliler. Sahilde yine fısır fısır nargile ateşler, çimlere serilmiş küçük büyük insanlar. Kimseye itirazım yok ama bu nargile faslına itirazım var. Hem de çok ve plajlara Suriyeliler girmesin diyenleri ırkçı ilan etiller ama gerçeği görmediler. Bendeniz insanım ve benim derdim insan herkes biliyor. Kadınların resimlerini kendi karısının resmini çekiyormuş gibi yaparak çeken maganda kardeşim olsa onu boğarım. Değil ki bir yabancı yapsın! Ve sahile yayılmış maganda tiplilerin işleri güçleri bu, arkadaşlarım denize girmekten vazgeçtiler ki evlerinin önünde deniz düşünebiliyor musunuz?
Bendeniz sahilde ve plajlarda kesinlikle zabıtalarının sıklaştırılmasını öneriyorum. Kimseyi men edemezsiniz ama denetleyebilirsiniz.
Ve şimdilik sağlıkla, sevgiyle kalalım sevgili okuyucularım, birlik ve beraberlikle ayrımsız gayrımsız. Yase
Günün Şiiri
Bir Kapının İki Yüzü
bir kapının bir yüzü gökyüzüdür
bir yüzünde ağıtı gizlidir tüm annelerin.
içerde biçilen sözcükler çınlar/süt kokan ağızdan
bir bebek uzun yolculuğuna çıkar uykunun ufkunda
sobanın parlayan alevleri resmini çizer yalnızlığın
içerde sözcüklerin masalları dokuyan sıcaklığı
seferberlik trenleridir cephede kalanları anlatan.
içerde begonyanın damarlı yaprakları
bir haritayı tamamlar
duvarda türküler içmiş bir saz salınır akordlu telleriyle
mayıslardan fotoğraflar/yürüyen seslere yaslanmış şiirler
saatin çalışkan yelkovanı/tembel akrep
kutsal kitabın çöl ikliminden sağılan sesi.
dışarıda çınarın dalları tarihle kucaklaşır
karanlığın ellerinden kurtulan güneşin bilge yüzü
dökülür kapının bir yüzüne
dışarıda ayın karanlığı biçen ışığı/suyun kanayan sesi
kuşların sokulgan uçuşları sirenlerin ürperten dişleri
korkuya teslim olmuş duvarlar.
gece sefaları yaseminlerle kolkola
bir buhurdandır düşlerimizi havalandıran
dışarıda bir hüzün yeli dolaşır parmakları
tokmakların tozlarında.
içerisi sevgiye akar sesimiz yettiğince
dışarısı hüzne sefer eyler düşlerimizi içerek.
Ahmet ÖZER
Bir Günün Sonunda Arzu
Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümâyân,
Güller gibi… sonsuz iri güller,
Gün doğdu yazık arkalarından!
Altın kulelerden yine kuşlar,
Tekrârını ömrün eder i’lân,
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam,
Âlemlerimizden sefer eyler?
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Göllerde bu dem bir kaçmış olsam!
Ahmet HAŞİM
Müjde
Portakal kabuğundan
Kavun diliminden
Havalandı nakışlar
Avşar kiliminden
Çılgın topukları üstünde
Sebepsiz sevincin
Adamın canı dostlara
Güzel haberler götürmek ister.
Günün Sözü
Rüyaları gerçekleştirmenin en kısa yolu uyanmaktır.
W.Emerson
İnsanlar kırmızı bir güle doğru koşarken çoğu zaman ayaklarının altında ezilen kır çiçeklerinden habersizdirler.
Anonim
Dehanın yüzde biri ilham, yüzde doksan dokuzu terdir.
Thomas Edison